ASMİN
Islak bir gecenin sabahına düşüyor yalnızlığım. Dünün kırıkları acıtırken avuçlarımı, /sen damlıyor hüzünlerime./ Bu şehir boğuyor beni artık./ Özlemlerin… Üşütüyor yüreğimi sevgili./ Nefesime dolan yokluğundan nefret ediyorum./ Çok değil ki! Sadece ’Bir kadeh aşk’ istiyorum./ Ama olacaksa! Deli dolu olsun diyorum./ Aralanırken perdesi gecenin, okyanuslar doluşur gözlerime, bir de rüyaların ve hayalin./ Yüreğimin ucuyla tutunduğum…/ Uçurumlardan bakarken yokluğuna mesafelere inat./ Nasıl kondurduğum gelir aklıma imkânsızlığın buselerini./ Ve rüzgârı ardımda bırakırken./ Sen salarken içime esintilerini Ay’ı yakarım söndürüp teninde güneşi./ Bitmesi istenen değil, geçmesi istenmeyen anlara taşırken seni./ Sulara yazarım hasretini./ Hasretin ki yağmurlarla gidişlerine bağlar./ Gelişlerini işte o zaman ruhumu tenimden süzdürür./ Sensizliğin rengi içimde gömülürken, mavi susuyordu.../ Soluk benizli küs şehirlerin kızı. Sokak arası, Satır arası, Ekmek arası. Yürek yarası susuyordu./ Sen saçlarını çözüyordun! Masumiyetini üzüyordun!/ Dişsiz, özürlü devrik bir aşk -Hiç- oldu./
Ayağının ucuna bir kuş düştü ılık ve sarı, sabaha kadar saçlarında dolaştı./ Son defa baktı aya yanı başında gittiğinde tenhalaştı./ Uyuyordun düşünde şaykalar iniyordu kıyıya gün tepende büyüyor./ Dörtnala uçkun atlarla yarışıyordun gülüyordun./
Ben...
Uyumuyordum, susuyordum, korku mevsimindeydim./ Özensizdim sessizdi kaşlarım dipsizdi çaresizdi bakışlarım./ Paslı dilleriyle sövdüler acımadan dövdüler. /Sen uyurken beni öldürdüler uyuyordun... /Nefes nefese zaman çıkarttığım günahlardan. Mevsimler soluk, mevsimler yitik, umutlar silik./Yoksun ya! Gecenin karanlığında bilsen./ Kaç yıldız yaktım! Gözlerimde gelmeyen baharlarına inat. Akla ziyan feryatlar düşerken dilime, tenden öte ruhumu, gezdirebilmek için menekşe kokan bahçende son kez olsun dokunabilmek için sevgine./ Yenik düşmemek için sensizliğe nehirler biriktiriyorum içimde./ Az sonra kopacak ya kızıl kıyamet gündoğumunda. / Saklı iki soluk arası bırakacaksın ya beni bir başıma./ Tekmilim hazır alazlanmış avazlardan sesleneceğim ‘’Seni seviyorum’’ diye dünya umurumda mısın sanki. / Geceleri boş duvarlara çarpan yüreğimdeki acıları bölerken senlere./ bir, bir kurşunladığım hasretin kırılan aynalardan dökülür avuçlarıma./ Ve her biri tek, tek saplanırken./ Buz yanlarıma getirmez olur rüzgâr kokunu odama. Güz rengine bulanırken umutlarım sensizliği fısıldayan siyah karanlıklara sarıp sarmalarken izlerini koyarken gözlerinin duruluğuna içimdeki baharın ıslak buselerini./ Nafile yine de zamanlarım kurtulamaz yetim kalmaktan sevgili./ Avuntusuz akşamlara inerken gün. / Sen eksikliğim sen dilimin öksüzlüğü ve sen kıyısız uçurumlarım. / Gidişinde aman sonbahardan sarı, yaralarıma basacak kadar tuz vermiyor deniz. Deniz hain deniz zalim./ Rüzgâr darağaçları kurmuş yarınlarıma, özlemini sallandırırken griler durmadan vuruyor mavilerimi./ Gökyüzündeki değil içimdeki güneş sönüyor. Bende kalmışlığın gitmesin istiyorum sevgilim. Çünkü ben, ertelenmiş vuslatlara inat. Seni hala çok seviyorum. / Ayrılıklarında gizlenmiş sırlarla dökerken gözyaşını, eskitemez yine de yar gönül, içimde ki sevdanı. / Göze tutkun, göze mahkûm, gittikçe tenhalaşan bu kentte. Her gün biraz daha eksiliyor gülüşlerim./
Dolanırken çakıl taşları ayaklarıma, güneş de olsa ısınsa da hava yokluğun diyorum
O yokluğun var ya üşütüyor işte üşüyorum bulutlar ağlarken tam da./ Uçamazken kuşlar kanatsız esmeden rüzgâr konamazlarken baharımın henüz filizlenmiş dallarına. Gitmenin sırası mıydı?/ Doğmamış yarınların sabahında maviye buladığım umutlarımı, siyah sarmallara dolamayı başardın ya sevgili. Küskünüm çok küskünüm sana anlasan da anlamasan da./ Mavinin gölgesinde doğarken bahar usul, usul düşerken evrenin dudaklarına ve kokunu hatırlatırken leylaklar./ Özleminde kuruttuğum güneşim yeniden gülümser acılarıma inat kuytulara sinmiş yalnızlığıma
Yâr
Çiçekler açtıran yüzün şimdi çok uzak ah! Zamansız gidişin kaç cemre bıraktı içimdeki bahçene bilsen!/ Kaç yağmur yıkayamadı hüzünlerimi gecenin bile yas tuttuğu kaç med-cezir küçülttüm sularımda ./ Şafağın çıkrığında kaç sabahı korka, korka çektim yokluğuna dolanmış umutlarıma./ Cehennemin ortasındayım şimdi ne olur! Gelemesen bile biraz,biraz sen gönder bana. / Çiçeklerime söylemedim daha, birde resimlerine, gidişini. Kokun hala üzerlerinde tıpkı bıraktığın sen gibi./ Rüzgârın çığlığına karışıyor sesim, gökyüzüm mavi değil artık./ Voltalar atıyor yokluğuna her yeni doğan gün. Ahh canımın içi azgın nehirlerin soğuk sularında, bir başınayım her yanımda güz yanığı düşler./ Bulutlardan değil yüzümden düşüyor artık yağmurlar destelediğim umutların ipi çözük her biri bir yerde. Toplasam yeter mi? Gücüm dağılanı birleştirmeye yeniden ekilir mi?·Tohumu sevdanın çöllerime ve kaç yalnızlığım dolar gelmeyişinle. Daha kaç kez kapanabilirim sensizliğe kaç kez susar dilimin söylemi sayamadığım özlemlerine bilebilir misin?/ Seni cebinden çıkartabilir mi? Şimdi... Yağamayan yağmur gibi yüzünde derin bir sükût var olurken. İçimde, geceye gölgen, suyuma sesim düşüyor./ Uzakta çok uzakta özlemi duyulan baharın kokusu. Yazgının hüznünde solduramadığım yalnızlığımın tek rengisin./ Yarınlarıma doğan, elimde değil bitmedin./ Denizin maviliğinde yıkanırken hayallerim tutunurken dileklerim yakamozlara sen sevgili ıslanan gözlerimden süzüldün./
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.