Anne
Tüm annelerimizin anneler günü kutlu olsun.
Bu gün anneler günü, ağlayasım var, dizlerin nerede anne
Yine yâdıma düştü cemalin, üşüyorum anne ,ellerin nerde
Erguvan baharlı bir mayıs sabahında, yine seninleyim anne. Biraz kendimden, biraz senden, biraz da içinde yaşadığımız dünyalı, biribirlerini sevmeyen insanlardan, senin o yürekli kültürünün can ezgisinden yoksun kalan, kısır birlikteliklerden bahsedeceğim. İncinen güzellikler o kadar çok ki anne! Geçmiş değerlerin inisiyatifi yok olmak üzere, uzak dünyalarda yavaş yavaş kaybolmak üzere…
Ağlayasım var anne, akasım gelir kendimi kirpiklerimden
Yine tuz vurdu kalbim yokluğuna, nerdesin, üşüyorum anne
Biliyor musun anne, hep kendimi sorgularım hayatın girdaplarında. Senden yadigâr kalan yüreğimi hep kendim üzerim. Hani akıllı insanlar, duyguları dilden, meramları gönülden, güvenleri bakışlardan anlarlar derdin ya, işte ben de senin yokluğundan, senin özleminden anlıyorum yaşamın gurbet-i hasretlerini. Öyle ki, her seni andığımda, yüreğim deniz gibi, gönlüm okyanus gibi olur…
Kimi zaman ırmaklar boyu akarım, kimi zaman nehirlerde duraksarım ve biter orada yaşam. Öyle çok gelirsin ki aklıma anne! Burnumun direkleri sızlar, boğazlarım yanar, tuz yakar gözlerimi! İsyan edesim gelir yokluğuna, ama yine bana kızmandan korkuyorum anne…
Bende ki seni, sende ki beni, senden başka kim anlayabilir anne!
Ağlayasım var anne, alıp başımı gidesim var bu yerlerden yol yol
Yine kuz kesti bedenim kimsesizlikte, ağrıyorum kalben, neredesin anne
Senden uzaklarda, seninle yaşadığım zamanları düşlüyorum şimdi. Fakat o kadar az ki seninle anılarım anne! O kadar nayif ki seninle kavgalarımız! Vakur ve kocaman yüreğinle seni ne az tanımışım anne! Onca emeklerini, katlandığın onca çilelerini, tek başına hem anne, hem baba gibi oluşunu, ne az yaşamışım seninle anne! Senden erken ayrılmışım ve çok erken kaybetmişim seni! Ağdüye* değişini ne çok özlemişim anne! Kadın yüreğinin Kafkaslardan esen serinliği kadar, karlar diyarından gümüş kemerli silüetini ne çok özlemişim anne!
Seni şimdi yetişkin biri olarak düşündüğümde, güçlü oluşun gelir aklıma. Sen benim örneğim, modelimsin, hilâl şahikasında ışığımsın anne.
Çok zaman geçti seni görmeyeli anne, özlüyorum
Zamanın sancıyan ömrü nerededir, düşüyorum anne
Ne için başlamıştım mektubumu sana yazarken! Ah, bu deli kızın sende kaldı yine anne. Kahverengi, Sevgili kızın hâlâ sen de yaşıyor, sen hâlâ ondasın. Geçmiş günlere dalarken, bu çocuksu yüreğimle, kışlarını öğrenip yaşamak, düşlerindeki baharlarını keşfetmek isterdim. Gözlerinden akan mayıs yağmurlarının tadını, saçlarının grisini görmek isterdim. Büyümek isterdim masallarını dinlerken nefesinin o yakıcı güneşinde. Ama yoksun, yoksun işte anne!
Hâlâ büyüyemedim ben, hâlâ sana muhtacım, hâlâ seni arıyorum anne neredesin! Gel sinene sar beni, saçlarımı okşa, güçlü kıl beni! Gel anneciğim, gel beşinci mevsimi seninle yaşıyalım. Onüçüncü aylara, seninle varalım aşkın ikramiyesine!
Yolunu kaybetmiş bir yolcu gibiyim, gidiyorum avare
Gümanım şefkatinin rengine, ahvalim var sana neredesin anne
Duyuyor musun, hissediyor musun ağladığımı? Bu gün senin günün anne. Sözde sana yüreğimin sevgi mahzenlerinden demli bir çay süzecektim. Akideli havadisler aktaracaktım sana. Ama görüyorsun, o kadar doluyum ki sensizliğin doruklarında! Hep kendimden, közlenen yüreğimden bahsediyorum. Bağışla beni güzel annem! Bağışla beni… Bu gün senin günün, anneler günün, günün kutlu olsun anne, ellerinden öperim…
Sevgili Özbek
Mayıs_-2011 Fransa
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.