- 2086 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
En İyisi Susmak mı?
-Şu demet demet kırmızı güller senin diyerek yaklaştım yanına.Büyük bir memnuniyetle aldı.Tebessüm etti.Derin bir gülücük ve tatlı bir tebessüm inci gibi beyaz dişlerini görmeme de yetmişti...Sanki bir an durdu,yutkundu ve bakışlarını üzerimde dolaştırıp elindeki güllere bakarak
-daha başka kime...? dedi.
Ben şaşırdım ama hemen de cevap verdim.
-Bak sen…diyerek geçiştirmek istedim.Ama o, menekşe gözlerini gözlerimin odağına kilitler gibi bakınca,
“içimde en güzel dilekler senin
inanki bu al çiçekler senin”dedim.
Rahatlamıştı.
-Eyvallah aldım; kabulüm… çok güzel kokarlarmış, diyerek memnuniyetini belirtti.
Ben aklıma gelen bir olayı anlatarak ona hem çok bilmişliğimi, hem de uygun bir cevap vermek istediğimden söze başladım.
-O hikayeyi bilirsin değil mi ? Adem ve Havva dan başka dünyada kimse yok..Adem babamız bir yere gitmiş, gecikmiş vs derken çıkagelmiş. Havva anamız demiş ki,nerde kaldın yoksa orada biri mi vardı gibilerden… Nedense aklıma geldi de aktardım; dedim...
Birbirimize bakarak gülüştük. Zeki bakışlarının gerisinde ne demek istediğimi hemen anlamıştı.
"Şimdi söyle hangisinden tutayım.? Gözlerinden mi? Sözlerinden mi.?" Diye bir soru sordu…
Bende: gözlerini kapat, sözlerimi de dinle,diye cevap verdim…
-Olur,dedi…
O anda içerimden bir yerlerden aynen aşağıdaki sözler tek tek sıraya geçmiş gibi dökülmeye başladı.
“Söz iç tezgahımdan süzülür, çıkar. Bazen ben bu nasıl olur; diye hayret ederim. Gözlerim de sözlerimin huzmesini sunar. İçim kaynayınca demlenmek bana düşer.Demlenmiş bir çayı sana sunmak gayretim başka bir zaviyeden gayretkeşlik, başka bir nazardan işgüzarlık gibi telakki edilse de inan ki temiz bir ibrikteki saf su gibiyim. Hangi niyete kullanırsan o minvalim ...
-Süperr…Bilirsin benim her söze cevabım yok..Ben seni dinleyim. Hep sen anlat ve ben dinleyim,diyince
-Yoo olmaz dedim.. Çok konuşunca ayar bozuluyor,dedim..
-En iyisi susmak mı? Diye sordu…
-En iyi cevap susmak ama en iyi hal susmak değil,diye cevap verdim…
-Benimkisi hangisi? Hal mı ?cevap mı? Dedi.
İşte o zaman içimdeki o kaynayan su, demlenmek arzusunu bazen bir sungu değil de sevgisini demsizlik haletine döndürür; ki o da hesapsız dönen değirmen taşına benziyor...Ur ufak ne varsa unlaştırmak keşmekeşliğine dönüyor.O zaman gönül değirmenindeki un olmak isteyen arzular, ötelenmiş oluyor.Bu durum ise Şems’in satranç oynarkenki daldığı düşler gibi..
Pervane rüzgarla dönse, suyla döndüğüne göre daha sıkıntıdadır. Ne de olsa nöbet tutan değirmencinin töhmetini işitecektir ya.Suskunluğun ikrarındır; elbette..Ama edep defterindeki hanelerin, ilgili maddelerinin karşısına yazınca, unutmaman lazım olan geri durmayı deniyorsun.
Haklısın, ama unuttuğun nefsini terbiye ederken kullandığın, yuların keskin demirleridir.O demirler içine attığın gizlerdir; ama dürtülerinin verdiği ızdırap ta aşka acıdır.Oysa susmanın yanındaki tebessüm, ikrarı belirler ama temkini de hatırlatır.Ben o zaman gönlüme sınırsızlığın sınırını öğütlerim.Bu öğüt sendeki sessiz kalışın içindeki gülmeyi hissetmektir..Aslında sendeki marifetin anlamı da budur; derim.
Gönlüm de bazen bana, bazen de sana sitem eder; durur.İşte o zaman bende gönlüme senin bana yaptığın tavrı tarz diye sunarım ..Susarım….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.