Bir delinin hastahane gözlemleri
Size daha önce hastanelerden nefret ettiğimi söylemiş miydim?
Bir hastanede buldum kendimi bu sabah aniden.Ayağa kalktım.Ciğerlerimi yakan o hastane kokusu üzerime sinmişti .Nefroloji 14.Kat’a giden bir tekerlekli sandalye çevirdim köşeden.Şöför tip tip yüzüme baktı.Almadı beni.Kardiyolojide başıma kramplar girdi,bileklerim burkuldu.Soluk alamıyorum burada.Sigara içmemede izin vermiyorlar.
Neyse o değil de; size daha önce hastanelerden nefret ettiğimi söylemiş miydim?
Gözkapaklarım kendinin kapatıyor.Akrep virajı dönüyor yelkovanı geçiyor öğle arasına giren son düzlükte.Saatler geçtikçe sistemim çöküyor resmen.Doktorumun önlüğü bakışlarımda siyaha dönüyor.Bana frenşizo tarzı bir şey diyor anlamıyorum.Gözlerinden bisturilerin fışkırdığını fark ediyorum.
Neyse hastanelerden nefret ettiğimi söylemek istiyorum size.
Bir hemşire elindeki kan tüplerimi yere düşürüyor.Kırılan tüplerden çıkan alyuvarlarımdan yalnızlığım şekilleniyor.Demirlerim hemoglobinlerimle sevişiyor onu da fark ediyorum.Sol eline aldığı dosyalarla gözlüklü bir doktor sağ elindeki kahvesinden yudumlarken “küçük dağları ben yarattım,büyüklerini de baş hekimle ortaklaşa yarattık” edasında yürüyor.Bir hastabakıcı giydiği mavi önlüğün altına sığınarak “o doktor o dağları yarattıysa benim sayemde yarattı” diyor.Neden anlamıyorum,hastabakıcıların doktorlardan daha çok sözü geçiyor.
Bu arada hastanelerden nefret ederim ben.
Ne zaman hastane sistemi görsem çökmüş olur.Hiç sağlam EKG görmedim hayatım da.Göz doktorlarının hepsi gözlüklüdür.İlginç yerler bu hastaneler.
Tabi siz bilmiyorsunuz;Ben hastanelerden nefret ediyorum!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.