Yalnızken, kimsin?
Köylere yaya gidildiği zamanlarda, adamın biri yolda yorulmuş, heybesinden çıkardığı karpuzun birini kesmiş, yemiş. Kabuklardan arta kalan kırmızı kısımlara bakıp, "Desinler ki bunu bir ağa yemiş." deyip, kabukları bir kenara bırakmış. Sonra yan gelip yatmış.
Biraz sonra kalkıp, kabuklardaki kırmızı kısımları iyice kazımış. Beyaz kabukları bırakırken, kendi kendine söylenmiş: "Desinler ki yanında bir de hizmetkârı varmış."
Yorgunluk kolay çıkmaz. Ağacın altında uzanmış kalmış. Bir de doğrulmuş ki vakit epeyce ilerlemiş. Bu arada terleyip susamış da... Yine kabuklara bakmış ve başlamış yemeye... Hem yiyip hem söylenmiş: "Desinler ki bir de eşeği varmış."
İşte yalnız kalan bir insan kendini üç şekilde değerlendirmiş. Buna benzer haller, her zaman herkesin başına gelebilir.
Nasreddin Hoca bir gün arktan atlamış ve ayağı çamura batmış. "Ah gençlik ah!" diye iç geçirmiş. Etrafına bakmış ki kimse yok, demiş ki: "Gençken de atlasaydım, yine bu çamura batardım."
Yalnızken kendimize karşı samimi olabiliriz. Kendimizi daha iyi tahlil eder, "Ben buyum!" diyebiliriz.
YORUMLAR
Insan yalniz iken ne ise odur kalabaliklar ortasinda da tabi kendine deger veren biriyse.
Her hareketi kendine hastir sekillendirmez kendini.
Ben buyum diyebilmek de bir özgürlüktür bir bakima.
Varsa kendini sekillendirenler bunlar hep kompleksleri sayesinde dislanirlar.
Yani kendin ol karli cik hayatta her zaman.
Ilginc ve degisikti ve de güzel.
Yüreginize saglik
saygilarimla