- 1065 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aç kurtlar
[ italikBir anı
-Kış olanca gücüyle bastırmış, zemheri ortalıkta buz kesiyordu. İki meslektaş arkadaş çağrıldığımız Vilayetteki olağan aylık iş toplantısından 1954 model arazi arabamıza binmiş esas kendi görev yerlerimize dönüyorduk.
-Gittiğimiz yol tenha ve dağ yoluydu. Altımızdaki 1954 model yaşlı araba dört çekerli olduğu halde, ikide bir yoldaki altı buz tutmuş karların üzerinde adeta dans edip duruyordu.
-Arabayı kullanan Ahmet usta her ne kadar usta da olsa arabaya hakim olmakta oldukça zorlanıyordu yolda.
-Vakit desen epeyce geçmiş ikindin olmuş havanın kararmasına az bir zaman kalmıştı.
-Ve sonunda olan oldu birden altımızdaki araba kontroldan çıkarak, bulunduğumuz yolun kenarındaki şarampolu doldurmuş kar yığınlarının içine saplanıp kalmıştı.
Etrafta ne bir köy vardı, nede bir kasaba vardı.Yardım edecek kimse de olmadığı için iş başa düşmüş ben ve yanımdaki Mustafa var gücümüzle arabayı saplandığı yerden çıkarmaya çalışıyorduk.
Arabanın eskimiş lastikleri karın içinde tamamen kaybolmuştu, Bazen elimizle bazen de, etraftan bulabildiğimiz bir odun parçası ile lastiklerin altındaki karları temizlemeye çalışırken etraftan aç kurtların uluma sesleri gelmeye başlamıştı bile.
-Korkmuştuk.
-Korkmuştuk çünkü, hava desen kararmaya başlamıştı.
-Yavaş, yavaş ortalığı sarmaya başlayan yoğun sis tabakası ise daha da korkutucuydu.
-Mustafa bir iki kilometre kadar yukarıda bir köy olduğunu söyleyince üçümüz beraber o köye gitmeye karar verdik ve geceyi o köyde geçirmeyi düşündük.
Bu güzel fikir üzerine ben ve meslektaşım Mustafa ve sonra şoför Ahmet köye doğru yürümeye başladık.
-Birden beyaz bir kurt yolumuza çıktı.
-Üçümüzün de belinde Kırıkkale marka silahımız vardı,
-Mustafa silahını çıkararak kurda doğru, iki üç el ateş etti kurt yaralanmış fakat ölmemişti. Kurşun sesi akşamın alaca karanlığında yankılanırken kurt sesleri de daha da çoğalmaya başlamıştı.
-Korkuyorduk, çünkü kurtların saldırısı kaçınılmaz olmuştu.
-Biraz ilerde sislerin aralığında bir bina görünüyordu hep beraber oraya doğru yöneldik gördüğümüz binaya geldiğimizde, binanın içinde hiç kimse olmadığını oranın yazın kullanılan bir kahvehane olduğunu içerdeki masa ve sandalyelerden anlamıştık.
-Kurt sesleri etrafta iyice çoğalmıştı. Şoför Ahmet binanın etrafını dolaşırken bir merdiven gördü merdiveni duvara dayayarak evin toprak damına hep birlikte çıktık.
-Aklımızca yakınlarda olduğunu sezdiğimiz aç kurtlar oraya çıkamayacak ve bize saldıramayacaklardı.
-Fakat orada unutulan bir şey vardı, o da dondurucu soğuktu, soğuk iliklerimize kadar işliyordu.
-Nasıl kurtulacağımızı düşünüp duruyorduk.
-Sonradan birbirimize olayı anlattığımızda içimizdeki bazı arkadaşların, birbirimizi aç kurtlara yem olarak atarak onlar içimizden birini yerken kaçmayı düşündüklerini öğrendiğimde şok olmuştum.
-Artık kurtlar çoğalmıştı, binanın etrafında dönüp duruyorlar ve durmadan uluyorlardı.
-Üçümüzde belimizdeki silahlarımızı çıkararak kurtları kurşun yağmuruna tuttuk.
-Kurtlar alaca karanlıkta yankılanan kurşun seslerinden dağılırken bizler de, onların oradan dağılmasından istifade ederek aceleyle aşağıya inip binanın kapısını kırdık ve kapıyı açtık.
-Biz biliyorduk ki, silah sesleriyle dağılan kurtlar tekrar daha da çoğalmış olarak yeniden toplanıp geleceklerdi.
-Kahvehanenin ortasında büyük bir saç soba duruyordu, birkaç masayla kapıyı emniyete aldıktan sonra, sandalyeleri kırarak sobayı yakmıştık.
-Artık emniyette sayılırdık.
-Kahvehanenin içinde ne kadar masa sandalye ve odun varsa o gece yakarak hem ısındık hem de çevredeki aç kurtlardan kurtulmuş olduk.
-O gece hiç uyumadıysak da bina çevresinde uluyarak dolaşan aç kurtlardan da kurtulmuştuk.
]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.