Sevgi ve Saygı
Sevmek ve saymak?...
Kimi ve nasıl?...
Ve neden, ne diye?...
Gönül ve muhataplar...
Nefis temelli bir sevgi ve saygıdan öte kalbi bir seviş ve sayışın mihenk noktası; dava!... En kemal ve mutlak noktadaki sevginin ve saygının muhatapları ancak ve ancak, biricik ve hakiki davanın; İslam Davası’nın, Veli Davası’nın, Rasul Davası’nın velhasıl davaların davası Allah Davası’nın taraftarları...
Batını zahirine yansıyan, zahiri batınından fışkıran her adam (erkek yahut kadın) evet her adam sevilmeye ve sayılmaya namzettir... Hatta bu işe muhatap olanlar için (umurlarında olmasa da) herkeste görülmesi gereken bu kalbi davranışın karşı ve asli tarafı olmak; adaylığın ötesinde bir asliyettir... Davaların davasının rengine boyanmış her kimse en has ve öz ifade ve şekliyle sevilmeli ve sayılmalıdır... Bu hal; sevilen ve sayılan için asliyet, seven ve sayan için asalettir...
Batıl bir davanın samimi savunucuları; davaları uğrunda her şeyi göze alan ve her bir şeyi terkedenler, nasıl ki davalarının dayanak noktası itibari ile zerre kadar sevgiyi haketmiyorlarsa; derdine düştükleri mesele için gösterdikleri gayret, gizledikleri emel ve hayatlarının sonuna dek yere düşmesin, hep dalgalansın ve selamlansın diye başları üzerinde taşıdıkları bayrakları için en nihayet göz kırpmadan verdikleri canları yani samimiyet ve sadakatleri hasebiyle saygıyı haketmektedirler... Bu yüzden Deniz Gezmiş’den nefret edilse de kendisine saygı duyulması icab eder... Hitler’e küfürler edilse de yine denizler misali saygı da gösterilmelidir... Ebu Cehil’e lanetler okunsa bile; o da, bürünülmesi icab eden saygı halinin muhataplarındandır...
Hak olan bir davanın batında taraftarı amma zahirde zaman zaman aleyhtarı olan bir kısım insanlar için ise durum tam tersidir... Yani bu insanlar kalbi bir sevgi ile sevilmeyi hakediyorlarsa da kalbi bir saygının muhatapları değillerdir... Kalbindeki derdini haline, hayatına, ameline kimi zamanlar yansıtamayan insanlar için saygı göstermeye lüzum yoktur... Kalbi, derdi yani davası ile sevilmesi gereken bu insanlar hal ve hareketleri sebebi ile de sayılmamayı haketmektedirler... Bu yüzden Mustafa Aksoy’u sevsem de saymam... Hakeza aynı şekilde Mair Ali’yi... Ve yine görünür ve görünmez şekilleri ile adı geçenlere benzeyen herkesi...
Kalbi bir sevgi batına saygı ise zahire hükmeder...
Her iki hali ile hakikati temsil edenler en güzel sevginin ve saygının; ve yine her iki hali ile hakikat olmayanın mümessilleri kalpten de ziyade nefis noktasında bile sevgisizliğin ve saygısızlığın muhataplarıdır vesselam..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.