- 3237 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRK DİL BAYRAMI
TÜRK DİL BAYRAMI
Türk Dil Bayramı 1960 yılından beri Karaman’da resmi törenle kutlanmaktadır.
Ancak;
*-Karamanoğulları Beyliği’nin kurucusu Kerimüddin Karaman Bey’in,
*-Türk Dilinin mimarı Şemsettin Mehmet Bey’in,
türbe mezarlarının Ermenek İlçesine bağlı Balkusan Köyünde olması,
*-Ayrıca Karamanoğulları Beyliğinin ilk Başkentinin Ermenek olması,
nedenleriyle kutlamalar 1998 yılından beri ERMENEK’te mahallinde yapılmaktadır.
NEDEN DİL BAYRAMI KUTLANIYOR? .
Türk Dil Bayramının , Ermenek ve Karaman’da resmi törenler ile kutlanlanmasına açıklık getirmek için tarihi belge ve gerçeklere bakmak ve bir kez daha hatırlamak gerekir. Karamaniler Boyu (Aşireti), Oğuzların Avşar/Salur boyuna mensuptur. Avşarlar, XIII . yüzyılın ilk yarısından itibaren gerçekleşen Moğol istilası sonucu orta Asyadaki yurtlarını terkederek İran ve Azerbeycan üzerinden Anadolu’ya (Sıvas yöresine) gelmişler. Bir süre Sıvas ve Konya Ereğli yöresinde eğleşmişler.
Anadolu (Türkiye ) Selçuklu Sultanı Birinci Alaaddin Keykubat (1219 - 1237),Moğal istilası nedeniyle Anadoluya ge len Türkmen Aşiretlerini genellikle Bizans İmparatorluğu sınırlarına yakın bölgelere yerleştirir. Sultan Alaaddin Keykubat, Karamani Aşiretini de, 1228 yılında Romalılar soyundan gelen Rum Tekfurlardan alınan Klikya ( Taşeli ) Bölgesinin Ermenek havalisindeki Toros Dağları yaylaklarına yerleştirip güney sınırını kontrol altına alır. Bu dönem de Karamani Aşiretinin Beyi Sadeddin oğlu Nure Sofi’ dir. Nure Sofi, bilğe kişiliği ile Türkmenler arasında sevilip, sa yılan bir şahsiyet. Nure Sofi, geçen kısa sürede orta Toros Dağlarındaki hristiyan Romalı tekfurlardan bölgesinde mevcut kaleleri birer birer alarak topraklarını ve hükümranlık bölgesini genişletir. Böylece hem yöresinde, hem de Türkmen Aşiretleri arasında nüfuzunu, etkinliğini ve saygınlığını iyice arttırır.
Esasında bu yıllarda saray içi çekişmeler sonucu askeri ve idari yönden iyice güçsüz ve etkisiz hale gelen Konya merkezli Anadolu Selçuklu Devleti, Moğollar ile ilhanlıların kontrolüne girmiştir. Türkmen Karaman Aşireti Beyi Nure Sofi’nin 1256 yılında ölümünden sonra yerine oğlu Kerimüddin Karaman Bey, Karamani aşiretin Beyi olur. Karaman Bey, Ermenek, Mut, mamuriye ve Silifke kalelerini muhasara eder ve Ermenek Firan Kalesini ele geçirir. Ermenek’i, Karamanoğulları Beyliği’nin Başkenti yapar. Kerimüddin Karaman Beyin, sahip olduğu Ermenek ve hava lisinde serbestçe haraket etmesi ve diğer Türkmen Beylerinin üstündeki nüfuzunun artması Anadolu Selçuklu Dev leti Sultanı Dördüncü Ruknettin Kılıç Aslan’ı endişeye düşürür.Böylece Selçuklu Sultanı Kılıç Aslan, hadise çıkmasın diye Larende ( Karaman ) Kalesini ikta olarak yani vergi ve gelirlerin toplaması için Karamanoğulları Beyliği Beyi ne verir. Ayrıca Beyin kardeşi Bunsuz Beyi de Konya’daki Sultan sarayında Candar ( Muhafız ) olarak görevlendirir.
Ancak, Anadolu Selçuklu Sultanı’nın Antalya, Alanya ve Denizli’deki uç Beylerini sudan bahanelerle cezalandırma sından çekinen ve bir gün sıranın kendisine de gelebileceğinden endişelenen Kerimüddin Karaman Bey, 20 000 kişilik ordusuyla Sultana karşı Konya üzerine yürür ve Gevele’ de yapılan savaşta mağlup olur. Kardeşleri idam edi lir, esir düşen oğulları ise hapse atılır. Kendisi de Ermenek yöresindeki Toros Dağlarının içlerine çekilerek kurtu lur. Karamanoğulları Bey’i Kerimüddin Karaman Bey’in 1261 senesinde vefatı üzerine Gevele Kalesinde hapiste bulunan en büyük oğlu Şemseddin Mehmet, Selçuklu Vezirinin yardımıyla serbest bırakılınca Ermenek tımarının sahibi olarak Karamanoğulları Beyliğinin yeni Bey’i olur.
Anadolu Selçuklu Sultanına karşı kin ve nefret duyguları besleyen Karamanoğulları Beyliği Bey’i Mehmet Bey , üze rine gönderilen Selçuklu- İlhanlı karışımı Sultanın Ordusu’nu Göksu Derben’di mevkisinde ki savaşta bozguna uğ ratıp, mağlup eder. Sultanlığı ele geçirmek için Konya üzerine Türkmen yiğitlerinden teşkil edilen 20 000 kişilik ordusuyla yürür ve Konya’yı alır. Böylece Konya’daki Sultanlık Sarayını nüfuzu altına alan Karamanilerin Beyi Meh met Bey, cimri lakaplı Alaeddin Siyavuş’u 1277 senesinde Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı ilan eder ve kendisi de A. Selçuklu Devletinin Başveziri olur.
Esasında Anadolu Selçuklu Devleti’nin resmi devlet dili Arapça ve Edebiyat ile yazışma dili Farsça’dır. Anadolu’nun uçsuz , bucaksız Konya ve Karaman ovalarının yanı sıra devletin diğer bölgelerinde yaşayan tebaanın ( Halkın) ko nuştuğu ve dertleştiği dil ise, ana dili Türkçe dir. Devlette böyle bir ikilem mevcut. Konuşan halk, konuştuğunu ya zamaz, yazdığını okuyamaz haldedir. Anadolu Selçuklu Devletini yönetenler ile yönetilenler arasında Dil konusun da çok büyük bir farklılık ve uyumsuzluk olup devletin dili konusunda birliktelik sağlanamamış. Devlet Erkanı ve Ku rumları ile halkın farklı, farklı diller kullanması genelde çok büyük yabancılaşmaya neden oluyordu. Nitekim bu dönemde yaşayıp halkın içinden gelen Yunus Emre, Taptuk Emre, Sarı Saltuk ve Hacı Bektaş Veli, Karacaoülan .. gi bi Türk kültür tarihinin büyük şahsiyetleri, Halk Ozanları ve Önderleri eserlerini Türkçe yazıp, söylemekteydi. Nasreddin Hoca, hazreti Mevlana’nın (Eserleri Farsça ) aksine Türkçe konuşup yazıyordu.
Anadolu Selçuklu Devleti Veziri ve Karamanoğulları Bey’liği Bey’i Mehmet bey, 1277 yılında ilk Divan (Meclis) top lantısına katılır. Divan üyelerinin divanda hep Arapça konuştuğunu görür. Mehmet Bey, konuşulanları anlamaz. Zira Divanda konuşulan dil ile halkın konuştuğu dil aynı değildir. Bu durumun, devlet olma öğesiyle bağdaşmadı ğını anlar. Bu bağlamda Karamanoğulları Beyi, Şemseddin Mehmet Bey, 13 Mayıs 1277 tarihinde yayımladığı:
"BU GÜNDEN SONRA HİÇ KİMSE SARAYDA , DİVANDA, MECLİSLERDE VE MEYDANDA TÜRKÇE’DEN BAŞKA DİL KULLANMAYACAKTIR. DEFTERLER DAHİ TÜKÇE YAZILACAKTIR. "
Fermanı ile Anadolu Selçuklu Devletinin resmi dilini ilan eder.
Böylece güzel ve öz Türkçe’mizi, Fars ve Arap dillerinin etkisinden kurtarır. Karamanoğlu Mehmet Bey, Türkçe’ mizi, milletine kazandırmanın yanı sıra;
"MİLLETLERİ MİLLET YAPAN DİL BİRLİĞİDİR " Ögesinin önemini bundan 734 yıl önce vurgular. Bu bağlamda 13 ma yıs Türkçe’nin Dil Bayramıdır.
Ancak ne yazık ki, Karamani Şemseddin Mehmet Bey’den yüz yıl sonra Karamanoğulları Beyliğinin resmi dili Farsça olmuştur. Selçuklulardan gelen alışkanlık karamanilerin sarayında sürdürülmüştür.
Diğer taraftan Karamanoğlu Mehmet Bey’den 650 yıl sonra Türkmen /Yörük soydaşı, Başkomutan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte güzel Türkçe’mizi Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili olarak armağan etmiştir.
Türk Tarihini daha çok okuyup anlayan, anlatmak istediğimi daha iyi anlar...
Ruhun şad olsun Mehmet Beyim ve Gazi Paşam...
09- MAYIS 2011
SÜLEYMAN YILDIZ
( Lemos5303)
YORUMLAR
Yazınızın sonundaki notunuza istinaden "anlayan anlar"(mıyım) niyeti ile yazınızı okudum. Ondan sonra üşenmedim TDK'nın Büyük Türkçe Sözlüğü ne baktım. Yazınızda kullandığınız kelimelerin kökeni ile ilgili.
Resmi, mimar, mahalli, tarih, aşiret, mensup, itibaren, istila, terk, zaman, devlet, isim, istila, kale, nüfuz, havali, askeri, idari, merkez, muhasara, sahip, hareket, hadise, muhafız, ceza, mağlup, idam, esir, hapis, sene, vefat, vezir, nefret, mevki, teşkil, lakap, ilan, tebaa, mevcut, fark, erkân, halk, şahsiyet, veli, eser, divan, meclis, meydan, dahi, defter, ruh, millet ARAPÇA.
İmparator İTALYANCA
Kontrol, reaksiyon, kültür FRANSIZCA
Serbest, endişe, saray, bahane, tımar, kin, dert, şad, hiç, zira FARSÇA
Sınır RUMCA imiş meğersem.
İlginç değil mi. O değil de iyi bayramlar efendim(Dil bayramı)
Saygılar, selamlar
sanavberi
Ağyar
hay dilimi eşek arısı soksun gene iki tane (fikir, iştirak) Arapça kelime kullanmışım..Napcaz şimdi !
SÜLEYMAN Lemos YILDIZ
Ne yazıkki bazı kişiler anladığı halde anlamaz. Bunların hesabı başkadır. suiniyetli bu kişiler için fazla söze gerek yok.
Devlet ve Millet için Dil'de birliğin önemini 734 yıl önce KARAMANOĞLU MEHMET BEY vurğuladığı halde , Dilimiz Türkçe yabancı dillerin baskısından korunamadığı için yazışma ve konuşmalarımızda yer alan sözünü ettiğiniz kelimeler ; Türkiye Coğrafyasında Edirne'den Kars'a ve Sinop'dan Anamur'a kadar halkımızın her gün konuştuğu Türkçemizin canlı öğeleridir.
Yazdıklarımı anlamanız da böylece mümkün olmuştur.
Değilse;
"Adı Süreyya" başlıklı yazınızın 16 kelimelik ilk cümlesindeki - mekan, süreyya, ferah, bilhasa, dekor, müşteri - kelimelerinin hanği dilden olduğunu bilmeden "TÜRK DİL BAYRAMI " isimli yazımda kullandığım kelimeler konusunda müstehzi bir yaklaşımla sorğulamanızın iyi niyetli bir eleştiri olduğuna inanmıyorum
Benim gözüm kara, seninki benden daha kara olduğu halde evinizin önünü temizlemeden başkasını bu konuda eleştirmeniz etik değildir.
Ha .. yinede yazımı anlayarak okuduğunuz için teşekürler
SÜLEYMAN Lemos YILDIZ
Ancak;
" Uğur Böceği " ile onurlandırılan " Zencefil Gülüşü " isimli şiirinizdeki - pense, metal, mağdur, rehavet, , samimiyet ..- gibi ( fazlasına gerek yok ) kelimelerin hanği dilden olduğunu bilmemeniz imkansız.
Ben Türkçe sözlükte bulamadım da.
Yoksa bu şiir sizin eseriniz değilmi.?
Değilse;
Benim gözüm kara, yorumuna katıldığınız Ağyar'ınki benimkinden daha kara amma ;
siz gözünüzdeki çapağı görüp temizlemeden müstehzi bir şekilde " püskevit" le ahkam kesmeniz saygınlığınıza uygun düşmez