- 1763 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
sinan'ın ölümü
Sonbahar günleriydi,hava açık hafif bir rüzgar esiyordu. Torosların yamaçlarında keçi otlatan bir çoban... Elinde deyneği sırtında abası... Uzun boylu sert mizaclı biriydi. Ali okulundan yeni ayrılmıştı çoban sinan. Köyde keçileri otlatan tek çobandı.Yılları keçi otlatacağı için üzülüyordu. Keçiler tek bir kişinin keçisi degildi belli bir ücret karşılığı tüm keçilere bakıyordu.
Yaşlı bir annesi ikide kız kardeşi vardı.. Onların geçimi küçük yaşta yıkılmıştı üstüne.. Babası küçük yaşta bırakıp başka biriyle evlenmişti bile..O kaderine isyan etmeden geçimini yapmaya çalışıyordu.
Ve köyde eşkiyaların oldugu dair sözler dolaşıyordu. Sinan aldırış etmeden aynı gezden aynı kırdan geçerek keçilerini otlatıyordu.Hava tüm suskunlugunu bozmuş yagmur yagmaya şimşek çakmaya başladı. Sinan iyice ıslanmış keçilerin peşinden gidemiyordu bile..Keçiler ki nerede uçurum kayalık varsa orada otlanırlardı. Akşam olmuştu bile.. Kullandığını saate su geçmiş saatte çalışmıyordu. Keçileri tam toplayamamış köylülerde yardıma gelmemişti.Soğuktu ortalık Sinan ıslanmış dişleri islemşiz tıkır tıkır diye sesler çıkartıyordu. Bir yandan da görevini tam olarak yerine getirememenin buruklugu vardı içinde.Köye vardığında keçilerin bir kısmının olmadığını söyleyip küfür edenler vardı. Sinan bu duruma çok kızıyordu. Çünkü durumun böyle olmasını kendi de istemiyordu.Ama hadi kecimi bul diyordu köylünün biri geceydi . Göz gözü görmüyordu siste vardı zaten. Koşarak eve vardı. Oradan annesinin yaptıği çörekten bir tane alarak dağın yolunu tuttu.Anne yüreği kuzum gecenin otuna nereye diye bağırdı. Gitme bu yagmurda yaşta diye ona yalvardı. Ama o böyle yatamazdı.İşinin karşılığında. Küçük kız kardeşleri abi bizde gelelim dedilersede Sinan yanlız cıktı yollara. Daglarda geziyordu,bir keçi melemesi duydu. Koştu sesin geldiği yere evet keçileri bulmuştu. Aylardır ayagında kahrını çeken ayakkabı olarada yırtılmıştı bile. Ama olsun buldum dedi malları... Eve getirdi sahiplerine teslim etti.Ama üzerindeki elbiseler ıslanmış sinanı bir hastalık tutmuştu. Ama iyileşmeliydi yarın keçiye gidecekti.Yaşlı annesı ona bir dag çayı yaptı . İçti sinan. Ayaklarına dikenler dolmuştu ayaklarının acıdığını biliyordu. Ama o tazecik bedeni yorgunluktan yataklara düşü verdi.
Ama geç olmadan kapı şiddetle çalındı. Kımdi acaba bu yine ne oldu ola bu saatte diye düşündü. Ama kapı hala çalınıyordu. Sinan bitkin halde kapıyı açtı. Birde ne görsün uzun bıyıklı silahlı kara yağız üç adam içeri girdi. Sinan bu kişilerin kim oldugunu bilmiyordu. Ama eşkiya olduklarını tahmin etti. Karagözlü kara şalvarlı adam biz açız dedi. Tamam abi dedi sinan kazandığı parayla aldığı aldığı tahin ve pekmezden karıştırak onlara ikram etti. Annesi yataktan uyanıp adamları gördü ahşap evin tahta aralıklarından. Uyumadı ve inşallah hayırlı giderler diye dualar ediyordu.
Eşkiyalar yemeklerini yediler. Sinana bakarak seni almaya geldik. Agamız seni bekler dedi. Sen çetin, yiğit bir delikanlısın dediler. Sinan benim ailem var annem ve kardeşlerim var diye söyledi. Eşkiyanın birişi sen şimdi gelmezsen onlar hiç olmayacak dedi.Bu sözü duyunca gözü yüzüne sığmadı adeta.. Sinan çaresizdi aklından plan yapıyordu. Hadi gidelim dedi. Sinan iki dakika bekleyin diyerek annesigilin yattığı odaya gitti. Kardeşlerini ve annesini öperek ayrıliyordu ki annesinden boguk bir sesle oglum canım oglum gel sarılayım sana doya doya diye bir ses geldi. Sarıldı annesine doya doya... Eşkiya bagırdı hadi veled gidelim yolumuz çok daha diye. Sinan kendisine olmayan babasınin ayakkabılarını giyerek yola çıktılar.. Kestırmeden dedi eşkiyanın biri yöneldiler geze dogru.. Köpek sesleriyle köyden uzaklaştılar... Sabah köylü sinanı cagırıyordu. Ama sinan artık yoktu. O artık taşlara sarılıp agaçları ugultularını dinleyecekti.Küfür değil rüzgar sesi gelecekti kulaklarına.
Sabaha karşı eşkiyalar konagına vardılar. Ama sinan çok yorgun ayağına olmayan ayakkabı ayaklarını vurmuş ayaklarından kan akıyordu. Sinanı eşkiya başının huzuruna cıkarmışlardı. Eşkiya başi ona bütün eşkiyalık kurallarını anlatmış ve buradan kaçması gibi bir suçta öleceğini söyledi.
İlk olarak aşcıya yardım edecekti. Ama köyünden gelen haberler içler açıcı değildi. Eşkiya başına bir köy habercısi anlatıyordu. Sinan evindeki tüm eşyaları köylüler yakmış ve annesine ve kardeşlerine zulm ediyorlarmış. Eşkiya başı bunu Sinan duymasın diye ikazda bulundu ve bize düşmez onlarla ugraşmak. Bu cocuk cok işimize yarar diyordu. Orada zaten çobandı başka coban bulurlar dedi.
Sinan tüm bunları duymuştu kaçaçaktı gece.. Köyün habercisi gece yine gelmiş sinanın ailesinin evinin yandığını ve annesi ve kardeşlerinin bulundugunu büyük ihtimal onlarında öldügünü belirtiyordu. Sinan göz yaşlarını tutamadı..hıçkıra hıçkıra agladı.sinan gece kaçacaktı. Annesi kardeşlerini görecekti. Gece nihayet oldu karanlıkta baykuş sesinden başka ses yoktu. Sinan yattıgı minderden kalktı ve yavaş yavaş oradan uzaklaştı..
Bir şilah sesi ve başından bir acıyda haykırdı .. Sinan vurulmuştu. Acı geçti yalpaladı.. Bir silah sesiyle yıgıldı yere.. Eşkiyalar koşup geldiler.. Baktılar sinan. Ve oraya gömdüler.
Ama sinanın ailesinin cesedine ulaşılamadı.Her sene orada bir ışık belirir ve cığlıklar tüm köyde duyulur. Halada bu ışık evin yandıgı gün yanar. Köydeki keçiler hep zehirlenip ölürler... Sinanın mezarından haber yoktur.. Kaybolmuştur. Eşkiyalar o sene soğuktan donup öldüler... Bazı çobanlar Sinanın öldügü dagdan sesler geldiğini söylerler...
YORUMLAR
Cömert kardeşime katılıyorum...biz ihtiyarlar için zor oluyor geniş aralıklarla ve pasajlar halinde yazsaydın okurken zorlanmayacaktım
konu güzeldi
şiir gibi yazı da da varım demek güzel bir şey seni kutlarım kardeşim
yolun başında olmak o yolun aşılacağına işarettir sende başaracaksın...
kaldıki bu öykü oldukça başarılı
ben beğendim
hadi gelsin devamı...
öpyürum gözlerinden selam ve muhabbetle kardeşim...
Merhaba genç arkadaşım
Konu seçimi oldukça etkili, ama bunu daha iyi işleyebilir ve okuyucuya daha anlaşılır bir şekilde aktarabilirdin.
Yazıyı pasajlara bölerek daha aydınlatıcı olabilirdi
ikinci ve üçüncü şahısların seslerini alt dizeye geçiş yaparak konuşturabilirdin
‘’ Kardeşlerini ve annesini öperek ayrıliyordu ki annesinden boguk bir sesle oglum canım oglum gel sarılayım sana doya doya diye bir ses geldi.’’
Örnek:
Kardeşleri ve annesini öperek ayrılıyordu ki annesinden boğuk bir sesle
-Oğlum, canım oğlum.Gel sarılayım sana doya doya… Diye bir ses geldi. (gibi)
Seslenmelerde yörenin aksanını kullanılabilirdin
Bunun yanına çok fazla yazım ve imla hataları göze çarpmakta.Belki yaşının verdiği heyecan, belki eserlerini biran önce okuyucularla paylaşma telaşı buna etken.
Ama her ne olursa olsun, yazdığın iki dizelik bir şiir dahi olsa üzerinde durmalısın, gerekli işçiliği harcamalısın…
Biraz sabırlı çalışarak bu açığını kapatabilirsin
Yeni çalışmalarında çıtayı yükseltmeni umuyorum
Sevgiyle…
Cömert Yılmaz tarafından 5/6/2011 10:06:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
Cömert Yılmaz tarafından 5/6/2011 10:08:26 PM zamanında düzenlenmiştir.