- 718 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞU HAYATTA YAŞANACAKLAR!
İnsan olarak hep hayıflanarak hayatımızı sürdürür, sanal âlemden gerçek âleme koşmayız. Dünyanın güzellik ve hilelerine aldanmadan, dünyada misafir gibi yaşayamayız. Safımızı, düşüncelerimizi yahut kimliğimizi biz belirleyemeyiz.
Hayatta alışkanlıklarımızı değiştirmedikçe yeni duyguları, düşünceleri tadamayız. Gerçek yaşamdan kaçarak da hedefe varamayız.
Şu hayatta başkasının önüne ışık tutarken, kendi yolunuzu karartmadan yürüsek, yaşantı aramak yerine, kendimizi ve ne olduğumuzu arasak daha güzel olmaz mı?
Konuşmanız gerektiğinde susmuş, koşacağınız zaman durmuş, eyleme geçeceğiniz zaman yapmamış, varken tutmamış, bulunduğunuz şartlarda mücadele etmemişsek ahlar vahlar artık fayda vermez. …Ne kadar hayıflansak, artık hiç bir şey eskisi gibi olmaz. Ne zaman geri gelir, ne kırılan bardak aslı olur, ne dökülen su kabını doldurur…
Her şeyi dozunda bırakmalıyız! Gerçek dünyadan kopmadan, sanal âleme kanmadan yaşamalıyız! Bugün her zamankinden daha çok dosta, arkadaşa, sevgiyi çoğaltacaklara, hüznü azaltacaklara ihtiyacımız var…3S ye “Sevgi, saygı, sorumluluk.” önem vererek hayatımızı renklendirerek yaşamalıyız. Üç şey de üç şeyle güzelleşir: Kibir, tevazu ile. Hırs, kanaat ile. Haset, nasihat ile…
“Mutlu, huzur ve güven içinde yenen kuru bir ekmek, endişe içinde yenen baldan daha tatlıdır.” Dünyaya bağlandıkça artıyor insanın dertleri, yaşlandıkça anlıyor gerçekleri. Şu aynaya bir bakalım neler görünüyor. Cahil ve anlayışsızız. Empati, sempati ve eleştiri nedir bilmiyoruz. İletişimi, sevmeyi, paylaşmayı ve mutlu olmayı bilmiyoruz. Benlik duygusundan sıyrılarak bize gitmiyoruz. Yaşam adına kendimizi sorgulamıyoruz. En güzel yaşanacak günler için ümitsizlikleri bir tarafa bırakarak umuda, dürüstlüğe, namus ve ahlak diyarına doğru yola koyulmuyoruz. Arınmışlık adına samimiliğe, sadeliğe, sevgi ve hoş görüye anlam katıp, kimseyi kırmadan, üzmeden bizleri başkalarından farklı kılan güzel taraflarımızı öne çıkaramıyoruz. Güveni samimiyeti, sevgiyi, umudu çoğaltamadığımızdandır ki, hayatı hak ederek yaşayamıyoruz... Bir ömrün, bir genç olmanın ne demek olduğunu zaman geçtikçe daha iyi anlayacaksınız. En büyük sınav olan hayatı başarı ile kazanmak en güzel varlık olan umudu taşımak gerekir. Yaşamak; ümittir, sevmek; güvenmektir ve hayatta kendini bulmaktır... Sen ümitle sevgiyle yaşa.
Hayatta çiçeğin dikeni var diye üzüleceğimize, dikenin çiçeği var diye sevinerek, bir farklılık oluşturarak yaşayalım…
Yaşama küsme, umutsuz olma hakkımız yoktur! Nereye gidersek gidelim kaderimizle yaşarız… Gelin vatan, millet, ülke, devlet adına boş durmayın. Din, devlet, vatan, millet savunması deyin, gerisi teferruattır sormayın…
Söylemleri eylemlerle karıştırmayın. Ölürken yanınızda götürebilecekleri ardınıza bırakmayın. Asıl kimliğin ruh, gönül ve kültürle donanımda olduğunu unutmayın…
Öyle garip bir dünyada yaşamaktayız ki gerçekler allak bullak olmuş, “aldırmam” demeyip aldırın, şu ülkede demokrasi adına susmayın. Milli varlıktan bahsederken vatan, millet malına sahip çıkarak, bir çöpünü satmayın, sattırmayın, değerleri bir tarafa atmayın. Bir kuruşluk menfaate şahsiyeti, insanlığı iki kuruşa satmayın. Şu ülkede her gördüğünüze duyduğunuza inanmayın. İş işten geçti diyerek yan gelip yatmayın. Hayatı yaşarken ümitsiz olmayın, sahipsiz kalmayın. Düşman oyun ve senaryolarına kanmayın…
Eğri cetvelle doğru çizilmez. Hep birlikte, her yerde doğruları, güzeli arayalım. Başka toplumlara özenerek, onların yaşantısını ve değerlerini benimseyerek, taklit ederek yaşamayalım. Bunlar insanı kendisine yabancılaştıracağı gibi diğer toplumların esiri ya da taklitçisi yapar ve insan ya da toplumun varlık nedeni olan bütün değerlerini yıkar.
Bir işi başarmaya giden yolda inanmak, mücadele etmek gerekir. İnanç, ideal ve hedeflerimiz, işimizi ve yaşamımızı anlamlı kılar, bizi motive edip enerjimize enerji katarak hayatımıza yön verir. Hayatı, fırsat varken iyi değerlendirin. Güzel düşün, güzel yaşa, pişmanlık gelmesin başa...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.