Minik devlet= Büyük güç = Vatikan
Papalık kurumuna ev sahipliği yapan Vatikan’ın kökeni İsa’nın havarilerinden Petrus’a dayandırılır. Hıristiyanlık inancına göre Petrus Roma İmparatoru Nero tarafında M.S. 64 yılındaki Büyük Roma Yangını’ndan sorumlu tutularak çarmıha gerilerek öldürülmüştür. Petrus’un İsa adına kilise kurumunu başlattığı ve ilk olarak piskoposluk rolünü oynadığına ve böylece Papalık kurumunun temelini attığına inanılır.Papalık Orta Çağ boyunca sadece Katolik kilisesini dinsel bakımdan yönetmekle kalmadı, ordu oluşturuyordu, savaş yapıyor ve barış antlaşmaları imzalıyordu. Papalık bir devlet olarak 1870 yılına kadar varlığını sürdürdü. O tarihte Savoya Hanedanının İtalya’yı tek bir bayrak altında toplaması sonucu işlevini kaybetti. 1929 yılında Papalık İtalya’yla Lateran Antlaşmasını imzalayarak Vatikan’ı kurdu. Bu tarihten sonra Vatikan şekil değiştirmekle birlikte Papalık’ın bir devamı olarak bağımsız bir devlet halinde varlığını devam ettirmektedir
İtalya’da sanat ve din birbirine o kadar bağlanmıştır ki, birbirlerinden farklı olarak telaffuz edilmesi asla düşünülemez. Ülke, manastırlar, kutsal yerler ve diğer tapınak yerleri bakımından oldukça zengindir: Umbria Bölgesinde Assisi (San Francesco), Napoli’nin yakınındaki Pompeii, Adriyatik kıyısındaki Marche Bölgesindeki Loreto, Palermo’daki San Rosalio, Padova’daki Sant’Antonio, Foggio yakınlarındaki Padre Pio in San Giovanni Rotondo bunların en önemlileridir. Nüfusun % 95’i vaftiz edilmiştir veya çocuklarını vaftiz ettirmiştir. % 85’i de ergin yaşa geldiklerinde katolik dinine inandıklarını ilan ederler. İtalya’da yaklaşık 25.000’in üzerinde kilise veya manastır bulunmakta ve bu sayı ülkedeki belediye sayısının neredeyse üç katıdır. Yine İtalya’da 60.000 rahip ve 125.000 rahibe bulunmaktadır. Laikliğin etkisi ile din adamı olma oranı yaklaşık % 10 düşmekte, kiliselerde evlenme oranında da (hala çogunlukta olsa bile) belirli bir azalma gözlenmekte, dolayısıyla belediyelerde yapılan evlilik oranında artış bulunmaktadır. Dini görevlerini yerine getirme oranı da düşme eğiliminde olup 1950’lerde % 70 olan oran bugün % 30’lara kadar gerilemiştir. Bu oranın çoğunluğu kırsal kesimi oluşturmaktadır.
Geçmişte, İtalya Devleti ile Kilisenin ilişkileri dönüşümlü olmasına karşın, İtalya Krallığı kurulduktan sonra "Özgür Devletin İçinde Özgür Kilise" prensibini kabul etmişlerdir. Dolayısıyla, devlet, kiliseye sonsuz özgürlük verirken kontrolü de elden bırakmamıştır. 1929’da İtalya Devleti ile Kilise arasında "Patti Lateranensi" diye adlandırılan bir anlaşma imzalanır. Bu anlaşma ile Katolik dini ülkenin resmi dini ve Roma’nın kutsal bir şehir olduğu ilan edilir.
Bugün İtalya’da katolik dininden sonra en önemli ikinci din 2.000.000’den fazla kişi ile müslümanlıktır. Bunun nedeni, özellikle Kuzey Afrikadan ve son zamanlarda Balkanlar ile Orta Doğudan gelen göçlerdir. Ülkede, valdesi, metodist, battisti, luterani gibi farklı gruplara ayrılan protestanların sayısı 200.000, yahudilerin sayısı 36.300, budistlerin sayısı 30.000, ortodoksların sayısı ise 20.000 civarındadır. ’Testimoni di Geova’ diye adlandırılan ve katolik dininden ayrılan bir gruba mensup kişilerin sayısı ise yaklaşık 300.000’dir. Papa’nın kabul günü genellikle haftada bir kez (Çarşamba) Vatikan şehrinde, yazın ise Roma’ya yaklaşık 40km uzaklıkdaki Castel Gondolfo’da gerçekleştirilmektedir. Bu genel Kabul gününe katılmak için ’Prefetto della Casa Pontificia, 00120 Citta del Vaticano’ adresinde bulunan büroya başvuru yapmak gerekmektedir. Katolik dinine mensup olanlardan bağlı olduğu kiliseden bir yazı getirmesi istenmektedir. Papa’nın kabul gününe katılacak bayanlar, uzun kollu, başı kapalı ve sade giysiler giymek zorundadırlar. Koyu renkli veya dikkati çekmeyen elbiseler tercih edilmektedir. Erkeklerin ise koyu renkli ceket ve kravat ile katılmaları uygun görülmektedir.
Bugünkü Vatikan, yerleşim alanı itibariyle, kalın surlarıyla birlikte 44 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Çevresindeki surlar bir saatte dolaşılabilir. 1527’de İspanyolların işgaline uğrayan Vatikan’ın yıkılan surları ve binaları yeniden inşa edilmişlerdir. Vatikan’ı İsviçreli Katolik askerler, geleneksel giysileri içinde korumaktadırlar. Ünlü Devlet kuramcısı Makyavel, aynı zamanda “prens” olan Papaların kendilerini paralı asker olan İsviçrelilere korutmasını sert bir dille eleştirmişti. Ona göre bu paralı askerler, kendilerine daha fazla para veren düşmanlara Papa’yı satabilirlerdi. Makyavel’in dediği doğruydu. Nitekim bir kaç kez Papalar, İsviçreli askerlerin ihanetine uğramışlardı. Ama yine de Papalar kendilerini İsviçreli paralı askerlere korutmaktan vazgeçmemişlerdi. Nedeni de çok ilginçti. İsviçreli paralı askerler ihanet etseler bile Vatikan’ın hiç bir sırrını açıklamıyorlardı. Vatikan’ı gizemli bir Kilise–Devleti yapan budur işte. Öğretiye göre “Vatikan’da öğrenilen sırlar öbür dünyada bile açıklanmaz.” Vatikan’ın sırlarını açıklayanların ve nesiller boyunca ailelerinin canları ve malları güvenlikte olmaz. Çünkü Vatikan gerçekten de inanılması güç sırları barındıran, gizli geçitleri, şifreleri ve yeraltı yollarıyla tam anlamıyla “esrarengiz” sayılan bir yerdir ve bu şöhretini de yüzlerce yıldır sadece kendisine sakladığı sırlarının başkalarınca öğrenilebilmesini önleyerek edinmiştir.
Devlet ve siyasi erk olarak Vatikan’ın en önemli ve güçlü kurumu, “Curia”dır. Bu kurum Devlet olarak Vatikan’ın beynidir.Vatikan’ın 1983’de kabul edilen en son Anayasası’nın (Code of Canon Law) 360. paragrafında Curia, “Papa’nın adına ama Kiliselerin hayrına ve yararına çalışma yapmakla yükümlü kılınmış bir kurumdur.” Curia, Papalık Sekreteryası (Devlet Bakanlığı); Kilise Kamu İşleri Konseyi (CPAC); Katolik Cemaatleri (Congregations);Yargı Kurumları ve diğer enstitülerden oluşmaktadır. Curia’yı oluşturan bu bakanların, deyim yerindeyse “sinir sistemi” Kilise Kamu İşleri Konseyi’ dir. Vatikan’ın yukarıda sözü edilen Anayasasına göre Curia, çok önemlidir ki, “Dini / Ruhani” bir kuruluş olarak değil, tartışmasız “Dünyevi / Seküler” bir kuruluş olarak bizzat Tanrı tarafından değil, bizzat insan tarafından oluşturulmuş bir birim olarak kabul ve tasdik edilmiştir. Dolayısıyladır ki, Vatikan’ın bu dünya ile ilgili tüm işleri, başta da siyasi, diplomatik ve ekonomik kararlarla, uluslararası ilişkileri “Dinsel” değil, “Dünyevi” olan bu kurum aracılığıyla ele alınır ve yönlendirilir.Curia ilk kez 1605’de diğer ülkelerdeki Kardinal Büyükelçileriyle çalışan Devlet Bakanlığı olarak kurulmuş, daha sonra 1721’de kendi içinde tüm Papa Devletlerinin Başbakanlığı adı altında bir makama sahip olmuştur. Papalığın Başbakanı aynı zamanda Dış İşleri Bakanıdır. Şunu da belirtmek gerekir ki Curia, Tanrı tarafından öngörülmüş bir kurum olmadığı için gerekli görüldüğü takdirde Papa’nın emriyle ilga edilebilir.
Papa II. John Paul 13 Mayıs 1981’de Mehmet Ali Ağca tarafından Browning marka 9 mm otomatik tabanca ile ateşlenen 3 mermi ile elinden ve karnından vurulmuştur.Saldırı sırasında II. John Paul, Vatikan’ın San Pietro Meydanı’nda 10 bini aşkın izleyicisini üstü açık arabası ile selamlamaktaydı. Tetikçi Ağca hemen olay yerinde yakalandı; II. John Paul 3 km ötedeki Gemelli Hastanesi’nde 5.5 saat süren bir ameliyata alındı. Yoğun kan kaybına rağmen II. John Paul ameliyattan başarı ile çıktı. Vurulmasından 4 gün sonra Ağca’yı affettiğini bildiren II. Jean Paul, Ağca’yı 27 Aralık 1983’te bizzat İtalyan cezaevinde ziyaret etti.
Papa XVI. BenedictusPapa XVI. Benedictus’un kendisinden önce gelen Papa II. Jean Paul’e göre İslam dinine ve Müslümanlara karşı daha katı bir yaklaşımı savunduğu düşünülmektedir. II. Jean Paul Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında diyalog kurulmasına önem vermişti. XVI. Benedictus ise diyalogdan ziyade Müslümanlara karşı dinsel bir tartışma açma eğilimi göstermektedir.
Papa seçilmeden önce Kardinal Ratzinger Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine olumsuz baktığını açıkça ifade etmişti. AB’nin bir medeniyet olduğunu ve Türkiye’nin bu medeniyete ait olmadığını savunuyordu. 12 Eylül 2006 tarihinde Almanya’nın Regensburg Üniversitesi’nde, 14. yüzyıl Bizans İmparatoru II. Manuel Paleolog’un bir müslüman alimi ile konuşmalarında söylediği sözlere dayanarak, cihad havramı ve İslamiyet’in getirdiği yenilikler konularında dile getirdiği imalı görüşler uluslararası tepki toplamıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.