- 1248 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
Mitolojik Bir Öykü
-Ben de mi Narkissos olacağım Ya Rabbi?-
-Hadi ama, korkma lütfen.
-Ama çok ürkütücü şeyler söyledin Orpheus.
-Ya yapma, Galateia göreceksin bak hiçbir şey olmayacak!
-İnanayım mı sana?
-İnansan iyi olur.
-Tamam, ama bak söz verdin Orpheus.
-Tamam diyorum ya. Ya haydi iç bakayım.
10 saniye sonra iki arkadaş 1.80 boylarından birden bire 1 cm civarına düşünce Galateia korkmaya başlamıştır. Ama bu değişiklik ikisi adınada gerçekleştiği için korkusu hafiflemeye başlar. Parthenius üzerinden Amataxos şehrine doğru gitmek için iki arkadaş başlarına nelerin geleceğini bilmeden 3 cm lik tahta kapının önüne kadar gelirler. Kapı önünde duran sineklamios Galateiayı ürkütse de, kapıyı açmada ufak sineklamios yardım eder.
-Kaç oradan Galateia, kaçççç!
-Ne oldu Orpheus?
-Bakma arkana sakın!
-Ne oldu, ne var arkam da?
-Bakma ne olur yavaşça yanıma gel.Ağacın tepesinde ki güvercinin yuvasına çıkmamız lazım..
-Ne oldu Orpheus Tykhe aşkına? Off,bakıyorum işte.
-Hayırrrr!
-Allahım! Bu neeeeeeeee?????????
-Hamam böceği o. Koş haydi, koş gel yanıma.
İki arkadaş ağaca tırmanmaya çalışıyorlardı. O anda Orpheus zorla Galateianın spor ayakkabısını çıkarmaya çalışıyordu.
-Ne yapıyorsun Orpheus sen Tykhe aşkına ya?
-Ağaca zor tırmanırsın yoksa. Çıkarman lazım bunları. Böcek yetişecek bize.
-Tamammm. Hay aksi çıkmıyor bu.
-Dur, kıpırdama.
-Yaaa,acıyor. Ne yapıyorsun Orpheus ya, ufff!
-Dur kız.
-Oh çıktı.
-Hadi tırman ağaca.
-Nasıl tırmanacam ben koca ağaca ya?
-Ya hadi.
Galateia Orpheusdan daha önce güvercin yuvasına çıkmıştı.
-Ohhh! Gelebildin sen de en sonda.
-Kurtulduk mu dersin Galateia?
-Kafanı eğğğğğ!
-Ne Oldu?
-Eg dedim.
-O neydi Selen yüzlüm?
-Şişşttt! Kartal bu, dikkat et.
-Güvercin yuvasındayız ama güvercin yok. Bu nasıl iş anlamadım ben yahu?
-Geliyorlar, geliyorlar!
-Allahım şükürler olsun!
-Galateia şu otu al da eline.
-Niye?
-Hatıra kız işte.
-Allah iyiliğini versin.
-Geliyorlar en son da.
-Ohh!
Güvercin Amataxos şehrinin en manzaralı tepesine doğru iki arkadaşı götürürken, kısa kollu iki arkadaş da üşümekteydi.
-Görüyor musun bugün deniz yok Galateia.
-Aaa, neden ama ya? Denizi görmemiz lazımdı hani.
-Deniz de fırtına var.
-Eee, nereye gidiyoruz o zaman?
-Süpriz.
-Ya hadi söyle ama lütfen.
-Bak!
-İnanmıyorum sana.
-Evet, ne güzel değil mi?
-Ya senin var ya! Partheniusu gördükten sonra burası bir başka güzel.
Güvercin iki arkadaşı Amataxos şehrinin en yüksek tepesine getirmiştir. O arada kendisi üşürken, Galateia güvercini merak etmektedir.
-Güvercin burada üşümez mi?
-Niye üşüsün kız?
-Manzaraya bak. Çok güzel ya!
-Harikulade, evet!
O anda güvercin çok üşüdüğünden dolayı iki arkadaş sırtındayken, tepenin 10 mil ilerisindeki denizin sahilinde olan ve Amataxos şehrinin en güzel deniz fenerinin balkon kısmına doğru uçmaya başlamıştı. Parthenius nehri artık denize dökülmek üzereydi.
-Mmm!
-Ne oldu yine Galateia?
-Orpheus, oldum olası sessizliği sevmişimdir. Polhymnielar ile dans ediyorum bak.
-Belli oluyor Galateia. Nympheler ile aran iyi değil mi yoksa?
-Onlar benim canlarım. Her yerde pembe pembe gülümserlere. Güzel perilerim benim yaaa.!
- Apollon ve Kyrene gibi yaşamak ister miydin?
-Bilmem ki! Ben Kyrene kadar hırçın olabilir miyim sence?
-Ben de Apollon kadar güçlü olamam. Boşver Galateia, unut dediklerimi. Grazia’lar bizim
için mi geldi buraya?
-Orpheus, ah Orpheus! Saçlarımı tarıyor onlar. Bilmiyor muydun?
-Korkuyorum.
-Neden?
-Bir yalana bu kadar çok sahiplenmeden korkuyorum Galateia.
-Olsun, rüya gibi değil mi zaten?
-Sen Dionysosu hala unutamadın galiba ?
-Tamam sana söz verdim. Baygınlık olmayacak.
-Biliyorsun ki, İda dağının en tepesindeyiz. Daktyloslar her yanımızda, ama biz onları
göremiyoruz. Rheanın Jüpitere aşkı üzerine yemin olsun ki, onlarda senin Nymphlerin gibi.
-İlahi Jüpiter korusun e mi seni.
-Baksana iki tane balina.
-Yunus olmasınlar?
-Ne farkeder ki!
-İki taneler galiba.
-Biri beyaz,aaa diğeri de siyah.
-Beyaz olan sana benziyor.
-Nerede biliyorsun ki beyaz olan dişi, hah Orpheus?
-Ya canım, olamaz mı?
-Carmentanın ruhu mu girdi sana, ne oldu anlamıyorum.
-Niye?
-Nymphlerim bana doğruyu söylediler. Senin söylediğin gibimiş.
-Dedim ya zaten. Hem bana inan mıyorsun sen de, neden?
- Aegina gibi mi oldum sence?
-Nereden bilebilirim ki Galateia!
-Haklısın.
-Adonis kadar yakışıklı olmak isterdim.
-Neden ki?
-Ne bileyim, belki gider Adrasteia ile evlenirdim.
-Girite kadar gidecektin yani?
-Güvercin vardı, olmazsa sende gelirdin.
-Saçmalıyorsun.
-Galiba saçmalıyorum.
-Nasıl oldu saçlarım?
-Nymphler süper ötesi gerçekten. Agemedes gibi ustalar işlerinde. Ama saçlarında güzel
olmasa bu kadar güzel olmazlardı herhalde.
-Sen Adrasteiayı düşün.
-Sen de Adonisi.
-O kim ya, nereden çıkarıyorsun tanımadığım insanları?
-Neyse çok güzel oldu saçların.
-Zeus görse beğenir miydi sence?
-Gözlerim Zeusun Rhemesi gibi Galateia. Benim düşündüklerimin aynısını Zeus da
düşünürdü, ama Zeus şimdi başka sevdalar peşinde.
-Güldürme beni. Dur bak şu yunuslara. Ne güzeller değil mi?
-Nefeslerinde oksijenin en saf hali damıtılıyor yüreklerimize Galateia.
-Siyah yunus mnden gidiyor. Bir gün avcıların eline sevgilisi geçmemesi adına o gidiyor. Farkında mısın?
-Hayır bilemedin Orpheus.
-Nasıl yani Galateia, anlamadım?
-Siyah yunusu avcılar filan avlamayacak. O önden gidiyor, çünkü Symplegadin en güzel
restoranında rezervasyon yaptıracak canım. Beyaz yunusunda kuaförde biraz işi var. İşi bitince istiridye telefonundan arayacak siyah yunusu. O da deniz atları ile eskort halinde bulunan saltanat arabasını yollayacak. Naberrrr!
-Sen de bu hayal gücü varken Galateia, Nymphler hep saçını tarayacak. Senin kuaföre gitme ihtiyacın kalkacak.
-Üşüdüm ben.
-Güvercin kanatları ile sarsın seni, nasıl olur?
-Jüpiter aşkına. Çok romantiksin. İstemem.
-Bu arada ne yemek yiyecek şu yunuslar?
-Deniz yosunu salatası, kalamar, yengeç haşlama.
-Çok güzel gerçekten.
-Bu saydıklarımdan birini sen hiç yedin mi Orpheus?
-Hayır, Thanatos sağolsun daima da, göremedim.
- Bir şey kaybetmedin, üzülme.
-Thanatos kadar üzgünüm. O da ölümlülerin ruhunu alırken üzülüyor zannımca.
Günnur uykudan gördüğü rüya ile uyanmıştı. Çok garip bir korku içini sarmalamıştı. Hypnos diyerek kalkışı da daha bir garip gelmişti kendisine. Yataktan hemen kalkıp, bilgisayar kasasının power tuşuna bastı. Hypnos kelimesini ve rüyasında gördüğü diğer kelimeleri merak ediyordu. İnternet sayfasında arama yaptığı ilk sonuçlar sonucu daha bir şaşkın olmuştu. Uyku tanrısının adını sayıklaya sayıklaya kalkması normal bir şey değildi. Kendi adı olan Galateiaya baktı. Rüyadaki isminin geldiği yer güzel bir peri kızına dayanıyordu. Rüyada arkadaşı olan Orpheus ise Thrakia kralı Oiagros’un oğlu ve Yunanlıların efsanevi şairiydi. Günnurun şaşkınlığı artarak devam etmekteydi. Saçlarını tarayan Nympheler ise; dağlarda, kırlarda, ormanlarda, çeşmelerin kaynakların başında, nehirlerde yaşadıkları sanılan peri kızlarıydı. Günnur garip bir mutluluk tadıyordu. Galateia olarak yaşayabilir miyim diye hayaller kuruyorken odasının kapısı çaldı:
-Günnur, hadi canım kardeşim. Kahvaltıya çağırayım dedim seni. Gel bir şeyler ye de ilaçlarını iç.
-Abi canım hiç istemiyor kahvaltı.
-Ya abicim, canım benim.Gribi atlatman için ilaçlardan önce bir şeyler yemen lazım. Hem bu
saatte ne hemen bilgisayarın başına geçmişsin.
-Abi bir rüya gördüm de. Ona bakıyordum.
-Hayırlısı olsun. Hadi gel aşağıya, seni bekliyoruz.
-Tamam abi, sen in, ben geliyorum.
Günnur Symplegad nefesinde bilgisayarın başından kalktı yavaşça. Uzun saçlarını Nymphelerin taradığını hayal etti. Orpheus gibi bir şair arkadaşı olsa, nasıl olurdu hayatı diye düşündü. Orpheus ağzına geleni yüreği gibi söylüyordu. Galateiada olsa Orpheus bir erkekti ve de Orpheus nasıl oluyorda bu kadar asilce davranabiliyordu bir kıza karşı. Gözleri yüreğinin perdesini aralar gibiydi.
Pencereden dışarıya doğru baktı. Gözlerine inanamıyordu. Bahçelerindeki çam ağacının dalında bir ses ve hareketlenme sonucu, beyaz bir güvercinin pencereye doğru geldiğini farketti. Güvercin pencerinin kesme mermerine ayaklarını sabitleştirip durunca, Günnurun kalbi duracak gibi olmuştu.
Ve güvercinin ayağına bağlanmış bir kağıt parçası gördü. İnanmak istemediği bir şeyle karşılaşıyordu. Güvercine doğru elini uzattığı an, güvercin kaçabilir endişesi duyuyordu. Ancak güvercin çok sakindi. Aynı rüyadaki gibi. Elini güvercinin garip ve kirli,sarı ayaklarına doğru uzattı. Kağıt parçasını rahatça alabilmişti. Kağıt parçasını yuvarlandığı halden düzleştirmeye çalışırken, daha bir garip hissetti kendisi. Duyguları şaşırtmıyordu. Mektup Orpheusdan Galateiaya idi.
‘Orpheus’dan
Sevgili Galateia
Senin bir peri olduğunu biliyorum. Ama yine de Jüpiterin gücüyle tüm savaşlara senin adınla hazırım. Sen olmasan da hiç.
Galateiaya.’
Günnur şaşkınlık krizleri içerisinde gözünü açtığı an, güvercinin hala karşıdaki ağacın dalında olduğunu gördü. Birkaç saniyelik hayale dalmıştı gözleri. Rüyada gibi hissediyordu kendisini. İnanamıyordu yaşadıklarına. Ağacın dalında ki güvercine baktı. Ayağında hiçbir şey yoktu. Ama tam açıverdiği pencereyi kapatırken, güvercin ona bakmaya başladı. Gözlerinden bir yaşını geçmiş olduğunu anladığı güvercin Günnura doğru bakıyordu. Günnur bu yaşadıklarından artık korkmaya başlamıştı. Pencereyi kapatıp, hızla odasından aşağıya indi. Masaya oturduğu an abisi Günnura bakarak:
-Canım kardeşim, yüzünü dahi yıkamamışsın. Ne oldu, bir şey mi var?
-Yok abi, iyiyim ben. Sadece rüyaya takıldım biraz da.
-Ne takılmaksa bu artık!
Yengesi de abisini tasdikliyordu. Ama Günnur susmayı tercih etti. Kahvaltıyı yaptıktan sonra odasına koşup pencereden o ağaca tekrar vaktı. Güvercin orda mıydı acaba?
Güvercin orada değildi, ama Günnurun ruhu hala Orpheus ile Parthenius civarındaydı.
Parmakları ile gözlerindeki çapakları alırken, Günnur saçlarını Nymphelerin taradığını düşünüp gülümsüyordu. Selen güzelliğinde...!
Yardımları için Parthenius güzeli, güzel yürekli arkadaşıma teşekkürler:)
Ayrıca bakalım öykü de bir hata var,ilk bana kim söyleyecek?....
YORUMLAR
HakkınSesi
Güzel insan güzel düşünür..güzel düşünen de hayatından lezzet almaya başlar...
Mutluluk iksirleri bedava:))
Efendim, hürmetle...
Siyah yunusu avcılar filan avlamayacak. O önden gidiyor, çünkü Symplegadin en güzel
restoranında rezervasyon yaptıracak canım. Beyaz yunusunda kuaförde biraz işi var. İşi bitince istiridye telefonundan arayacak siyah yunusu. O da deniz atları ile eskort halinde bulunan saltanat arabasını yollayacak. Naberrrr!
İşte bu kısmına kahkahalarla güldüm ,Hakkın sesi : sen çok yaşa emi :))) hayırlı yaşa ,sağlıklı yaşa ...
Tebrikler Sn: Yazarım...
HakkınSesi
Bu arada hakkınsesi hak yemesin..
Parthenius güzeli arkadaşım güldüğünüz kısmı bana armağan etti...
Esas tebrikler ona:))
Okuduğunuz için de ben teşekkür ederim..
hürmetle...
Hangi bir hata
uf neler buldum neler :)))))
demem ama
en son pencereye güvercini getirdin ya koptum orda
ama keyifle okududum inan deneme okumayı sevmediğimi daha oncede söylemiştim biliyosun
sana bir yamaç papatya birdahaki öykün için birde yaprakları Yıldız'dan bir salkım söğüt bırakıyorum lazım olursa kullan ,ihtiyacın olan birşey olursada ağacın yapraklarından birini kulağına sok ben hissederim
:)))))))))))))))))))))))))))))öldüm sesim:))))))))
tebrikler benim anlayışlı can arkadaşıma
:))
HakkınSesi
Teşekkürler bir kez daha..
hürmetle..