ANA YÜREĞİ
Aslında yazının başlığını okuyunca, hemen hepimiz ana yüreği ile ilgili çok şeyler söyleyebiliriz.
Analarımız ki, bizleri dokuz ay karnında taşıyan. Acılar içinde bizi dünyaya getiren, besleyip büyüten nadide varlıklar.
Saçımızın bir tek teline, bir tek tırnağımıza zarar gelmemesi için kendilerini siper edenler onlar. Yemeyip yediren, giymeyip giydiren onlar. Hayat boyu girdiğimiz her sınavda bizden fazla heyecan duyan onlar.
Dünya’nın bir ucuna da gitsek, hasret acısı da çekse, gözleri kulakları hep bizdedir.
“Ana’mın her akşam ana haber bülteninden sonra, uzun yıllar yurt dışında kalan kardeşimin yaşadığı ülkedeki hava durumunu izlemesini, O ülke ile ilgili bütün haberleri kaçırmamaya çalışmasını hiç unutamam…”
Bir de şehit anaları var elbette; Onlarda ki yürek zaten hiç tartışılmaz. Vatan için kaybettikleri evlatları ile birlikte yüreklerini ateşlere atarlar.
Her ne kadar “Vatan sağ olsun” deseler de kanar yürekleri, yanar yürekleri.
Sıcacıktır ana yüreği: Gözünüzün içine baktığında o sıcaklığı, o gururu hemen hissediverirsiniz.
Duygusaldır ana yüreği: Gözünüzün yaşı, hemen onun da gözünün yaşı oluverir.
Güçlüdür ana yüreği: Evladının başına bir iş gelecek olsa, son nefesini verinceye kadar onu kurtarmaya çalışır.
Hassastır ana yüreği: En ufak bir yanlışımızda aslında bize kırılır. Ama elinden geldiğince hissettirmemeye çalışır.
Anaların fedakârlıkları ile ilgili örnek olayları yazmaya kalksak sayfalara sığdırmamız mümkün değildir.
Ben sizlerle sadece bir tanesini paylaşmak istiyorum:
“ABD’nin New York eyaletinde bulunan Bronx semtinde meydana gelen yangın, bebeğine zarar gelmemesi için canını tehlikeye atan annenin dramatik çabasına sahne olmuş.
Vanessa Scott isimli kadın 7 aylık bebeği Zaniwah Alexandra ile beşinci kattaki dairesinde mahsur kalmış.
Çıkış yolu kapanan kadın dumanlar etrafı sarınca yavrusunun hayatından endişe etmeye başlamış.
Bebeği ile pencereye koşan kadın demir parmaklıkların arasından çocuğunu dikkatlice geçirerek nefes alması için camdan dışarı sarkıtmış.
İtfaiye ekipleri gelene kadar bebeğini tek eliyle öylece tutmuş 60 kişilik kurtarma ekibi yarım saat süren çabalar sonucunda bebeği ve annesini kurtarmışlar.”
Genç kadın kendi hayatını hiç düşünmemiş bile, tek amacı minik yavrusunu kurtarmakmış. Bu fedakârlığı ancak bir anne yapabilir.
Bizler Ana’larımızı her yıl bir günle anıyoruz. İyi de yapıyoruz aslında, hayat telaşı içinde zaman zaman ihmal ettiğimiz o kutsal varlıkların bir gün de olsa gönüllerini alıyoruz.
Ama elbette yeterli değil bu. Bizler için her türlü fedakârlığı yapan, gerekirse ölüme bile seve seve giden can analarımızı hiç ihmal etmemeliyiz.
Aksi halde onları kaybettiğimiz de bunun acısını hep yüreğimiz de duyarız, onlar kadar olmasa bile…
Ben annesini kaybedenlerdenim. Her evlat gibi zaman zaman annemi üzdüysem de, elimden geldiğince ona hayırlı bir evlat olmaya çalıştım. Kaybedeli üç yıl oldu, ancak yaşadığım sürece acısını hep yüreğimde taşıyacağım.
Yaşayan tüm analara sağlıklı, uzun ömürler diliyor, anneler gününü kutluyorum. Kaybettiklerimiz nur içinde yatsınlar. Mekânları cennet olsun. Amin…
MEHMET FİKRET ÜNALAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.