- 1053 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anlatmak ve İnanmak
İlk insandan bu yana var olan iki şey hayatımızda yer almıştır.Bu iki şey bütün insanların ortak bir özelliği olmuştur. İnsan sosyal bir varlıktır,bunun neticesinde hayatta olan duygu,düşünce ve görüşlerini anlatmak ister. Sorunlarını paylaşmak ister.
İnanmak ihtiyacı her insanda vardır. Güçsüz olan insan daima bir yaratıcının varlığına inanır. İnanmakla insan ruhunun iç huzurunu sağlar. İnanmayan hiç bir insan yoktur. Bana diyeceksıniz şimdi ya bu ateisler anarşitler inanmıyorlar. Hayır onlarda inanınıyorlar. Onlar tanrının olmadığına inanırlar.İnanmak insana güven veren bir iç rahatlıktır. İnsanlar sadece yaratıcının varlıgına inanıp kalmayıp diger insanlarında anlatığı şeylere inanmasını isterler. Hiç bir insan yoktur ki benim anlattıklarıma inanılmasın diyen... Geçmişten günümüze insanlar bir inanışın içerisinde olmuşlardır va aciz olan insanoğlu güçlü gördüğü varlıklara inanıp onlara tapmışlardır. Bazı insanlar güneşe,bazıları aya,bazılar natural güçlere,putlara,yıldıza,ateşe,suya vb. Unsurları ilah olarak görmüşlerdir. Ve bu yaptıklarını da anlatmak istemişlerdir.
Anlatmak hayatın kitabıdır. İnsanın kaynaştığı bir bağdır. Bu bag önce inanmayla başlar ve daha sonra anlatmayla devam eder. Anlatmak iletişimin temel unsurudur. O unsur olmazsa zaten yaşamanın hiç bir anlamı kalmayacaktır. Anlamak içinde o kültürün içinde bulunup aynı dili konuşmakla sağlanır. Ama anlatmak inanmak tüm evrenin yapı taşıdır. Kimse çıkamaz ki ben anlatmadan yaşarım yada ben inanmadan yaşarım diyemez. Zaten diyen kişi bu cümleyi sarf ederken anlatmış oluyor ve ben inanmadan yaşarım derkende inanmış oluyor.
Anlatmak insanları kaynaştıran bir unsurdur.İnanmakla aynı zincirin halkalarını oluştururlar. Birisi olmazsa digeri olurmu bence olmaz.Anlatmak karsıdaki kişinin seni dinlediğine inanmakla sağlanır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.