- 652 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
H İ K A Y E
H i k a y e
Gülüm var mısın dertleşelim biraz, anlatacaklarım var yine. Bu defa çok değiştiğimi, çok hayaller kurduğumu, inadım inat umutlarımı anlatmak istiyorum. Bu mesajlarımın sana ulaşıp ulaşmadığını da bilmiyorum ama bir şekilde ulaştığına inanarak yazıyorum.
Gülüm senden sonra hayallerimin de sorunları başladı ve bir türlü sözlerini tutamaz oldular. Kendileri de çok umutluydular baştan beri kendi hayallerinden ama bir türlü olmadı işte. Yıllardır boşu boşuna kendilerini de beni de umutlandırdılar. Demek ki ne yaparsan yap, olmayınca olmuyormuş.
Ben de sonunda, hem kendimi hem bana karşı mahcup olan hayallerimi kurtarmak için geceleri değerlendireyim bari diye düşündüm ve gerçekten de gecelerden çok umutluydum. Kendi kendime dedim ki; hayallerimden fayda yok bari rüyalarda görüşürüz...
Bu şekilde Hızır gibi gelen rüya hayallerim umutlarımı da beni de sevindirdiler, yeniden ve çok heyecanlanmıştık. Gerçekten de geçen gece uzaktan hayal meyal birisini gördüm sana benzeyen, bana baktı ama oralı olmadı, heyecanla yanına doğru yürüdüm, döndü bana baktı, boşuna yürüme seni tanımıyorum dedi.
Gülüm seni tanımıyorum deyince nasıl üzüldüm bir bilsen, öyle ağrıma gitti ki inanamazsın. Düşünsene gülüm, yıllar sonra karşılaşıyoruz ama selam bile vermiyorsun. Diğer taraftan da sana hak verdim tabi ki, yıllar olmuş dedim, beni nasıl tanısın ki...
Ve o ân gurbetin kırık ranzasından bir fırlamışım terler içinde, bozuk ranzamın gıcırtısından uyanan karşı ranzada yatan arkadaşım; “Ne oldu kâbus mu gördün?” dedi. Ben de; “Ne kâbusu, tanıdığım birisine benzeyen birisini gördüm rüyamda” dedim.
Gülüm gerçekten de senden sonra dertlerimi anlatacak kimsem de kalmamıştı, öyle zor öyle zordu ki anlatamam. Zaten senden başka kimseye de anlatmak istemiyordum, dost var düşman var kim ne der diye. Gülüm dedim ya, gurbet seni götürdükten sonra şiddetini öyle artırdı ki hiç sorma, dertlerini anlatacak kimse de yok, seni de ara Allah ara, nerede bizde o şans...
Artık kendi kendime konuşuyor olmuştum, birini görünce de susuyordum. Bazen de yakalanınca inanılmaz utanıyordum ama yapacak bir şey kalmamış oluyordu. Fazla uzatmayacağım gülüm, senin de kafanı şişiriyorum boşu boşuna, ne kadar değiştiğimi anla işte, rüyalarım da beni çok zaman bu şekilde oyaladılar.
O beni tanımadığın gece son olmuştu; rüyalarım da hayallerim gibi beni hayal kırıklığına uğratmışlardı. Şaşırmamak için elimden geleni yapıyordum. Velhasıl gülüm, durumlar da çok değişti bende. Nasıl değişmesin ki gülüm, senden sonra varım da yoğum da boş hayallerimdi.
Bazen kendime diyorum ki; biliyorsun bunların boş hayal olduğunu, tutturmuşsun çiçekli tepeler gezdiğimiz yerler diye, tamam doğru o günleri düşündün mü çok güzeldiler, biliyorum. Çiçekli tepeler, hatıralarımız, umut dolu hayallerimiz, düşünmesi bile güzel.
Her seferinde tartışıyoruz ve soruyorum hayallerime, o günlerin çaresi var mı? Yok diyorlar ve sonra da hepimiz üzgün ve sus pus kırık ranzaya geri dönüyoruz. Gülüm bu yüzden öyle kızıyorum ki anılarımıza, hayallerimi hep onlar kışkırtıyorlar. Biliyorum hayallerim de çıkmayan candan umut kesilmez umuduyla inanıyorlar ve beni de sonunda inandırıyorlar.
Evet, gülüm bazen şeytan diyor ki at kendini bir yerden aşağı, kendini de kurtar hayallerini de çiçekli tepeleri de, çaldığımız kirazlarda anıların olsun diye ama olmuyor işte, ne dersen de.
Şimdi bana hayallerim yine iki çiçekli tepeler desin; azıcık pınarımızın başında diz dize kuşların şarkılarını hatırlatsın, hemen umutlarım sevinç çığlıkları atarlar. Ben de sevinmeyin diyemiyorum, hayal de olsa tek sahip oldukları şey hayalleri... Onlar da olmasa gülüm nasıl yaşasınlar? Biliyor musun gülüm, öyle zor durumlar ki nasıl desem de anlatamıyorum.
Evet, gülüm işte böyle çok değiştim ama bu hayallerimi hiç değiştiremedim, öbür taraftan da Allah biliyor ya, onlar olmasa seni unuturum diye çok korkuyorum. Biliyorum zaman her şeyin ilacıdır, anlıyorum ama gülüm seninle bir daha çiçekli tepelerde gezemeyeceksek bu nasıl bir ilaçtır, diyerek çok üzülüyorum.
Gülüm belki de bu anlattıklarım sana hikâye geliyor ama bu hikâyeler de olmasa ben kiminle konuşurdum; bu yüzden bazen kendi kendime bir hikâye yazayım diyorum, yalnızlık, gurbet, hasret, bir de senin gidişin üstüne, diye ama sonrada sen kim hikâye kim diyorum.
Konuşacak kimsen yok, Hikâyeni kim okuyacak diye vazgeçiyorum; aslında ne güzel olurdu kâğıt üstünden de olsa birilerinin dertlerinizi dinliyor olması... Ah gülüm ah, benimkisi hayal işte, biliyorum ama gel de anlat anlatabilirsen umutlarına.
Gülüm sana söylemeye unuttum; geçenlerde çocukları aradım, biraz iznim var uzun zamandır gelemedim, özledim görüşürüz belki diye.
Ama başka zaman inşallah dediler; seslerini duyunca mutlu oldum ve peki dedim. Şans işte dedim, zamanları hiç yokmuş, fakat bu sefer çok görmek istemiştim nasip değilmiş... İnsan korkmadan edemiyor, ne olur ne olmaz ölümlü dünya işte, diyerek tedirgin oluyorum gülüm.
Son zamanlarda bunları düşündükçe sol yanım uyuşuyor, yüreğim öyle ağrıyor ki gülüm bir bilsen, evet her şey ve ben çok değiştik gülüm. Düşünüyorum da çekilmeyecek dert yoktur derler, bağrına taş basmayı bileceksin ama nasıl, gel de duygularını sindir sindirebilirsen.
Gülüm bu ıslah olmaz umutlarım ile uğraşırken tam da o sıra çok güzel bir şey hatırlamıştım. Allah bir kapı açacak ya bahanesi oldu, umutlarım da zaten bitmek üzereydi; nasıl sevindim tekrar bir bilsen...
Hani derler ya gülüm, insan sevdiklerine öbür dünyada kavuşacak diye, işte onu hatırladım. Nasıl umutlarım birden yeşerdi nasıl da sevinmeye başladım. Gerçekten de gülüm, nasıl farkına varamamışım, öyle ya gülüm, öbür dünyada buluşacağız ya...
Böylece de artık boş hayaller değil gerçek hayallerim olmuştu bir anda. O boş hayallerimden kurtulmuştum, düşünsene gülüm orada kesin buluşacağız. O günden beri artık umutlarım da ben de yıllar sonra neşe içindeyiz; mutluluğumuzun yüzümüzden okunduğu söyleniyor...
Öyle değil mi gülüm, ömür dediğin ne ki; bu gün varız yarın yokuz; ne yapalım bu dünyada olmadı işte, zor oyunu bozdu gülüm. Ama orada buluşacağız, ne kaldı ki şunun şurasında. Arkadaşlar geçenlerde neşelisin ne oldu, sevdiğin biriyle mi görüştün, dediler; yok ama görüşeceğiz dedim. Ne zaman diye sordular, nasip olursa öbür dünyada dedim.
Sen kafayı yedin dediler, ne fark eder ki dedim. Kimsen var mı haber verelim mi dediler, vardı ama bulamıyorum dedim. Çocukların da zamanları yokmuş sonra, dediler dedim. Biz götürelim mi diye sordular. Nereye ki dedim, gurbetin kırık ranzalarında fazla yaşamazsın bu gidişle dediler. Ben de daha iyi ya, hayallerime kavuşurum dedim.
İşte böyle gülüm, şimdi bu hayallerle umutlarım da artık isyan etmiyor, yoksa öbür boş hayallerle halimiz yamandı, çok zordu gülüm. Evet, gülüm yine gecenin üçü, kırık ranzam, sen ve ben üçümüz de sessizce, çığlık çığlığa...
Ha gülüm unutma, belki bu dünyada bir daha görüşemeyiz, buradan borçlu gitmeyelim; hakkını helal et ve de umutlarını biraz daha beklet gülüm.
SON
İsmail Soytekinoğlu
Yaşanmış hikâyele
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.