İKLİMLER
İKLİMLER
İklim,insanın iç dünyasındaki anaforunun ta kendisidir; ki bizler beşeriz ve iklimlerimizle şaşarız!
İklim her dönemimizde vardır kimi zaman sarı sonbahar, kimi zaman beyaz gri kış, kimi zaman sarı sıcak bir yaz. İklim vardır ve iklimlerimiz gösterir bizim halet-i ruhiyemizi değişiktir, değişkendir. Dikkat edin ama hep anidendir. Ki bunların en zoru sarı bir sonbahar sonrası kışa tutulmaktır. Patlarız bir anda gönlümüzün gönderine çekeriz isyan bayraklarını inadına vururuz, vuruluruz oysa hiç ölmeyiz. Ölmedi(m)k de...
Orhan Veli misali herşey birdendire olur. Aşık olmalar, yıkılışlar, terkedilişler... Denizimizde girdaplara yol açar; boğulmak ya da boğulmamak elimizdedir oysa inadına boğulmayı tercih ederiz ama ölmeyiz-bizim hamurumuzda vardır iklimizimize, kara kışı getirmek-acı çekmeyi yeğleriz ki bunun en büyük örneği mecnun değil midir sizce?
Ah kim bilir Kays’ın Mecnun olurken iklimi neydi?
Ah kim bilir ben hangi iklimle yazıyorum ve kim bilir siz hangi ikimle okuyorsunuz?
Benim iklimimi özlem iklimi, sarı-sonbaharın ilk yaprağı düşerken ki vakti, gurubun en göz alıcı anı, işte o zamanlardayım, yalnızlardayım. Özleneni özlüyorum ve özlenene ithaf ediyorum.
İklim değil miydi seni bana yaklaştıran ve seni benden alan. Yaz mevsimlerine inat soğuk kış geceleri değil miydi bir ideali paylaştığımız. Nasıl da sabahlardık seninle ve inadına sigarasız geçerdi soğuk kış geceleri. Üstüste içtiğimiz çayların haddi hesabı yoktu zaten.
Güzel günlerdi, uzun gecelerdi. Yine de vakit bulamazdık. Dardı bir kalıba sığdırmak aşkımızı ve Necatilgil gibi çirkin gelirdi dar zamanlarda bir seviyi söylemek velev ki yaşamak.
Söyle bana özlenen sevgili kaç kez intiharcılık oynadık, kaç kez terkettik şu egzos kokan şehri, bu sehrin kaldırımlarını, salıncaklarını, çorak topraklarını kaç kez terk ettik? Ne kadar da çok sevdik oysa birbirimizi Mungan misalı buldukça yitiriyorduk birşeylerimizi, birbirimizi!
Ki sarı sonbahardı seni benden alıkoyan tek şey. Mevsime savaş açıyoduruk, kimi zaman da yeniyorduk. Kutsanmış aşklara seslene de biliyorduk çoğu zaman. “Bende mecnundan füzun aşkıklık istidadı var/Aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var” diyebiliyorduk…
Oysa…
Yoksun şimdi buralarda. Sokaktaki kediler sensiz. Sen yoksun diye geceler inadına sıcak ve sigaralı, bir o kadar da çaylar demsiz. Ben kederli, bitah, bizar...
Biliyorum gittiğin yeri, bir daha dönemeyeceğini. Terk ederken ki biletinin tek taraflı olduğunu biliyorum. Ve senin yokluğundan beridir artık sevmiyorum şehirlerarası terminalleri ve şehirden şehire umutsuzluk taşıyan otobüsleri. Binsinler istemiyorum bir daha kimse “umutsuzluk taşıyanlara.”gitmesinler, kalsınlar buracıkta, sobaların yanında ısınsınlar, ev kedisi yumağıyla oynasınlar. Başkalarına, başka acılar; başka başka yaşatmasınlar. İstemiyorum bir daha iklimimin kara kış olmasını, istemiyorum cananın, canını canından vurmasını...
Ah sevgili! Kaç leylim bahar geçti aradan? Kaç kez muştulara kalacak bu yürek, kaç kez sana şiirler ithaf edilecek ama sen bilmeyeceksin! Kaç kez sesleneceğim, duymayacaksın? Öğrenemeyecekler yarınlar sevdamızı gizli bir şiar kalacak, bizden başka kimse bilmeyecek…
Yüreğime geldiğin mevsimden beri seviyorum seni Su Perisi. Geldiğin mevsimi de gittiğin mevsimi de içinde “sen” varsın diye seviyorum.
Mim Kemal Tanrısever
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.