Bataktan doğan Kumar - II
Sabah uyandığımda midem spazmlarım tavan yapmıştı. Akşamdan koluma nakşedilen serum hortumu kanla doluydu; sanırım fazla debelenmiştim yine...
Ne zamandır duyamadığım bir ses geldi bir anda kulağıma, bu sesi ben kalbimin atmaya ilk adım attığı günlerden gayrı biliyordum. Adeta geçmişim, geleceğim, şimdiki halim bana sesleniyordu... Annemdi...
“Oğlum, ne oldu sana böyle? Yine hangi beladan kurtulamadın?” dedi. En buğulu sesiyle...
Duyduğum halde cevap vermedim, uyuyor numarasına yattım. Çünkü diyecek bir şeyim yoktu. Ne diyebilirdim ki? Hayatımın düzgün geçmesi için, elinden geleni ardına koymayan o kutsal kadına ne denirdi ki?
Annem sonra ablamın yanına gitti... Telefonla konuşmalarını duydum.
Bir anda başka bir ses daha duydum. Ürpertici bir sesti. Kadir Dayı’ydı bu...
“Deli Hüseyin, geçmiş olsun bre!” dedi. Ses tonunda sitem etmeye meyilli, iğneleyici bir şeyler vardı.
“Eyvallah dayı” dedim.
“Yaran nasıl koçum?”
“Sağlığına duacı” sempatik bir tavır yapmak istedim. Bana çok kızgın olduğunu biliyordum.
“Lan dürzü bide kafa mı buluyorsun benimle? Zaten canım burnumda! Benim hayvan oğlum İbrahim’den de senden bıktım lan. Kaç senedir ne kumarınız bitti ne esrarınız. Sizi toplamaya çalışan adamlarında anasını ağlattınız... Kendinize gelin lan artık” dedi. Babaç bir konuşması vardı. Allah için hoşuma gitmedi değil...
“Dayı sende biliyorsun durumları” dedim, masumane şekilde.
“Sizin durumlarınızın anasını ağlatayım be” korkutucu bir isyan siması vardı yüzünde...
“Dayım bırak bunları İbo ne âlemde?” dedim. Gerçekten çok merak ediyordum...
“Doktor dedi atlatmış tehlikeyi, kalp krizi geçiriyor zannetmişler. Bir boku yok dananın” dedi.
O anda yüzümde oluşan mutluluk ifadesi paha biçilemez bir kıvamdaydı. İbo’nun bir şeyi yoktu!
...
Doktor girdi odaya birkaç saate...
“Hüseyin Bey?”
“Buyur doktor?”
“Ayağınızda oluşan dört buçuk santimlik bıçak yarasını verimli bir şekilde temizledik. Anestezi uzmanımız da gayet iyi çalıştı... Sizi taburcu edebiliriz. Ha bu arada İbrahim Duru’da yarın sabah çıkabilir. Birkaç işlemi kaldı halledelim gidebilirsiniz”
Gerçekten paçayı yırtmanın sevinci yüzüme bulaştı...
“Sağ olasın doktorum, Allah senden razı olsun” dedim
“Ne demek görevimiz bizim” dedi.
Allah için adamı sevdim. Kıyak adam...
...
Kapıdan tam çıkıyorduk ki... Merve Hatun kapı gıcırtısının sebebi oldu...
O anda yüzüm düştü!
Ne kadar da “kayıp” bir profilim vardı...
Birde babamın sesi geldi arkadan... İyice tükendim!
Ama hastaneden siktir olup gidiyor idim.
Yinede hüzünlendim!
Hüseyin Özkaymak
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.