- 919 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
/// Sıfır'ın Tanrısallığı... //// (2)
_VAR MIYIM YOK MUYUM ????_
Sence ben var mıyım, yok muyum?
Ya sen.. Var mısın? Yoksa yok musun?
Ne dersin?
Ben neye göre varım, yada sen neye göre yoksun?
Şimdi;
Burada yazılanları bir kenara bırakalım...Farz et ki sen yarın sabah işe gitmek için Üsküdar vapuruna bindin. Gazeteciden gazete, simitçiden simit aldın. Boğazın ılık rüzgarları bedenini okşamakta. Vapurda bir demli çay keyfi. Sıcak simidin susamlarının kokusu burnunda , elindeki gazetenin birinci sayfasında " çılgın proje" ile ilgili başlığa bakmakta sın. Çayından bir yudum içmek için kafanı kaldırdığında, tam karşında vapurun korkuluklarına ayağını dayamış, aynı rüzgarda saçlarını savurmakta olan beni gördün...
Sence;
Gördüğün ben miyim?
Bir çekim kuvveti seni tam yanıma getirdiğini düşün. Kokumu da hissettin.
Sence kokan ben miyim?
Bir türkü mırıldanıyorum. Duydun.
Duyduğun ben miyim?
Omuzun omuzuma dokundu.
Dokunduğun ben miyim?
Tam tersi ya o sen misin?
Görmenin Fizyolojisi:
Görebilmek için bir göz, bir ışık kaynağı, birde ışığı yansıtan bir cisim gerekir. Vapurda ki örneğe dönelim.Beni görebilmen için gerekli olan bu üç şartın var olduğunu varsayalım. Senin gözün,Güneş’in ışığı ve benim o ışığı yansıtan cismim mevcut.Güneş’in ışıkları bana çarparak,benden kaynaklanan kırılmış yansımaları senin gözünün ön tabakasına geldi.Tüm katmanlarını aşarak " retina " tabakasına ters olarak görüntüm düştü.İşte o noktada görüntü olayı biter.Ve orada benim görüntüm bir nevi elektriksel impuls lara (bir nevi uyarı) dönüşerek, gözünün retinasına bağlı beyaz kablomsu bir nevi kablo aracılığı üzerinden elektriksel uyarılar halinde, beyninin görme merkezine ulaşır. Ve orada tekrar görüntüye dönüşür.
Görüntü-Göz-Kablo(Optik sinir)- Elektiksel Geçiş-Beyin-Görüntü...
Giden şey, dikkatini çekerim ki sadece belli frekanslar ve belli güçteki elektrik akımıdır.
Aynı kablolu televizyon gibi...Gelen görüntü, aslında görüntü değil, görüntüden kaynaklanan elektriksel bir faaliyettir.
Beyninin görme merkezini televizyon ekranı, optik siniri ara kablo, gelense bir yerlerde çekilmiş olan görüntünün elektriksel uyarılarıdır.
Kablodan senin televizyonuna ulaşan şey, bir bant yayını da olsa sen o yayını o anda görürsün.Yani ,canlı yayın veyahut bir bant yayını olduğunu algılayamazsın.
Aynı şey bilinen beş duyu içinde geçerlidir.
Tatma.
Koklama.
Hissetme.
İşitme.
Ve görme.
Hepsi görme fizyolojisinde anlatıldığı gibi, ayrı uygun alıcılar tarafından ELEKTRİKSEL UYARIYA dönüşen, ilgili sinirlerle beynin ilgili merkezlerine ulaşarak (görme,tad alma, hissetme,işitme ve koklama ) orada anlam kazanan fiziksel olaylardır.
Gelelim en önemli noktaya;
Şimdi seni yok varsayalım. Gözlerin, burnun, ellerin, dilin ve kulakların yok. Dahada doğrusu bendenin yok. Sadece beynin yaşamsal faaliyetlerini sürdürebildiği bir sıvı içerisinde durmakta.
Bende yokum.
Fakat vapurda benden ve çevrenden kaynaklanarak oluşan tüm elektiriksel impulslar aynı anda beyninin ilgili merkezlerine bakır bir kablo ile ulaştırılsa ne olur?
Senin temel algılama organın olan beynin;
Ben olmasamda, sen olmasanda, vapur olmasada, simit olmasada, kokum olmasada,gazete olmasada, velhasıl orada hissettiğin hiç bir şey olmasada.
O vapurda tıpkı şu anda bu yazıyı okuduğun gibi aslında Varolmayan bir şeyi sadece varmış gibi algılayacaktı.
Gözlerin olmasa da...
Ellerin olmasa da...
Burnun olmasa da...
Kulakların olmasa da...
Dilin olmasada...
Yaşamak için bir beynin yeter, yeterki uyarılsın.
Bir beyin ve ona verilen elektriksel uyarılar.
Beni var eder...
Sence var mıyım? Yok muyum?.......
devam edecek...