Nitelikli Yaşam
İman-Şeriat-Hayat
İman; inanmak, gönlünü bir mabuda bağlamak, öğretilerinden destur alarak, ilham alarak hal ve davranışlarını kontrol altına almak, varlığı beş duyu organıyla anlaşılamadığı; olağan üstü bir güce sahip bir yüce yaratıcının varlığını kabul etmektir.
Aslında böyle bir yaratıcının varlığını insanlık aleminin kahir ekseriyeti fark ediyor.
Ancak nefisin sınırsız istekleri, yardımcısı şeytanın katkılarıyla imanın gereğini yerine getirmede hile üstüne hile bırakarak insana tuhaf bir düşünce aşılayıp ihmal ve gafletin etkisiyle insanı yoldan çıkarıp sersemleştiriyor.
Halbuki İcmali ve tafsili iman insana huzur mutluluk kanaat ve emanet kazandırıyor.Sadece insanın insan gibi yaşaması kaydıyla. İmanı olan kebair işleyemez, zulum ve edepsizlik yapamaz yapsa da kendine gelip mağfiret diler tekrar tekrar kabahatte kalamaz.
İman insan için öyle paha biçilmez bir değerdir ki, Yüce Allah inanç konusunda sadece ikna ve ikaz yolunu takip etmeyi uygun görüyor.Varlığını kabul etmeyen ya da sahip olduğu düşünceyle Allah’a şirk koşanları dahi korumayı ve yaşam hakkının güvence altında olmasını emrediyor.
Bu paha biçilmez değer eğer yüce yaratanın istediği bir iman olsa Cennete gitmenin asıl şartı olup icabını yerine getirenler Cennet-ül Firdevs ile mükafatlandırılırlar.İmanın gereği ise şeriat ve hayattır.
Şeriat;Aslında kurallar bütünüdür hayatı dizayn eden yazılı ve sözlü normlardır.Ancak İslami literatürde kaynağını Kur’anı Kerimden alan Peygamberden alınan feyizle hayata geçirilen içtihat ile zenginleştirilen ve gelişmeye açık olup insan hayatını kolaylaştıran kurallar bütünüdür. Bir kısım bilinçsiz kimseler bunu asma kesme şeklinde dile getirse de asıl amacı hayata katkı yapmak insanı saadete ulaştırmaktır.
Kainatı sahibi olan Yüce Allah(cc) insanlık alemini nefis şeytan ve şaytanın canlı askerleri olan kimi bedbaht ve bel’amlara bırakmamak için Peygamberleri aracılığıyla dört kitabın öğretileriyle müşerref kılmış.Uyup uymama konusunda da insanları serbest etmiş.Aslında var olan insani değerler bu irsiyetin bir devamıdır.
Hayat,iş ve aş, ticaret ve adalet ve hamd şükür ve ibadet …..
İşte hayat böyle komplike bir şey;asıl insanlığın sınav alanı bu.Eğer hayatın içine dalarsanız hemen hemen her gün Allah için bir ya da birkaç tercihte bulunursunuz.Hak hukukta, Alış verişte, Namaz vakitlerine riayet etmekten tutun, konuşma bakma ve duymaya kadar her anında bir sınav bir artı bir eksi.Hayat bu düzeyde zor olduğu içindir ki Allah(cc)hu kıyamet gününde müminlerin sevaplarını günahlarını tartıyor.
Peygamberler hariç hiç kimse Yüce Allah’ın huzuruna günahsız gidemez.
Ne mutlu sevap ve günahı tartılanlara,
Ne mutlu sevabı günahına ağır gelenlere
Ne mutlu Allah’ın rızasına kavuşanlara.
Nitelikli bir insan,
Meslek sahibi olmakla yükümlüdür,
Evinin geçimini sağlamakla yükümlüdür
Alın teri el emeği olan helal lokmayı kazanmayı bilmelidir.
Bunu yaparken Allah’ın rızasını elden bırakmamalıdır.
Akşam tövbe istiğfarla yatmasını bilmeli, sabah şükürle kalkıp besmeleyle hayata başlamasını bilmelidir.
Ailesiyle hemhal olup çocuklarını yetiştirmeyi bilmeli, gelecekleri için bir çaba sarf etmelidir.
Eşiyle hasb-i hal edip gönlünü almalı, yer yer zaman zaman istişare ederek varlığından haberdar olduğunu kendisine hissettirmelidir.
Yaptığı her işte Rabb’ının rızasını aramalıdır.
Bundan dolayıdır ki, Peygamber Efendimiz(as) “Ben müminin haline şaşıyorum öyle ki yaptığı her iş hayırdır” diye buyuruyor.
Üstat Bediüzzaman’ın verimli bir yaşamı İman Şeriat ve hayat diye fomülize etmesi kayda değer bir tespittir bu imtihan dünyasında isteyen bunu düstur ederek kurtuluşa erenlere katılabilir.
E.KAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.