ÖkSüZ HaTıRaLaR
Bir boşluk her insanda dolmayan. Bir karanlık yalnızca aydınlanmayan.
Öksüz bir iki hatıra, çelimsiz eller, incecik vücutlar; koskoca boşluklar işte insanın içinde dolmak bilmeyen.
Hep gidenin ardından yazar inancı tükenmek üzere olan insanlar. Zaten sanatçılarda hep böyle zamanlarda fark ederler yeteneklerini. Uzun zamandır soruyorum kendime; neden, gitmek zorundaydı ve neden ben bu acılarla bu yazıları yazıyorum? Ne yanıt bulabildim, ne de çare. Ama iyi oldu diyebiliyorum yine de. Bu acılarla yazıyorum. Hoşnut yüreğim yine de, biraz verdiği meşguliyet, biraz yeniden yaşamak o vakitlerini hatırlamak rahatlatıyor sanırım.
Nedensiz ve gitmek zorunda bırakılmış bir sürü hayalet var. İçlerimiz tıka basa hayal kırıklığı dolu. Kendimize ihanet ederken bile dönmüyor yüzlerimiz aynalara. İnsan işte; hatalarıyla var. Kalplerimize çöküveren o buhran zamanlarını sıkıştırıp bir şişenin içerisine, kapatarak sıkıca kapağını; uzak hatta hayatsız denizlere sürmeye yeltenmek öyle zor geliyor ki! İnsan işte yavaşça var. Ağırdan izleyerek hayatı. Özleyerek biraz acıyarak kendine ve severek değil bilakis sevmeyi severek yalnızca umutlu. Sanki acılarla var gibi hayat hep ağır; insan işte ağırdan alarak mutlu belki de. Kim bilir zor zekat geçiniyor, kim bilir çocuğuna şeker alamıyor belki de inşaatta sabahlıyor; kısaca insan işte hep işçi, hep yorgun, hep tek başına ve hükümsüzlükten müebbet cezalı…
Yakılmış bir rüyanın, ucuna bağladım uçurtmanın kuyruğunu. Yükseldikçe, arttıkça yüksekliği daralıyor nefes. Şeker tadı bırakılmış ve yakarak hayatın sıcaklığında; karamelize bir tatlı gibi az lezzetli acılar, geriden gelen hatıralar… İnsan işte eskiye takılarak var! Yorgun yıllarına hiçbir yorum yapmadan ve şükrederek geride bıraktıklarına ansızın susan ve devamsız bir süreç gibi ilelebet var olan bir yalnızlık gibi dirençli.
Tüm güzel vakitlerini harcamış yüreklerimiz. Ölüler birer birer canlanıyor yine. Bir korku filmi setine benziyor beden. Çığlıklar ve uğultular eşliğinde yaşanıyor her zaman, dakika…
Yorgunluktan kapanan gözlerime ihanet ediyorum. Uykusuz tüm gecelerle olan birlikteliğim; yasak tüm ilişkilerimin şahidi sanki. İki satır gözyaşı var bu uzun gecelerde ve iki satır suskunluk. Yok denecek kadar az bedenim. Var olan tek gerçek ruhum, umudum, yalnızlığım ve karanlık vakitlerim. Oturup da saatlerce düşündüğüm vakit; ayrılıklar var gözlerimin daldığı yerde. Uzaklık ve gurbetlik yok aslında ancak çoktan uzaklaşmış yüreklerimiz. Soğuk rüzgârların altında ölüm uykusuna hazır ve nazır bir şekilde bekliyor…
İnsan işte! Hayal kırıklıklarıyla var. Bir an bakıyorsun her hatıraya bir bir söverken; kendine inat; bazen de oturup o hatıraların hatrına içebilir vaziyete gelebiliyor. İnsan işte her zaman birisiyle var. En bencil olanı bile kendine dönük olamıyor bu zamanlarda. Onlar için bile kibirden önde gelen birisi mutlak vardır!
Acılarıyla var yoksulluklar. Sürekli bir yalnızlık ve ansızın süregelen bir aşkın soğuk saatlerinde kaybolabilir ve meçhul bir şekilde ölebilir insan. Âşık olabilir ansızın ve dur durak bilmeden koşabilir uzaklara. Ha varlığı ha yokluğu derken durabilir vakit; ölebilir bir yürek için giden. Kalan yoksul, giden parlak bir gelecek ile umutlu kalabilir. Peki; giden neden hep pişman? Kalan neden hep ansızın gidebilene düşman? Ve arkadaş, dost, aile vs. neden hep zaman gibi yalan?
Yürek işte her zaman sevgiye muhtaç, insan işte bu sevgiyle aşka aç, aşk işte yârin yokluğuyla kalbin üstünde öylesine duran ve durdukça yakan; ateşten bir taç… Her birimiz yalnızlığımızın farkına başımızı yastığa koyunca varırız. Ömür boyu bir nefesin yokluğuna muhtaç kalmadan; sol yanımızı dolduran bir yüreğin daha olması umuduyla…
FMÜ
YORUMLAR
Yürek işte her zaman sevgiye muhtaç, insan işte bu sevgiyle aşka aç, aşk işte yârin yokluğuyla kalbin üstünde öylesine duran ve durdukça yakan; ateşten bir taç… Her birimiz yalnızlığımızın farkına başımızı yastığa koyunca varırız. Ömür boyu bir nefesin yokluğuna muhtaç kalmadan; sol yanımızı dolduran bir yüreğin daha olması umuduyla…
Sevgili Mari; yazın tümüyle güzel ama finaldeki yazdıkların yazının ana temasını anlatıyor bana göre. Kalemin hiç susmasın can, bu güzel yazıyı yazan kalemini, yüreğini kutluyorum.
sevgimle...