“DİNİ DOSDOĞRU TUTUN VE ONDA AYRILIĞA DÜŞMEYİN!”
Bu yazımızda daha önce ehl-i kitaptan olan kavimlerin ve bugün de biz müslümanların düştüğü bir yanlışı ortaya koymak istedim. Müslüman alemine baktığımızda bir parçalanmışlık bir bölünmüşlük almış başını yürümüştür. Herkesin ya bir cemaati vardır ya bir tarikatı.. ya bir mürşidi vardır ya da bir evliyası... ya bir şeyhi vardır ya da bir hocası...
herkes kendi cemaatini kendi tarikatını kendi mürşidini, şeyhini, hocasını daha ön planı çıkarıyor ve kendi mezhebinin/grubunun/cemaatinin/tarikatının doğruluğunu savunuyor.
Hatta “Ayrılıkta rahmet vardır. ” deyip işi iyice zıvanadan çıkarıyor.
Okumayan bir toplum olduğumuz için, Allah (c. c) bize Kur`an da ne bildirmiş ne buyurmuş ondan haberimiz bile yok. Biz okumayan garibanlar(!) olarak, onların her dediklerine Allah`tan gelen ayetmiş gibi inanmışız, onların yanılabileceğini aklımızdan bile geçirmemişiz.
Alimlerin kerametlerini (mucizelerini)-ki peygamber efindimize bile mucize verilmemişken- dilemize vird etmişiz, büyüklüklerinden kimse şüphe edemez demişiz. Şüphe edenleri ya da eleştirenleri mürted ilan etmişiz... kimisi ölüyü diriltmiş kimisi yağmur yağdırmış kimisi isteği zamanda istediği mekanda rahatça dolaşmış diye kabul etmişiz, yani anlayacağınız sevgili kardeşlerim uçurabildiğimiz kadar uçurmuşuz. “şeyh uçmaz, mürit uçurur misali”...
ve bunların dediklerini kabul ederken hiç düşünmemişiz geleneğe uymuşuz, atalar dinini takip etmişiz. Kur`anı okumayı/anlamayı/üstünde düşünmeyi hiç mi hiç akıl edememişiz..
Gelin beraber sizinle şu ayetler üzerinde kafa yoralım, bakalım dendiği gibi ayrılıkta rahmet mi var yoksa zahmet mi, kendimiz görelim:
İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti. (Enam/153)
Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.(Enam/159)
Enam 159. ayetten anlaşıldığı üzere kendi dinini parçalayanların gruplara mezheplere ayrılanların hiçbir şekilde doğru yolda olamayacağını bildirmektedir. Peygamberimize hitaben senin onlarla hiçbir alakan yoktur, onların işi Allah`a kalmıştır, denmektedir.
Enam 153. ayette de Allah “bu benim dosdoğru yolum diyerek” adeta “Ayrılıkta rahmet vardır.” diyenlere cevap vermektedir...
Biz müslümanlar olarak hristiyanlığı çok güzel eleştirebiliyoruz, onların kendi dinlerini parça parça ettiklerini farklı mezheplere/kollara/gruplara ayrıldığını söyleyebiliyoruz. Bazılarının kendilerine katolik demesini bazılarının protestan bazılarının ortodoks demesini dinlerinin bozulma sebepleri olarak görebiliyoruz. Peki ya biz? Biz bölünmedik mi, biz ayrılmadık mı?
Bizim ayrılığımızda rahmet vardır da onlarınki de neden zahmet olsun.. biz çuvaldızı başkalarına batırırken bir kere olsun neden iğneyi de kendimize batırmıyoruz...
Enam 159. ayeti cemmatte bağlı bir arkadaşıma okumuştum da, bana: “Bu ayet hristiyanlar ve yahudiler için inmiştir. ” demişti, Bu yazıyı okuyanlar da böyle bir kanıya varabilir o zaman arkadaşıma yazdığım diğer ayetleri sizinle de paylaşayım, bakalım bu ayetler kimlere hitap ediyor:
“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.(Şura/13)
Evet kardeşlerim şu ifadeye dikkatinizi çekmek istiyorum, “Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, SANA VAHYETTİĞİNİ, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. ” Buradan anlaşıldığı üzere ayrılık/hizipleşme/gruplaşma belası nasıl ki diğer ümmetleri sapkınlığa düşürmüşse, yoldan çıkarmışsa böyle bir durumun biz müslümanlar içinde geçerli olduğunu ve önlemimizi almamız gerektiğini Rabbim bizi uyararak bildiriyor.
Bakalım bu konuda daha neler bildiriyor:
Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra Kitab’a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.(Şura/13)
Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.(Rum/31-32)
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.(Ali İmran/105)
Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.(Beyyine/4)
Benim Kur`an`da bulduğum ayetler bunlar, okuması yazması az buçuk anlayışı olan herkes kolay bir şekilde dinde ayrılığın hoş karşılanmayacağını anlayabilir/görebilir.
Aksine Rabb`imiz ayrılığı değil birleşmeyi; parçalanmışlığı değil bütünleşmeyi emrettiğini bilmemiz lazım.
Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.(Ali İmran/103)
(Bu yazdıklarım benim Kur`an-ı Kerim`den anladıklarım, eger yanıldığım bir nokta veya eksik anlattığım bir yer varsa Rabb`ime sığınırım. Şüphesiz Rabb’im en iyi bilendir.)
Bizleri yaratan Alemlerin Rabb`ine hamdolsun...
Muhittin BOZKURT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.