ARKADAŞIM
SEÇKİN GÜNDÜZ
ARKADAŞIM
“Kola içecek ,” dedi girer girmez. Garsonmuş , ahçı yamağıymış şu an önemsizdi. O delikanlı oturmaya gelen biri de olabilirdi ya da işveren . Temizlikçinin bile özel giysisi yoktu. “Soğuk olmasın. Bana da bir—Neyse sonra söylerim.”
“Soğuk olsun ,” diye atıldı oğlu. “Yolda içtiğim sıcaktı.”
“Terlisin. Yeleğini de almamışız. Önümüz koskoca gece... Baksana serinliyor.”
“Kalkınca doğru eve gidelim artık. Çok sıkıldım.”
“Söz verdin , dünkü gibi uyumaca yok.”
Elini babasının elinden kurtaran küçük kız , “Hani salıncaklara gidecektik!” diye mızırdandı . “Girmeyelim , ne olur.”
“Boğazım kurudu yavrum. Bir şeyler içip gideriz. Dondurma yer misin?”
“Hava kararınca çocuk mocuk kalmıyor. Ne olur baba , oturmayalım. Üstelik az önce yedirmeyen kimdi! Boğazımın ağrısı geçmedi ki.”
Kadının yürek atışları dinmemişti. Bakışlarını yoldan kaçıramadığına yazıklandı. Adamın birden dönüp buraya ; onca boş yer varken tam ama tam yan masaya geleceğini kestirememişti. ‘Belki eşini bekliyordur,’ düşüncesi hayıflanmasını önleyemedi. ‘ Dilerim birileri çabucak gelir de masasına çöker...’
“Uzaklaşmayalım. ‘Babanı yalnız bırakma,’ demişti annem. Koşmasana öyle.” Seslendi : “ Hey... Başı boş ne demek? ”
“Ne bileyim ben!” Durdu ; “Yo , biliyorum; köpek demek.”
“Salak , köpek sensin. Oynamayacağım işte.”
“Bayıldımdı ! Annem üstelemeseydi yanına gelmeyecektim bile.”
“Beni gönderen de babam. ‘Arkadaş arkadaş diyordun , haydi git bakalım,’ dedi.”
“Hıh ! Benim bi dolu arkadaşım var. Hepsi senden güzel , iyi. Hele biri var ki ne oyunlar bili —”
“Benim yok mu sanıyorsun! Üstelik arkadaşlarımı babam değil ben kendim bulurum. Öf... Seni hiç sevmedim , hiç.”
“Sevmezsen sevme. Manyak!”
“Benim babam senin anneni seviyor ya! Oh!.. Oh!...”
“Benim annem de senin babanı. Sana da oh işte.”
“Sen utanmaz bir çocukmuşsun! Masaya dönüyorum.”
“Ben çocuk değilim ki ben arkadaşım.”
“Ne yani?! Anladım. A , a !.. Babama söylersem görürsün gününü ! ”
Kuytularda bir masa seçmiş olmalarına karşın çevrelerindekiler konuşmalarını artık istemese de duyuyordu:
“Aylarca beklemiştim. Beni sevdiğini ilk kez söyledi , o akşam karısıyla tanıştım.”
“Kocamın yanında dövüp beni kendi evimden kovdu o yeniyetme , tüysüz.”
Kulak kabartanlar pek bir şey anlamasa da az önce durakta tanışan bu iki kadın birbirini yeterince anlıyor. Dostlukları geçmişe-geleceğe yaslanıverdi. Ortak yanları ise yaşantılarının kendilerinden kaynaklanan yanlışlarla dolu oluşu. Yakınmalarına neden olan etkenleri gözü pekçe dile getirip paylaşacaklar , birbirlerine kenetlenecekler. İçtenlikle... Dayanışmaları yaşam boyu sürebilir. Ya da birinden birinin yeni bir yanlışına dek.
“Nasıl başlarsa öyle gidiyor , bir bilsen.”
“Bilmez miyim. Kimi kez öyle bile gitmiyor , ah...”
Garson sessiz olmaları için uyardı.
“Şunlara bak ,” diye fısıldadı , garson masadan uzaklaşınca , “geldiğimizde kardeş kardeş oynuyorlardı.”
Seçkin Gündüz /Arkadaşım
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.