Bahar-ı Düş Lütfen
Bir başkadır bizim oralarda bahar. Güneş erken doğar, erken açar kardelen ve bir başka demlenir bizim oralarda mehtap, öylen, güneşin gülüşleri tutulur, akşamlar ise gün efkârında...
Karlı ve ayazlı havaların ardından, baharın gelişiyle, yeni bir yaşam başlar yeşilimsi... Çiçeklere düşer artık gönlünüz. Ellerinize siner çimen kokusu, gözlerinize durur artık güldeste…
Cemreler ruhunuza dokunur nemli ve şeffaf. Bir yığın güzelliklerle gözlerinizde ki sevgi hikâyesidir artık bahar. Ve her sene yaşanan baharları, hiç yaşamamış gibi yaşarız yeniden… Yürek dolusu…
Baharın başlamasıyla anılara karışmıştır kestanelerimiz. Belki de çokca kestane yemediğimiz için, patateslerimizi sobanın közüne koymadığımız için hayıflanacağız bundan böyle. Ve kim bilir, hangi rüyaların meltemlerini uçuracağız taneleriyle bahar-ı nisan, mayıs mekânlarına... Kim bilir hangi renk başkaldırısıyla ses verecek kâinata, ahengiyle başlayan bahar yolculuklarımız…
Bir başkaldırıdır artık beyaz minelerin sessiz isyanlarında bahar… Camlar açılmış, mantolar kaldırılmış, yün kazaklar çoktan yerleştirilmiştir dolaplara. Güneş hür iradesiyle evrene hükmetmektedir artık. İnce ince yağan yağmurla ıslanan toprağın kokusu bir başkadır baharla. Toprak ve ot kokusunun karışımı bir koku bu, cennet gibi ve nefes alırken sıfırla başlarız yaşama sanki! Çiçeklerin açılışına vasıtasız katılır, renklerin görkemliklerini yazarız gözlerimize. Aracısız soluklanırız! Yaşama aykırı sesler duyarız sevincimizle beraber, kuş cıvıltıları… Sonra, ışık, hava, ve sudan meylederiz hayatı. Bütünleşir adeta ruhumuz, baharla bir lalenin açılışında. Yeşeren bu güzellikler ihanet etmez bize ve gittikçe daha büyür iç içe içimizde, gittikçe haziran çiçeklerine.
Sevgi zekâsından şiirlerle ezgilerin ezberini ekleyecek yüreklerinize bahar. Delikanlı vuruşlar atacak nabızlarınızda. Otların üzerine uzanacaksınız, gözleriniz kapalı, kirpiklerinizin aralığından izleyeceksiniz gökyüzünü… Hepimize yetecek kadar yer var bu dünyada ve “gökyüzü hepimizindir” sloganı haykıracak beyninizde.
Daha sonra nazımlar yazarsınız belki, ya da şarkılar mırıldanırsınız hiç bir şey yapmadan. Ya da, papatyalardan taçlar yaparsınız sevdiklerinizin saçlarına! Dokunursunuz çimenlere ve avuçlarınızı çimlerin hülyasıyla doldurursunuz nemli ve serin. Diliniz şeker kolası, her şey öyle güzel ki! Yaşarsınız benliğinizin anlamında var olduğunuzu anlayarak…
Baharın bir de endişeli düşleri var. Seçimler yaklaşıyor, yaşam haraketli, kim kazanacak sorusu pek meşguliyet. İnsanlar, henüz insanlık mertebesine erişememiş insancıklar… Hüzünlü ve acı olaylar.. Dünyanın dört bir yanında insanlık ayıpları, mahrumiyet, insanlık âcizliği. Ucube fikirlerle “Ucube”lere takılan kafalar!
Oysa baharın gelişi bir sesleniştir kâinata… “Doğayı örnek al, sonsuz değildir senin yaşamın ey insanoğlu.”
Kışı geride bıraktığımız için mi, yoksa yaza gireceğimiz için mi yaşarız bunları bilmiyorum? Hiç biri değil belki! Geçen ömrümüzle beraber, özümüz de baharlı olduğu için böyle yaşarız belki. Bahar yerini yaz sıcağı, sarı aylara teslim edecdek. Güllerin kırmızısı, başakların harmandalı, Kafkas esmeleri, bereket aşım, yürek sesim, umut türkülerim, bizlere bahar-ı düş lütfen…
Nisan 2011
Sevgili Özbek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.