- 724 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
SUÇLU KİM ?
-Hey kardeş ! Baksana
-Bana mı seslendiniz ?
-Evet sana seslendim
-Buyurun
-Bir şey soracağım?
-Tabii ki sor
-Sizi birine çok benzettim de
-Kime ?
-Bir zamanlar tanıdığım birine. Kanlı canlı, kıpkırmızı suratlı biri ona benzettim de…
-Ya ! Adı neydi ?
-Domates
-Eeee benim adım da domates. Ne büyük tesadüf.Ne farkım var peki ondan ?
-Seni yedikten sonra anlayabilirim ancak aranızdaki farkı
-Yok yeme ! Hiç tavsiye etmem.
-Yok ya ben beğenmedim zaten seni. Hiçbir şeye benzemiyorsun.
-İnsan oğlu kalbimi bu sözlerle çok kırdın. Bunun sebebini hiç düşündün mü acaba ?
Toprak; Ana gibi verimlidir. Durmadan üretir. Onun gibi vefalıdır da üstelik. Almadan verir, doğurur, bağışlar, sever… Bu dünyanın varoluşundan bu yana böyledir. Ne badireler atlatmıştır. Depremler, fırtınalar… Hepsini de geride bırakmıştır. Affetmiştir. İlk günkü gibi insanları evladı gibi kucaklamıştır. Küser, küslüğü saman alevi gibi söner. Tekrar sarılır evlatlarına, onları ayakta tutmaya çalışır daima, son nefesine kadar.
Çok eski zamanlarımı hatırlıyorum. Büyük nineler, benim tohumlarımı, çeyiz eşyası gibi saklarlardı. Doğal, katışıksız,masum halimle. O zamanlar o kadar mutluydum ki; şimdi sana anlatmam mümkün değil. Anlatsam da anlayamazsın zaten. Toprak ananın kollarının arasında girdiğimde, hele bir de deredeki billür gibi akan suyla birleştiğimde öyle filizler salardım ki toprağın üzerine. Güneş, tepemizde bize can verirken ben güçlenir, kollarımı, bacaklarımı özgürce salardım her bir yana.
Koyunların, ineklerin dışkılarını toprağıma döktüklerinde, iyice canlanır, gürbüzleşir, çiçeklerimden domatesler fışkırmaya başlardı. Mis gibi bir koku yayardım ortalığa. Ayşe kız kokuma dayanamaz, kıymak istemese de; hırsızlama “ Çıt “ diye koparırdı dalımdan. Yüzündeki ifadeyi görünce gurur duyardım kendimle…
Yıllar yılları kovaladı. Benim ve diğer sebze kardeşlerin orasını burasını kurcalamaya başladılar. Ben, ben değildim sanki. Kendimi tanıyamıyordum artık. Bir şeyler değişmişti hem de çok…
Kardeşlerimi arıyordum fakat bulamıyordum. Katliam olmuştu. Görünüşte domatestik fakat domates değildik. Güz sonunda kalan tohumlarımızla, ertesi yıl yeniden dünyaya gelirken, birden bire kısırlaşmıştık sanki. Her şey sadece görünüşte güzeldi.
Her şeyi olduğu gibi bizim hayatımızı da çalmışlardı. İşte benim hikayem bu. Söyle şimdi suç kimde ? Ben de mi ? Yoksa siz insan oğlunda mı ?
………….
NERMİN KAÇAR BOLU 30.04.2011
YORUMLAR
Bir domates ancak bu kadar edebileştirilir:))
Çok okumak sana çok ama çok yaramış Nermin Abla.
Evet hayatımızda mutasyona uğtamayan ne kaldı? Duygular mı? Aile ilişkileri mi, köylerimiz mi, kentlerimiz mi, devletimiz mi, insanımız mı? Hayvanlarımız ve bitkilerimiz mi? Yoksa hiç bir şeyimiz mi?
Kutluyorum.
Sevgiler.
Bir ziraatçı olarak hoşuma gitti,yazınız. Evet;hibrit tohumculuğunda ekildiği yıl yüksek verim alınıyor ama ondan sonraki yıllar da hiç verim alınmıyor.Tekrar hibrit tohumdan ekmek gerekiyor.O da çok pahalı...Çalışırken uzun yıllar,iç içe oldum domateslerle...
Güzel bir yazıydı...
Her öğünde domatesi tavsiye ederim;cildi güzelleştirir,kolesterelo düzenler...
Selamlar...
ne kadar yerinde bir yazı üzgünüm suç bizlerde...çeyiz gibi sakladığımız çıkındaki tohumları unutup hormanların içinde yaşayan genetikleri değişmiş tohumlarla ne koku ne tat bıraktık..toprağımızı körelttik bir daha eskisi gibi olamadı. sürekli mahsul ektik verimsiz kaldı..Allah sonumuzu hayır eyleye...tşkler canım kalemin daim olsun sevgilerinmle...