19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1762
Okunma
kırmızı etekliydi kadın
kızılgüllerle doluydu kırmızıları.
.
kırk yaşlarındaydı,
kırık tepside kırık saplı fincandan
kırklama mı istersiniz şekeri derken,
kırıklarını eliyle kapatıyordu tepsisinin.
. .
aynı kızılgüllü etekliği giymiştim.
.
bakıştık...
. .
lâf atmak için, okuduğum kitaba baktı,
okumuştum dedi,
memnun oldum dedim.
anlamadı.
.
gülüştük...
. .
birden yürümeyi unuttu şaşkın
suçlu kırık tepsi mi
uçuşan güllü etekli mi
yoksa çarpık ayak bilekleri mi
çayı eteğine döküverdi
. .
- şimdi size başka çay getiririm, kusura bakmayın.Buraların rüzgârı işte, esti mi esiyor...
- önemli değil, canınız sağolsun.
.
.
akşamsefalarının kokusunu duyar gibiyim biryerlerden.
- bir çay daha içer misiniz?
- siz daha gitmediniz mi?
- ne yazdığınızı merak ettim...
. . .
- kırık tepsiyi eliyle kapatmaya çalışan her çaycı kadın şaşkın değildir sevgili yazarım, bir imzalı kitabınızı alabilir miyim?
. .
birbirimizimin gözlerine baktık, gülüştük.
günlerdensadeceöykü 2011 Davidoff Seçki üyelerine teşekkürlerimle.
Edebiyat Defterinden başka sitelerde yayınlanması yasaktır.