- 542 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
1215'ten 1976'ya.
İngilizlerin son yazılı anayasaları Magna Carta olup,Kral "Yurtsuz Jan"ın kendi yetkilerinin 1215’te "sınırlandığı" belleğimizdedir.
Daha 1215’te Kral şöyle bir taahhüdde bulunuyordu:
"Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip,hüküm giymeden tutuklanmayacak;hapsedilmeyecek;mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak;kanun dışı ilan edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır."
Demokrasilerdeki "sınırlı devlet" kavramının referansı da buradan geliyor sanırım.
Magna Carta’da yazılan önemli kararlar da şunlardır:
1. Kral halkın onayı olmadan vergi toplamayacak.
2. Mahkemeler halka açık yapılacak.
3. Haksız yere kimse tutuklanmayacak ve sürgün edilemeyecek.
4. Askere alınmalar düzene konulacak
5. Soylulardan oluşan bir kurul kralın Magna Carta’ya uygun davranıp davranmadığını kontrol edecek.
Ya çok güncel olan "düşünce ve ifade özgürlüğü" kavramına ne demeli?
Bu da en güzel ifadesini,Aralık/1976 yılında "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin (AİHM)Handyside kararında buluyordu.Kaldı ki bu tür karar ve hükümler de mevcut anayasanın 90.maddesinin son paragrafına göre "yasa" hükmünde olduğu açıklanıyordu.
Karar özetle şöyle:
-Bu değerlendirmeler,toplumun bir bölümünü rahatsız edici nitelikte olabilir.Ancak unutulmaması gerekir ki ifade özgürlüğü,
a)Çoğunluk gibi düşünmeme,
b)Kurulu düzeni sorgulama,
c)Hatta eleştiri hakkını kapsar.Dahası sarsıcı nitelik taşıyan,toplumun çoğunluğunu kızdıran ve tartışmaya yönelten fikirler de ifade özgürlüğünün koruması altındadır.
Yeni anayasa tartışılırken aklıma geldi de!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.