- 1135 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SEVDANIN SON DEM VURUŞU
SEVDANIN SON DEM VURUŞU
BİRİNCİ BÖLÜM
Sahil kenarında zamandan habersiz tur atan Emre, gördüğü ilk banka oturdu. Karşınsında iki –üç adam ve bir de küçük çocuktan oluşan grup oltalarını denize atmış, balık tutmaya çalışıyorlardı. Emre bir müddet grubun içindeki küçük çocuğu seyretti…
Akşam olmak üzereydi. Kıyıda kendisinden başka tek tük balıkçılar kalmıştı ama onlarda sıcacık dumanı tüten evde; kapıyı kendisine güler yüzle açacak eşlerine koşar adım gidiyorlardı. Koskoca sahilde denizle baş başa kalmıştı. Hafiften esen rüzgâr saçlarını bir anne şefkatiyle okşuyordu. Ellerini ne zamandır yumruk yaptığının farkında olmadan, mantosundan çıkarıp dizlerinin üzerine koydu. Durgun deniz hafif hafif hırçınlaşmaya başlıyordu. Zamanla oluşturduğu dalgalarla kıyıyı dövmeye başladı. Azgın köpükler bazen hoyratça sahilden taşıp ayaklarının dibine kadar geliyordu. Ermenin dudaklarından “tıpkı kalbimin bir yansıması bugün deniz…” sözcükleri dökülüverdi.
Senelerdir durgun akan kalbi, bugün fırtınanın etkisiyle coşup; azgın köpükleriyle bedenini dövüyordu. Kalbinin tam ortasından patlayan yanardağın lavları bütün bedenine yayılıyordu yavaş yavaş. Sıcaklığıyla adeta bedeninden yol güzergâhı yapan lavlar, tüm hücresini eritiyordu. Gözlerini denizin tam ortasına ayın ışığıyla göz kamaştıran siyah, mavi ve hafiften beyaza çalımsı renge boyanmış denize odakladı. Birden bir çift yosun yeşili gözlerin kendisine gülümserken gördü. Emre bu gözlerin tüm ihtişamıyla kendisine bakarken, bedeninin titremesine engel olamadı. Sinirle banktan kalkarak, kıyıdan aldığı taşı yosun yeşili gözlerin tam ortasına fırlattı… Bir anda denizdeki fırtına dindi ve Ermenin kalbindeki fırtına da yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Bedenin titremesine bir türlü engel olamıyordu. Mantosunun yakalarını kaldırıp sahilden küçük barakasının yolunu tutarken yağmur çiselemeye başladı…