- 1392 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BİR KADININ RUH HALİ
Ehliyetsiz bir gencin sebep olduğu bir minibüs kazası…Minibüste yanında oturan ve genç yaşta ölen bir arkadaş,kırılan eller ve diz kapağı… Bir saatin bir gün gibi geçtiği hastane günleri,sancılı tedavi süreçleri ve bunların sonucunda bozulan ve bir türlü tam iyileşmeyen bir ruh...
Her şey o trafik kazasından sonra başlamıştı.Yıllar önce kıpır kıpır neşeli bir görünüm sergileyen genç kadının güldüğü anlar azalmaya başlamıştı. O olaydan önce dışa dönük bir yapıya sahipken şimdilerde içe dönük karamsar bir tablo sergiliyordu.
Özellikle akşamüstleri içini bir karabasan kaplıyor ne yapacağını bilemiyordu. Halk arasında keraat vakti yatmayın delirebilirsiniz sözü sanki onun ruh halinde kanıtlanmaya başlamıştı. O anda delirmekten korkuyordu.Her şey boş görünüyordu gözüne .Cansız gözlerle etrafına bakıyodu.Sanki ruhu bedeninden çıkıyordu .Hıçkıra hıçkıra ağlamak ,bağırmak,çağırmak ,her şeyi kırıp dökmek geçiyordu içinden.Fakat ağlamak dışında yapacağı eylemler naif bir kişiliğe sahip olan genç kadının yapısına uymuyordu.Sanki biri boğazını sıkıyor onu öldürmeye çalışıyordu.Eli ayağı titremeye başlıyor, başı dönüyor midesi bulanıyordu.
Bu anlarda yaptığı bir kaç şey vardı .Ya abdest alıp namaz kılıyor yasin i şerif suresini okuyor ya da dışarı çıkıp yürüyüş yapıyordu. Özellikle dua okumak unu bir nebze de olsa rahatlatıyordu.
Sabahtan akşama kadar aynı şeyleri yapmak - kahvaltı ,temizlik akşam yemeği-küçük bebeğinden dolayı dışarı çıkamamak onu boğuyordu.Ev kadınlarının bu monoton yaşantıya nasıl dayandığını düşünüyor onları takdir ediyordu. Bebeğine bakmak için ücretsiz izine ayrılmıştı.Fakat çalışmamak onu daha da kötüleştirmişti.
Hiç kimse onu anlamıyordu.Unut o kötü anı yaşam devam ediyor diyorlar ,eski halini görmek istediklerini belirtiyorlardı.O da istemiyor muydu sanki eski haline tekrar kavuşmak.Ama bir türlü olmuyordu.Tamamen kendini dünyanın telaşesine kaptıramıyordu bir türlü.Sadece okulda öğrencilerine ders anlatırken her şeyi unutuyordu.Muhakkak bir şeylerle meşgul olması gerekiyordu.Yoksa o karabasan tekrar hücrelerini sarmaya başlıyor hayattan zevk alamaz hale geliyordu.
Yine o anlardan biri çıkmıştı ortaya.Tam da akşam yemeğine oturmuşken.Yiyecekler boğazında düğümlenmeye başladı.Eşinden müsaade isteyerek dışarı çıkmak istediğini belirtti.
Eşi açısından bu konuda şanlı biriydi.Çünkü o olaydan sonra evlenmeye karar vermişlerdi.Geçirdiği trafik kazasının fizyolojik yaralarını ailesinin yanında psikolojik yaralarını ise eşiyle yaptığı telefon konuşmalarıyla atlatmaya çalışmıştı.Kötü günlerinde yanında olduğu için uzak memleketlerden olmalarına rağmen eşini hayat arkadaşı olarak seçmemiş miydi? Şimdi yine kötüydü ve yanında eşi vardı
Küçük bebeğini eşine bırakarak çıktı dışarı.Yavaş adımlarla caddelerde dolaşmaya başladı.Yürümek psikolojisine iyi geliyordu bazen.Bazen de caddelerde koşturarak yürüyen insanlara baktıkça onları hızla ölüme doğru koşan iskeletler olarak hayal ediyordu.O anda hayatın ne kadar anlamsız olduğunu düşünüyordu..Sanki yürürken asfalt ayaklarının altından kayıyor onu bilinmezlere doğru götürüyordu.Keşke diyordu şu caddede otobüs durağı yerine ,gökyüzünde dolaşırken bütün sıkıntılarını,geçmişe dair bütün kötü şeyleri unuttuğu ,sadece uçurtma uçurduğu günleri hatırlattığı bir ‘huzur bulutu durağı ’ olsaydı da o bulutlara binip sonsuz maviliklerde bütün kötü düşüncelerden uzakta olsaydı…
Tam bu hayallere dalmışken hızla giden arabanın karşıdan karşıya geçmek üzere olan yayanın önünde ani frenle durmasının çıkardığı sesle gerçek dünyaya geri döndü. Yüreği ağzına gelmişti korkudan. Hayatın ince bir çizgi üzerinde yaşandığımı ve ulaşımın otomobillerle yapıldığı ,herkesin ehliyet alabildiği günümüzde o kaza anını hiçbir zaman unutamayacağını bir kez daha anlamış olmanın hissettirdiği titreme nöbetiyle ne yapacağını bilemez bir halde çıktığı dört duvar arasına gitmek için hızlı adımlarla yürümeye başladı.
Hiç kimseyi görmüyordu o anda sadece eve gitmek eşine ve bebeğine sarılmak istiyordu.Ancak onların sıcaklığında kendini güvende hissedebilirdi.
YORUMLAR
Kazalar insan hayatını karartıyor ne yazık ki...Unutmak kolay mı böyle bir şoku...Hem de hergün aynı şeyler tekrar tekrar dönerken haber bültenlerinde...
Güzel bir anlatım. Yaşanmış bir olay gibi geldi bana. Gerçi birileri mutlaka yaşamıştır buna benzer travmaları değil mi? Her konu yaşanmıştır aslında....
Kutluyorum.
Sevgiler.
mehtapdoguncu
' Bazen' isimli yazınızı okurken o kadar bazen diyebileceğim şeyvar ki hayatımda diye geçirdim içimden.Siz de güzel bir anlatımla dile getirmişsiniz düşüncelerinizi.Sizi de kutluyorum.
Yorumunuz için teşekkürler.Sevgiyle kalın.
Aynur Engindeniz
Yazım hakkındaki görüşleriniz de beni mutlu etti. Teşekkür ederim.
Sevgiler.
Anlamlı bir yazı, benzer durumları yaşadım.. O ruh halini bilirim, hayatın bir anda elimizden kayıp gidebileği düşüncesi, hiçbir şeyden tat alamamak, ve herşeyin anlamsız gelmesi... Bir anda hayata bakışnı değiştiriyor, insanın... Ama işte ne varki, hayat bu onu yaşamak zorundayız, eş, dost sağolsun, atlatıyoruz... Yüreğine sağlık, sevgili kalem dostum, sevgiler...
mehtapdoguncu
Yorumunuz için teşekkürler.Sevgiler kalem dostum..