Tanpınar'a Mektup
Bursa’da zaman, herkese aynı zaman değil..
Sessiz sakin akarken yatağında bazılarına, birileri ekmek arası bir mutluluk alır, verip saatleri. Sıfatı değişir insanın, ruhu öğlen güneşinde sallandırılır vermez ise yelkovan kırığı elindekileri.
Bursa’da zaman bayım; ulviyetine sarınsa da somuncu babanın, bir hayat kadını teninde derin bir yaşanmışlık çizgisi olabilir ulviyetine rağmen. Zira tenini pazarlarken ucuz bir fiyata hayat’ın kadını, ayrık otları biter gözlerinde. Ki bilmez hiç kimse gözlerinde yatan; O’nun çocukluğudur..
Ha bu arada çocuk demişken bayım; zaman çocuğu sadece büyüten midir ya da öğüten mi? Ya da.. Öldüren mi?? Bunun cevabını kim verebilir Libya’da bir çocuk oyunlarını kusarken oyunlarını ceset kılıfı o soğuk kefene?. Daha onbeşinde bembeyaz çarşafa bakirelik salar üstelik benim çocuğum! Yani zaman akarken billur su gibi şadırvanlarda, kimileri bir kaç dakika fazladan yaşamanın bedelini öder ; gençliğini sürer zaman’ın önüne. Ve işte adalet bu ya, ergin olur onbeşinde.
Bursa’da zaman herkese aynı zaman değil.
Bir mahalle pazarı sonrası hor görülmüş bilmem kaçıncı sınıf sebze arayışına giren, saçı başı dağınık ve sıcaklığı ince bir yelekten dilenen o kadın mesela.. zamandan yaşamı dilenerek ve pamukla su içerek hayatta kalabilenler. Ötekileştirdiklerimizin zaman diye bir lüksü yok. Bursa değil yalnızca, benim yurdumda zaman: iyilerin pahalı viskisi, “diğerleri”nin köpeköldüreni.
Ben zamana pek iyimser bakamıyorum bayım, bağışlayın. En önce biz çıkarırken düşlerimizi işportaya, en önce biz verirken masallarımızı bir avuç beyaza, en önce biz dayarken ağzımızı o zehir dolu torbalara, zaman kimin umrunda bayım; benim yitikliğim, hiçliğim kimin umrunda?.
Ve sıra bana geldiğinde;
Ben,
Zamana rağmen ağır aksak da olsa bir melodi oldum ve nedense notalara rağmen hep sus’tum. Sinsice gelen ölüm gibi uykumda terk edip gitti beni düşlerimin pembesi. Yaşıma rağmen çok da u/mutlu cümleler kuramıyorum bayım, bir avuç karanlığı da boşalttım gidiyorum, affınız büyük! O’na sığınıyorum.
Öteki.
YORUMLAR
ÖPERKEN DUDAĞINDAN SULARIN
Ahmet Hamdi TANPINAR’IN
Aziz hatırasına
Dumanlı bugün başım, su sesi dinleyelim ,
Ayarlayıp saati huzuru demleyelim...
An’ın penceresinden bakıp aşinalara,
Gel bugün bakmayalım kırılmış aynalara !...
Bir kez yok diyemezken yokluğun busesine,
Nal sesleri karışıp geliyor su sesine...
Seyre dalıp rengini, çatlıyorken bir narın,
Bir daha kalkmamalı dibinden bir çınarın...
Kim çalar kapısını, yoksulun, kimsesizin ?
Her çınar yaprağında gezinir parmak izin...
Erzurum’u, Konya’yı seninle gezmek başka ;
Su sesi eşliğinde düşüp Bursa’da aşka...
Tan vakti uyanıyor bütün bozkır derinden ;
Koparken elimizde zaman ince yerinden !...
Zaman kaynar bir kazan yakıyor dört yanımı ;
Hergün bir zangoç çıkıp böler rüyalarımı !...
Ne dersin eritir mi içimizde ki uru ,
Böyle zamansız gelen güzelim yaz yağmuru...
Nasıl ve neden koptu, bilmedim düğmeleri ;
Giyemiyorum artık eski elbiseleri !...
Sorma sesine daldım, mırlayan bir kedinin ,
Rüyasında uyandım Abdullah Efendi’nin...
Gerilmişken zorlu yay, doğu- batı arası ;
Ne dersin çıkacak mı Abdullah’ın rüyası ?
Gözü çıkacak san ki, gözümde uykuların ;
Tan vakti uyanırken başında bir pınarın ...
Biz uyuya kalmışken çıkmış zamanın demi ;
Hadi uyan arkadaş kalkıyor artık gemi...
Sek sek oynuyor kalbim, bir an’dan başka an’a ;
Gülümseyen gözlerle el sallarken zamana ...
Hayrettin YAZICI
Tanpınar deyince ve Bursa olunca ben dayanamıyorum...Çok güzel bir yazı..Nacizane katıldım ve kutladım..Selam,saygı...
Ben de arkadaşıma katılıyorum, biraz daha uzatmalısınız. Çünkü güzel bir anlatımınız var, ama sanki bir şeyler eksik kalmış anlatılmamış gibi...
Tanpınar'a seslenerek yazmışsınız...Tanpınar Bursalı olmadığı halde eserlerinde sıklıkla Bursadan bahseder, evet. Ama onun Bursa zamanıyla şimdiki zaman arasında o kadar fark var ki...Tanpınar bu zamanın halini bilseydi sizinle ağlardı eminim...
Yine de Bursada genel anlamda zaman büyülü bana göre...Her yer tarih dedikleri yer Bursa....
Beğenerek okudum çalışmanızı. Kutluyorum.
Saygılar.