- 1047 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAYATIMIZIN ANLAMI
İnsanız sonuçta, hayallerimiz olmuştur hepimizin geçmişten beri. Elimizdekiyle yetinmesini bilmeyip, çoğu zaman ulaşılması güç düşlerin peşinde koşturmuşuz. Ulaşamayacağımız yerlerin, hiç bir zaman sahip olamayacağımız zenginliklerin hayalini kurup dururuz.Elimizde olanın kıymetini bilmeden, başkalarına ait şeylere imreniriz.Bunda da kendimize göre haklılık payları çıkarırız.Bize göre masumca fakat, genel anlamda içimiz kötülükle dolarken bunu hayatın gereği diye yorumlayıp, istemeyerek kalbini kırdığımız insanlara dönüp bir kere bile bakamadık. En insani duygularımızı bir çırpıda yok edip, tarihe gömdük.Ahlak, erdem ve sadakat gibi değerleri hayatımızdan sildik.Şimdiyse kendi yalnızlığımızda kaybolup, yalnızlıktan şikayet ediyor ve kimsenin bizi anlamadığından yakınıyoruz. Nerde o eski dostluklar diye yakınmaktan kendimizi alamıyoruz.
Oysa hayatı tadına vara vara, her anından zevk alarak, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamakta vardı. Çocukluğumuzdaki o birbirine dayalı bahçeli, dut ağaçlı, hanımelili, kamelyalı içinde en güzel aile bağlarının ve dostlukların yaşandığı tek katlı üzeri kiremitli evlerimiz hep eskilerde kaldı.Onları artık istesekte bulamayız.Şimdilerde betonlaşmış bir yaşantının içinde o eski evlerimizi ve güzel komşuluk ilişkilerini arar hale gelmişiz.Akşamları evlerde yakınlarımız ve komşularımızın anlata anlata bitiremediği masalların, bizi çocukluğumuza götüren oyunların özlemini duyuyoruz içimizde.Neye el atsak yarım kalıyor, her şeyden bıkar olmuşuz.Vazgeçişlere, terk edişlere duyduğumuz yakınlık, bizi sadece yakın çevremizden değil, kendimizden bile uzaklaştırıyor.Biz yine koyu ve içinden çıkılması mümkün olmayan kendi yalnızlığımızla başbaşa kalıyoruz.Oysa zaman denilen makina sistematik bir şekilde akıp gidiyor, geri dönmek ve zamanı durdurmak ise imkansız.Zaman gelipte dönüp arkamıza baktığımızda, bir sürü boş işler için hayatımıza nasılda yazık ettiğimizi göreceğiz ve ne yazıkki çok geç olmuş olacak.Aklımız başımıza geldiğinde nasılda yanlış şeyler yapmışım diye soracağız, cevabını bulsak bile bunun bize pek faydası olmayacak.
Şimdi henüz vakit varken, yaşamımızı şekillendirmek elimizdeyken sormalıyız bu soruyu kendimize. Kendi kendimizle yüzleşmeli ve insani değerlere önem veren bir insan yaratmalıyız kendimizden. Huzur ve mutluluğun küçücük şeylerin içinde gizli olduğunu bilmeliyiz.Herşeyden önce hiç bir çıkar gözetmeden sevmeli ve gönül bahçemizi sevgiye her zaman için açık bırakmalıyız. Yüreğimizdeki sevgi dallarını heran yeşertmeyi başarabilirsek unutmayalımki şarkı söylemek için dalımıza konacak sayısız kuşlarımız olacaktır.
Ahlak, erdem ve sadakat gibi yaşamımızı çok yakından ilgilendiren değerleri kendimize adapte edip, sevgi ve dostluğun kıymetini bilmeliyiz.Huzur ve mutluluğun sevgi ve dostluk gibi küçük fakat, çok büyük değerlerin içinde gizli olduğunu hiç bir zaman unutmazsak işte o zaman büyük kalabalıklar içinde yalnız kalmaktan kurtulmuş ve güzel dostluklar edinmiş oluruz...
Nevzat KÖKÇAK
18.05.2011
YORUMLAR
''Gün geldi ağladığım günlere ağladım.'' Hz Ebubekir
Böyle günlerin çokluğuna rağmen biz hala ağlamıyorsak, zamanın ne suçu var.
Kanaat bitmez bir hazine bu hazineye vakıf olmak dileğimle.
Keyifle okudum.