- 4402 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Yalan Dünya
Vay be, yalan dünya, ne çekilmez çilesin?
Dost sandıklarım vefasız çıktı, bilesin.
Şeytana dosttur sevdiklerim, sevinesin;
Temiz yanın var mı senin ey yalan dünya?
Pasta börek yemede sofra dolduranlar,
Asalak misali sırtımda oturanlar,
İndirmeden vay yandım diye bağıranlar;
Yamyamlar doldurmuş seni ey yalan dünya.
Düş de gör, kaç dostun olduğunu çevrende,
Kapının zilini çalan kalmaz, evinde
Bulaşık, çamaşır yığılır sepetinde;
Şekilsiz mahlûk dolusun, ey yalan dünya.
Herkes iyi gün dostu olmuş, sevgi yalan,
İşimiz gücümüz dalavereyle talan.
Mezara götürecek dört sadık dost bulan;
Üstünde var mıdır bilmem, ey yalan dünya?
Kana hasret canavar misali çoğumuz,
Yarın nasıl yaşar bilmem, çocuğumuz?
Yetimlerin olmaz elinden tuttuğumuz;
Gerçek insana hasretsin ey yalan dünya.
Dursun YEŞİL 27 Temmuz 2004
En güzel şarkı ya da türkü sözlerinin arasında sıkça rastladığımız bir terimdir “yalan dünya”. Gün olur sevdiğimizi söylerken, gün gelir öfkemizin doruklarına çıkarak yerden yere vururuz onu. Yalan dünya, ele gelmiş bir “limon”. Evir çevir, istediğin gibi sık, suyunu çıkar. Yalan dünya, bir efsane. Az buçuk olsa bile, hepimizin üzerinde de derin izler bırakmış.
Velhasıl yalan dünya, bir gökkuşağı, tut tutabilirsen.
Öyle sandığımızdan olacak, yalan dünyayı “çekilmez çile” diye de karalarız. Çünkü onun yüzünden, dost bildiklerimizin tamamı, vefasız çıkmışlardır.
Sevdiklerimiz bizim yanımızda olacakken, “şeytana dost çıkmış”lardır. Onları içinde barındıran yalan dünyanın, temiz yanı yoktur. Üstesine bu kadarla da kalsa iyi. Daha soframızdaki nimetlerden herhangi birinden tatmadan “vay yandım diye bağıranlar”, sırtımıza oturmuş olan yapışkanlar, şairin deyimiyle de “yamyamlar” doldurmuş seni. İyilikler, cümle güzellikler unutulmuş.
Unutulmuş ya, yalan dünya, yokluğunu hissettiğimiz her şeyin şamar oğlanı olup çıkmış, bazen “kahpe dünya” diye de adlandırılmıştır. Dara düştüğümüz zamanlarda evimizin kapı zilini çalacak hiçbir dostumuz kalmadıysa, “bulaşık, çamaşır”, sepetimizde dağlar gibi yığıldıysa, bizim de herhangi bir kalıba sığdıramadığımız “şekilsiz mahlûk”lar, her yanı kapladıysa, yalan dünyanın bunda ne suçu var?
Çünkü insanın has(!)ı, görebildiğimiz kadarıyla sadece “iyi gün dostu” elbisesiyle görünmesidir. Sevgi denilen şey, “yalan”a çıkmış. Dalavere ve talan, “çağımızın vebası” olarak yollara düşmüştür. Ey yalan dünya, seni terk ettiğimiz gün, bizi mezarımıza götürecek olan “dört sadık dost”u, üzerinde barındıramaz mısın?
İyiye gidiş günlerinde değiliz. Sanki hepimiz “kana hasret” kesilen “canavarlar”a dönmüşüz. Çocuklarımızın yarınlarını, sanki şimdiden harcamışız. Teknik demişiz, uygarlık demişiz, çeşitli öldürme düzenekleriyle yangın yerine çevirdiğimiz yalan dünyayı, tüketmişiz. Çocuklarımıza güzel yarınları hazırlayabilecek olanların, yetimlerin elinden tutmaya can atanların, “gerçek insan”ların hasretini, “vuslat”a çevirebildiğimiz gün, senden de öcümüzü almış oluruz “yalan dünya.” Senden de öcümüzü almış oluruz.
Aslında dünyaya şekil veren “kabuk” biziz. Dünyanın böyle görünümü, işin cilâsı.
Dünya bir abalı. Yakalamışız bir kere. Patlat şamarı, patlat.
Haykır haykırabildiğin kadar: “Ey yalan dünya! Ey yalan dünya!”
Ah, biz de bir kere, insan olmayı deneyebilsek...
Oyhan Hasan BILDIRKİ
________________________________________