- 1690 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
Korkunun Çehresinde Çocuk
/ Vatan, Toprak, Bayrak kutsalımızın bir zerresine dokunana binlerce şehidimizin nur-u cenneti karşı gelir… Ve kutsalımızın bağrında çiçek çiçek açan Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Laz milyonlarca çocuğun kanadına dokunanın kanadını yakar yaratan… /Çocuk yeryüzünün duvağına yansıyan en temiz en hesapsız en çıplak ve en zengin duruştur… Yaşamın kıyameti bekleyen çaresiz hikâyesindeki tek kirletilmemiş anlamdır aslında çocuk…
Televizyon ekranlarından izlerken tüylerimin diken diken olduğu yok artık dedirtecek o görüntüleri unutmak istiyorum… Onlarca ilköğretim çocuğu birkaç dakika içinde gerçekleşecek o müthiş korkuyu yaşayacaklarının o an farkında bile değillerdi… Arkadaşlarının onlara sunacakları o özel programı izleyecek olmanın gurur sanki hepsinin yüzüne yansımıştı…
Ulu önder Atatürk’ün başta Türkiye Cumhuriyeti çocukları olmak üzere, tüm dünya çocuklarına armağan ettiği Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarının yapıldığı Mardin’deki öğrencilerden bahsediyorum…
Ülkemizin en nadide en özel en değerli şehirlerinden biridir Mardin… Eski taş evleri topraklarındaki tarihi zenginliğin bize sunduğu ışıklardan bir tanesidir… Ve gümüş işletmeciliğinde önde giden şehirlerimiz arasındadır ki bu da ülkemize ve orada yaşayan halka hem gelir getirisi açısından hem de turizme açtığı pencereden dolayı takdir edilecek gelişmelerden biridir… Ki son dönem izlenimlerim bu şehrinde içinde bulunduğu huzur, barış ve kardeşlik temasının artık kesinlikle istenildiği gerçeğidir…
İstiklâl Marşımızı hep bir ağızdan okudukları sırada o korkunç gürültü ile irkilen çocuklar ve öğretmenler… Cesaret edip arkalarına bakanların tek gördüğü duman, sis, ateş parçaları ve kulakları rahatsız edecek bir gürültü… Havai fişeklerle bir ilköğretim okuluna saldırmak ve hedef olarak çocukları seçmek!...
Töreni izlemek için babasının kucağında ki minik bebeğin o kargaşadaki paniğini tam olarak göremesem de hissedecek kadar insanım hâlâ!… Okulun dışarı açılan kapısının kapalı olması çocukların ve öğretmenlerin okulun içine çaresizce kaçışlarını sağlıyordu… Minik yüreklerin çehrelerine yansıyan korkunun adını koyamayacak kadar şaşkındım…
Vahşetin bendeki anlamı; savunmasız olan, karşılarında onlara hiçbir şekilde karşı koyamayacak minik yüreklere anlamsız, kirli düşüncelerini haince bir saldırı ile kusmak çabasıdır… Aralarında Türk, Kürt, Araplardan oluşan onlarca çocuk… Onların rengi yaşam, onların rengi eğitim, onların tek rengi insan olan çocuklara kendi anlamsız kavgalarının puslu çirkinliğini yağdırmak!... Anlamsız diyorum çünkü bir bayrağın altında kardeşçe yaşayamayanların huzursuzluk çoğaltan çirkin hareketleridir bunlar…
Ey amaçlarının kızıl çatısına çocukları katletme cesaretini de kuşananlar!... Unutmayın koskoca dünya o minicik yüreklerin kanatlarında duruyor…
08.05.2011
Mehtap Altan
YORUMLAR
Ben bir düşman olsaydım..Yani söz gelimi..Ölümüne vuruşurdum.. Sonra karşıma gözleri titrek, elinde yarım ekmek, pantalon paçası yırtık, sarı gömleği üç yıllık bir çocuk çıkardı..Korkardım çocuktan..Belki çocuk bilmezdi korktuğumu..Sonra ona zarar gelmesin diye vurulurdum..Çocuk beni kanlar içinde gördükçe ağlardı..ve hiç bir zaman unutmazdı ona o son bakışımı.
........
Hangi milletten olursa olsun çocukların acısına dayanamam.Hangi memleketli olursa olsun onlar yarı melek çocukturlar.Yaradan bir gün bana ölmeyi nasip ederse onlar için ölmeyi yeğlerim.
......
Duyarlı kaleminizden güzel yazılar okuyoruz.Sizler gibi güzeli düşleyenler oldukça memleketimin çocukları elbet bir gün özledikleri yaşamı hak edecekler. ve belki bir gün şöyle diyecekler
"Bizim için hayatını zehredenler..Bizim için acıları yürek yangınlarında harman edenler..Sizi asla unutmayacağız..!"
...........
Bir gün o günleri görürsem Tanrı o gün canımı alabilir..Yoksa gözümüz açık gideriz..
Saygımla şair...Yüreğine..
Mehtap ALTAN
teşekkürler...
“Töreni izlemek için babasının kucağında ki minik bebeğin o kargaşadaki paniğini tam olarak göremesem de hissedecek kadar insanım hâlâ!…”
Eğer onlarda insandan sayılıyorsa, kalsın ben almayayım. Düşünüyorum, taşınıyorum; niye böyle diye, tıpkı sizler gibi çok büyük üzüntülere gark oluyorum, çaresizce. Sonra şöyle teselli buluyorum; şu dünyada Allahın izni olmadan bir yaprak bile kımıldayamaz.
O ki kayıtsız şartsız inanmışı(z)m; bir şekilde muhakkak müdahale olacak bu gidişata. Amma “el-Gaffar” ismi gereği mi, yok “el-Kahhar” ismi gereğimi.
Allah içimi biliyor da, varın sizde bilin gönlümden geçeni. Muradım; Rabbim ıslah edeceğine kahretsin İnşallah.
Saygılar, selamlar
yüreğine kalemine sağlık mehtap anne derken kayıtsız şartsız bir şekilde evlat yanında tüm çocuklara karşı bir muhabbet deryasından da söz edilir aslında..dünyada acı çeken çocukların hepsi, korkutulan, ürkütülen, tacize uğrayan hatta öldürülen.bu vahşeti yapanları inan aklım havsalam almıyor niye nasıl yaparlar idrakim o noktada tıkanıyor..neresinden baksan tutulur kabul edilir yada kıyısından geçer bir sebep yok.insan hali desen yok hayvanlık desen hiç değil hayvan bile bunca vahşi değil, yerine koyamaığım anlayamadığım bir kategori bu belki moda terim ucube..bilseler çocuk yüreklerin saflığı ile dua sahiplerinin yüzü suyu hürmetine dönerken hala dünya....
yok kesildim anlamak anlatabilmek mümkün değil taştan kara yüreklere
sevgilerim o güzel yüreğine anneler günün de kutlu olsun
bir bayrağın altında kardeşçe yaşayamayanların huzursuzluk çoğaltan çirkin hareketleridir bunlar…
Baska da ne denilebilinir ki...
Cocuklarida geciyorum, bunlari Allaha olan inanclari bile durdurmuyor sözde hepsi müslüman.
Ama insanlar yitirmis Allah korkusunu.Allah korkusunu yitirenler Allahin yarattigi hicbir canliya aciyamaz bence.
Yüreginize saglik
Sevgilerimle
hicbitmez tarafından 5/8/2011 10:04:32 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ey amaçlarının kızıl çatısına çocukları katletme cesaretini de kuşananlar!... Unutmayın koskoca dünya o minicik yüreklerin kanatlarında duruyor…
Bazen sapanla atılacak taşlar, kalem ile de yazılabiliyor...Ne de olsa sapan da, taş da, kalem de bir simgeden ibaret..
Önemli olan o simgeyi haklının yanında kullanabilmek..
Çığlık yerini bulmasa da, çığlıklar yakacaktır çığlığa sebep olan yürekleri..
hürmetle..
Duru ve samimi bir çalışma. Alışılmış Mehtap ALTAN imgeleri pek yok. Bu da değerli yazarımızın kalemini her şekilde hizaya getirebileceğini gösteriyor bize. Sonuçta -bence- herkesin yapabileceği bir şey değil imgelerle dans etmek, yeri geldiğinde de duru yazabilmek.
Sözü edilen olaya gelince; hangi insan o görüntüleri görür de yüreği parçalanmaz ki? Hangi yürek sahibi o karanlık ellere lanet okumaz ki? Bir de yüzlerini gizliyorlar...Allah var, Allah! O gizliyi de biliyor beyler! Böyle şeyleri görünce "Sallandıracaksın bir ikisini Taksimde..." veciz sözü geliyor insanın dilinin ucuna...Bunu yapanlar da çocukmuş...Çocuklara bakar mısınız askerlik çağları gelmiş...Devlet Anam, anladık anasın, her anne gibi çocukların bir türlü büyümez senin gözünde de...Ama benim çocuklarım Jandarma karakolunun önünden geçerken nöbetçi askere elindeki çikolatayı verecek kadar askerine düşkünken öbür çocuklar neden askeri polisi taşlıyor, bir düşün. Neden bayram yerini korku tüneline çevirmek istemiş o "çocuk" dedikleriniz ve çocukluklarına verip, salıverdikleriniz? Onlara tehlikeli oyuncaklarla oynamayı öğreten aileler de mi çocuk?
Her iki taraftan insanlar "kardeşiz" dedikçe, birileri "değiliz" diye bağırıyor. Hadi kardeş olmayalım, amca çocukları da mı olamıyoruz? İlle de komşu mu olmamız lazım?
Ne diyelim, kanunlarımız mı desek, insanlarımız mı desek, mutlaka geçmemiz gereken zorlu bir darboğazdan mı geçiyoruz desek, bilemedim...
Akıbetimiz hayrolsun inşallah! Ve çocuklar ağlamasın, hele ki ölmesin...Çocuklar öyle bir korku yaşamayı haketmiyor...Ne yöne kaçacaklarını bilemediler yavrularım...
Sevgili Mehtap, toplumsal bilinci uyanık tutmak adına kaleme almış olduğun yazıdan dolayı seni kutluyorum ve yine diyorum ki "seninle gurur duyuyorum."
Ayrıca anneler günün kutlu olsun.
Sevgiler.
Aynur Engindeniz tarafından 5/8/2011 2:19:16 AM zamanında düzenlenmiştir.