- 1022 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SESSİZCE YAZMAK
Başlamak hep zordur. İlk cümle kurulduk sonrası kolay gelir. Ama nedense bir türlü iki kelimeyi bir araya getiremedim. Büyüsü bozuldu sanırım. Oysa size özelini karşılıksız almak ihanet gibi gelir. Yazılanlar asla karşılık niteliği de taşımamalıdır. Nasıl her açan gül ayrı renk ve kokuda ise öyle olmalı. Yazan kendini anlatsa da kelimelerin ardında ”beni” anlatmaktan uzak olmalı. Neden bu yola girdim: çünkü yazılan da beni gördüm. Ben yazmadım ama “ben” vardım orda. İmrendim, anlatılan duygulara o kadar güzel tercümandı ki, hiçbir zaman bunu beceremedim. Hep şifresi oldu yazdıklarımın. Konuşurken bile sanki perde gerisinden seslendim gibi gelir. Oysa açık, alabildiğine sade ve berrak su misali, ne istediğini bilen, neyi arzuladığını hissettiren yazılardı. Fikri kaçkınlıklarını bile olduğu gibi nakşeden hattat gibiydi. Çekinmeden, güzelliklerin ardına saklamadan, lafı dolandırmadan!... Yapamadığını beğeniyle takdir etmek gerekiyor.
Yazmak, bir düşünceden yola çıkıp, sonuçlandırmak demek. Konuşmak ise, hep müdahalelere açık olduğundan başka mecralara çekip gider. Bakışların nazarıyla yoldan çıkar, dudaktan çıkan kelimeler, gönülden geçeni anlatmaktan alabildiğine uzaklaşır gider. Dudaklardan dökülen kelimeler değersizleşir. Konuşmayı sevmeme rağmen, her defasında meramım şudur demek için kapıyı çalarım da, emaneti sahibine vermeden dönerde gelirim. Sonra içimde bir kor yanar durur. Oysa paylaşabilseydim, güzelliklerime ortak edebilseydim, belki başka baharları vaat edecekti.
Bazı yazılarda yazan, kendinden bahsettiğini zannetse de, aynı penceren bakmak gibi gelir. Aynı kaygılarla, “bahçemdeki otları ayıkladım..” “belki de aynı arabaya binen iki yolcu” altına isim konmasa ben yazdım derdim. Başka bir yerinde “hasreti sevdim” derken, aceleciliğimden vuslatı anlatmaya kalkıveriyorum.
Yazanı yakından tanıdıkça, kendi sığlığımla ortada kalırım diye korkarım. Duyguların en güzelinin gün yüzüne çıkmadığına inananlardanım. Alabildiğine ruh derinliğinden medet uman yalnız ben değilmişim, yalnız olmadığımı gördüğümde, yangın yerine döndü gönül. Yangısı düştü ya bir kez, her şeyi bırakıp, hep ondan bahsedeyim hep onu yazayım isterim. Hayalleri, arzular süslesin paydaşı olayım. Rahatsız etmeme adına, emir verdim düşlerime söz dinlemediler!.. Yasaklar koydum düşüncelerime en olmadık yerde kapımı çaldılar. Huzura durmuşum, her şeyi bırakmam gerek, en mahrem duygular payitaht kurmuş başımın üstünde!..Bin tövbeyle dönsem de, bilirim bozacağım tövbemi. Hep muhabbetin özlemi varken içimde, konuşulanın önemi kalmıyor. Suskunluğumla bir köşede, anlat ne olur, içinde ben olmasam da hep hissemi alacağım bilesin. İnsanlardan bahset; yolda karşılaştığın, alışveriş ettiğin, sokakta selam verdiklerinden bahset, ben suskunluğumla bir köşede durayım ne olur. Yolunu kaybetmiş gaibe bıkmadan anlat yolunu, tekrarlatsın gideceği yolu, bıkkınlığım olmayacaktır inan!
Yine Kekova koyu gibi berrak bir yazı yazamadım. Su gibi berrak olamadım, bulanıklığımla beyaz yaprağı da kirlettim. Sanırım ne yapsam kurtulamıyorum. Perdeler gerisinden konuşsam da hissedarı olmak da yeter. Ya da yazılanların hepsi o kadar güzel ifadeler içeriyordu ki “evet” demek için yazdım diyeyim!.. Bahçe, bahar, hasret… cevaplarını, yazan kendi bulmadıktan sonra acziyetimle ne diyeyim!..
YORUMLAR
Anlamaya çalışarak her yazınızın ardında durarak okudum sizin kurduğunz cümledeki gibi bir ara bulanan su gibi oldum yazının anlat ım ifadesinde anlamamaşlığımın kurbanı olacakken aşağıdaki satırlar netleşti farklılaştı şelale gibi akmaya başladı okumak zevk verdi her karışıklığın içinde kaybolunmaz insan kendini bulup çıkartır.devamı gelir inşallah yazılarınızın
Bilal Ünal
.........
Yazınca belki dilin sivriliğini törpülüyoruz!....Sokaklar konuşanlarla dolu, yazanlar ise gecenin karanlığı gibi sessiz...
Yazınca duyguları ölümden kaçırdıkya bir kez....
Hayallare elem düşmez bilirim!...
Başında eleştiri yazsa da, katkınıza teşekkürler...
hülya hicran
Bilal Ünal
Cevabi yoruma bile bu kadar değer vermişliğiniz beni mahçup etti..
Hayaller Elem/
Hülya Hicran' kinaye idi efendim...
Selam ve saygılarımla...