- 5361 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şiirde Hece Ölçüsü
Şiir, ölçülü ve ölçüsüz (serbest) olarak iki biçimde yazılabilir.
Ölçülü yazılan şiirlerde iki tür ölçü söz konusudur: Aruz ölçüsü ve hece ölçüsü.
Aruz, Arapça ve Farsça kökenli bir ölçüdür ve ülkemiz ozanları tarafından artık bu ölçüyle şiir yazılmamaktadır.
Hece ölçüsü, Türk şiir geleneğine uygun ve Türklerin bulduğu bir ölçüdür. En çok, halk ozanlarımız (saz şairlerimiz) tarafından kullanılmaktadır. Ölçü, dizelerdeki hece sayılarının eşitliği ilkesine dayanır. Hece ölçüsünde durak önemlidir ve sözcük sonlarında olur. Sözcükler kesintiye uğramaz.
T ürk Edebiyatı’nın en tabii ve milli nazım ölçüsüdür. İslam Medeniyeti’ne girmeden önce hemen hemen bütün Türk şairleri şiirlerini hece vezni ile yazarlardı. Hece vezni Türkçe’nin yapısından ortaya çıkmış bir vezindir. Bu vezinde esas olan hecelerin uzunluğu veya kısalığı değil, mısralardaki sayısal eşitliğidir. Yani hece vezni, mısralardaki hece sayısı eşitliğine dayanır.
Aruz’da olduğu gibi, heceler uzunluk ve kısalıklarına göre işlem görmezler. Çünkü Türkçe’de uzun ve kısa diye hece ayırımı yoktur. Bütün hecelerin boyları eşittir. Hece vezniyle yazılmış bir şiirde ilk mısra kaç heceden meydana gelmiş ise, ondan sonra gelen bütün mısraların da ayni hece sayısında söylenmesi gerekir. Hece veznine parmak hesabı denilmesinin sebebi de bu hece eşitliği ilkesi dolayısıyladır. Hece vezninde mısraları meydana getiren heceler, sayı bakımından bir düzene bağlıdırlar. Mısradaki hecelerin toplamı o mısranın kalıbını verir bize. Kalıp, söz konusu mısranın ölçüsü anlamına gelir.
Türkler, en eski ve milli vezinleri olan hece veznini XI. yüzyıldan sonra İslamiyet’in tesiriyle büyük ölçüde bırakmışlardır. Özellikle Türk aydınları milli vezinleri yerine İran’dan aldıkları aruz veznini koymuşlar ve eserlerini hece vezni yerine, aruz vezni ile söylemeye başlamışlardır.
İlk yıllarda köklü bir geleneğe sahip bulunan hece vezni, aruz veznine büyük ölçüde tesir etmiştir. Bu devrede birçok şairler, kullandıkları aruz veznini hece veznine de uydurmaya çalışmışlardır. Fakat daha sonraki yıllarda aydın zümre heceyi tamamiyle unutmuşlardır. Ne var ki, geniş halk kitleleri ile onların içinden yetişmiş bulunan Saz Şairleri hiçbir zaman hece veznini elden bırakmamışlar ve eserleriyle yaşatmışlardır. Bu yaşatma gayreti o kadar canlı olmuştur ki, XVII. yüzyıldan sonra, bir kısım Divan Edebiyatı şairleri de bu değerli Saz Şairleri’ni örnek alarak, hece vezniyle şiirler kaleme almışlardır. İslami Devir Türk Edebiyatı’nın tarihi seyri içindeki bu gelişmenin en büyük temsilcisi XVIII. yüzyıl şairlerimizden Nedim’dir.
XX. yüzyılın başında aydın kesim arasında şiirlerinde hece veznini ilk olarak kullanan, hem de ısrarla kullanan Mehmet Emin Yurdakul’dur. 1911 den sonra ise büyük düşünür Ziya Gökalp’in etrafında toplanan gençler, aydın zümrenin alışılmış anlayışını tamamiyle terkederek milli veznimiz hece veznini kullanmaya başladılar. Hecenin Beş Şairi diye adlandırılan F. Nazif Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy gibi şairler hemen hemen bütün şiirlerini hece ile yazdılar. Günümüz şiirinde ise heceyi basan ile kullanan şairlerimiz şu isimlerdir: Necip Fazıl, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, H. Cengiz Alpay vb.
Hece vezninde ahengi sağlamak için, mısra içinde belirli duraklar yapılır. Durak hecelerin mısralar-da belli sayılarla kümelenmesi hadisesidir. Hece ile yazılmış bir şiirde, hece sayısının bütün mısralarda eşitliği gibi, durakların da ayni olması gerekir. Birinci mısradaki duraklarda heceler kaçar kaçar kümelenmişse, diğer mısralarda da aynı sayıda kümelenmesi şartı vardır. Türk şiirinde en çok kullanılan belli başlı hece kalıpları ve durakları:
a) 3+2=5
b) 4+3=7
c) 4+4=8
d) 6+5=11 aynı kalıbın değişik durakları şöyledir: 4+4+3 = 11
e) 7+7=14 aynı kalıbın değişik durakları da vardır: 4+3 + 4 + 3 = 14
Türk şiirinde en çok kullanılan hece sayısı ve duraklanış biçimleri şöyledir:
7 heceli: 4 + 3
Örnek:
Dere boyu saz olur,
Gül açılır yaz olur.
8 heceli: 4 + 4
Örnek:
Taştın yine deli gönül,
Sular gibi çağlar mısın?
(Yunus Emre)
5 + 3
Örnek:
Gül menekşeye karışmış,
Küskün olanlar barışmış.
(Öksüz Âşık)
11 heceli: 4 + 4 +3
Örnek:
Atlarımız yemin yedi silindi,
İki kardeş karşı karşı salındı.
(Pir Sultan Abdal)
6 + 5
Örnek:
Dinle sana bir nasihat edeyim,
Hatırdan gönülden geçici olma.
(Karacaoğlan)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.