- 676 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hayal kırıklıklarını azaltma kılavuzu
Hiç kaçarımız yok, arkadaşlar, hayal kırıklıklarını yaşayacağız ille de…
Hep dediğim gibi, sobaya elimizi değdirerek öğreniyoruz sıcak olduğunu, ama, iki elimizi de yakmak yerine, birini değdirsek de yeter diyorsanız, işte size birkaç kaçış yolları…
Hayal kırıklıklarımızın, elbet her zaman değil, ama çoğunlukla nedeni bizlerizdir!
Bir durum karşısında hemen devreye giriverir beklentileriz.
Bir yerinden yakaladık mı, artık gerisini olmasını istediğimizce yazar da yazarız…
Beklentilerimiz öyle ön plandadır ki, ne söyleneni tam anlamıyla algılamamız, ne de satır aralarını okuyabilmemiz mümkün değildir!
En genel örnekten yola çıkarak biraz açmak istiyorum.
Yalnızsınız ve bir sevgiliniz olsun istiyorsunuz.
Bir takım kriterleriniz var elbette , olmazsa olmaz cinsinden.
Sonra bir anda bu kriterlerin büyük bir bölümünü karşılayan biriyle tanışıyorsunuz!...
Tık… Tık… Tık… Beyin de kalp de çarpmaya başlıyor…
Karşı taraf “nasılsın” dese, “nasılsın yavrum” tonlamasını duymak istediğimizden midir, duymak için can attığımızdan mıdır, doğal olarak yeni tanışılan birine kibar olunmasından mıdır, bir özel vurgu duymaya başlarız…
Gerçekten de olabilir o vurgu, bunu da söylemeden geçemeyeceğim, konumuz hayal kırıklığı olduğundan durumun o boyutundan bakıyorum şu anda, diğer boyut kafa karıştırmaması için ayrı bir kenarda duruyor…
Kadın ve erkeğin mekanizmaları farklı çalışıyor, bu artık kanıtlanmış bir şey.
Ama ah o beklentilerimiz var ya, bir anda her şeyi unutturuverir!
Bir anda yazmaya başlarız senaryoları kafamızda…
Baş rollerde elbette o ve siz, ve bildiğimiz bütün romantik film sahneleri tekrar tekrar canlanır zihnimizde…
Artık her bir dediği bir sahneyi yaşatır, her bir hareketi bir başkasını…
Sonra…
Bizim biçtiğimiz rolü beğenmeyebilir karşı taraf, ki, beğenmek zorunda da değildir, ama biz kaptırdık ya kendimizi bir kere, rolünü düzgün oynamadığında mahvoluruz bir anda!
Oysa… Rol biçmeden duyabilseydik gerçekte ne dediğini, hani kendi beklentilerimiz kılıf biçmeseydi bu senaryolara, okuyabilseydik satır aralarını… Ki… Aylar sonra… Belki de yıllar… Bir şekilde dış göz ile bakılıyor ve o an anlıyoruz aslında karşı taraf zaten bize doğru söylemişti!...
Beklentilerimizin sabırsızlığı ve baskısı hayal kırıklıklarımızı tetikliyor, bana göre…
Kör ediyor bizi! Sağır ediyor! Yükler bindiriyoruz karşı tarafa, hadi, rolünü güzel oyna!
Oyna denince oynamaz ki insan!
Oynayacağı varsa bile!...
Sonuç itibariyle…
Hayal kırıklıklarımızın bir çoğunun altında aslında bizim parmağımız var!...
Gülgün Karaoğlu
Kasım, 21/07