- 706 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İçinde Acı Barındıran Anılar
İçinde “acı” barındıran anılar tanıdım. Yorgun yılların ardında çaresiz bakakaldığımız...
Çok çocuk tanımıştım sokaklarda düşe kalka oynamaktan dizleri yara bere içinde. Gazoz kapaklarından kendilerine bir dünya kurmuş, ceplerini misketlerle doldurmuş ama paylaşmayı da öğrenmiş; dostluğu, acıyı mutluluğu.
Anlam veremezdim o zamanlar, annem :”Oğlum hadi artık akşam ezanı okundu” eve gel dediğinde.”Ben namaz kılmıyorum ki” derdim içimden ama hemen koşardım eve. Yıllar sonra anladım o cümleyi, albümlerdeki sararmış fotoğraflara baktığımda. Meğer akşam ezanı okundu diye çağrılmam bütün ailenin akşam yemeğinde sofrada buluşması içinmiş. Meğer birliğimizi tescil etmek içinmiş, gün gelecek o günleri bir daha göremeyeceğimiz bilindiği içinmiş.
Birer birer silindi yüzler beraber akşam yemeği yenen fotoğraflardan. Ailenin çocukları evlenip uçtular yuvadan, ya anneler terk ettiler bu dünyayı ya babalar. Tabii şanslı olan evlerde, diğerlerinde her ikisi birden. Bir ben isyan ettim bozulan kareye bir de mahallenin bakkalı. Öyle ya sakız sattığı çocuklar büyümüş, mahalleyi terk etmiş, ailenin ebeveynleri yaşlanmış kolestrol, şeker, tansiyon derken günde bir kepekli ekmekten başka bir şey almaz olmuştu. Bir de mahalleye kadar gelen süpermarketle yarışamayınca o da yıllardır anılarını biriktirdiği dükkanını kapattı, iş değiştirmek zorunda kaldı. Onun meslek anıları silindi bir kalemde benim çocukluk anılarım.
Oysa ne çok şey kaçırmışız çocuk gözlerle baktığımız dünyadan. Bu şehir hep iyi anıları saklar bize sanırdım, hep güzel anları. Hayatı sadece mutluluktan ibaret sanmışız; siyah önlüğüyle okuldan eve dönen bir çocuğun sevinci gibi. Yalnızca birkaç kilometre öteki fabrikada işçi olan babamıza selam gönderdiğimiz, “uçak babama selam söyle” nidalarını gün gelip hep gülerek hem de özlem anacağımızı hiç bilememişiz. Hiç aklımıza getirmemişiz cebimizde paramız olduğu halde çamurdan yaptığımız oyuncakları bir gün özleyeceğimizi. Çok geç anlayacakmışız fotoğraflarda neden gülümsediğimizi. Beraber fotoğraf çektirmek demek yalnızca fotoğraf makinesine bakmak değilmiş. Meğer şahidiymiş fotoğraflar bir devrin. Gün gelecek olmayacakmış fotoğrafta birlikte poz verdiklerin, olmayacakmış o anlar, o anılar. O yüzden dönüp baktığında hayatın siyah beyaz bir fotoğraf karesi gibi gelecekmiş. Aslında ne derin manalar saklıymış: “Oğlum akşam ezanı okundu artık eve gel” ve “Uçak babama selam söyle” cümlelerinde.
Ve biz o cümlelerdeki derin manayı çok geç anlamışız.
Belki de bu yüzden tanımışız içinde “anı” barındıran acıları…
Mehmed A.Aksu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.