- 637 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
RÜYADAN GERÇEĞE
İçindeki sıkıntı giderek artıyordu. Birkaç gece önce gördüğü rüya onu çok etkilemiş ve etkisinden kurtulamamıştı bir türlü. Sıkıntının sebebini bilebilse, belki rahatlayacaktı biraz.
Kızının tedavisi için başka bir şehre gitmek gerekmişti. Randevu saatine kadar ailecek dolaştılar sıkıntılı bir şekilde.
Küçük kız sakin olmasına rağmen o gün huysuzun teki haline gelmişti.Ağlamak için bahane arıyor gibiydi. Muayene bittikten sonra yorgun bir şekilde eve döndüler. Hâla içindeki sıkıntı gitmemiş, boğulacak gibi hissediyordu kendini kadın. Kızını yıkamaya karar verdi. Banyoya girdiklerinde, küçük kızın huysuzluğu iyice artmıştı. Yıkayamadan çıkartmak zorunda kalmıştı kadın.
Yatma saati gelmişti. Tam yatmaya hazırlanırken, telefon acı acı çalmaya başladı. Günün her saatinde çalan telefon farklı bir tınıda çalıyordu sanki.
Adam telefona baktığında, kadın bir terslik olduğunu anlamıştı. Yüzü bembeyaz olmuş, eli ayağı titremeye başlamıştı.
“Ne oldu ? Anneme, babama, kardeşlerime bir şey mi olmuş “ diye sordu kadın korkuyla.
“ Korkma ! Bir şey yok. Baban biraz rahatsızlanmış. “
Eli ayağına dolaştı kadının. Etrafında, anlamsızca dönmeye ve çırpınmaya başladı. Adam, evden çıktı. Üst kata çıktı. Küçük kızın yanına halası indi.
Hastaneye bir türlü ulaşamıyorlardı. Kısacık zaman sanki uzadıkça uzuyordu. Bütün akrabaları oradaydı. Bir gariplik olduğunu hissetmişti. Fakat yine de olumsuz düşünceleri beyninden kovmak istiyordu.
“ Babam babam nerede ? Onu görmek istiyorum “ Diye haykırdı.
“ Yoğun bakımda baban. Merak etme. Gel şuraya otur “ Dedi kim olduğunu anımsayamadığı bir akrabası.
Ne olduğunu anlayamadan bir sakinleştirici iğne yapıldı kadına. O, hâla umut içinde bekliyordu oysa.
Gece yarısından sonra öğrendi acı gerçeği. Babası vefat etmişti.
Oysa; rüyasında bütün olanları görmüştü. Babasının ölümü ona farklı bir şekilde gösterilmiş; o bir türlü yakıştıramamıştı ölümün soğukluğunu…
Sabahın ilk ışıklarıyla çıktı evden. Ağlamaktan şişmiş gözlerini açamıyordu bile. Sokakta öylesine yürüdü saatlerce. Ağladı, ağladı…
Tekrar eve döndü. Hasta kız kardeşi yenice uyanmıştı. Olanlardan habersizdi. Nazını çeken babası artık hayatta değildi. Aklına küçük çocuklar geldi. Baba sevgisini hiç tadamayan küçük çocuklar… Şükretti… Veda bile edemedi.
Son gördüğü haliyle hatıralarıyla hatırlayacaktı onu. Hem babası, hem öğretmeni, hem sırdaşı, hem arkadaşıydı…
Gözyaşları içinde dualarla uğurladı kadın babasını….