Profesyonel...
İki görüşme yaptım, ard arda iki günde... İkisi de birbirinden çok farklıydı ama aldığım haz söylemeliyim ki aynı taddaydı. Önce ilk görüşmemden, dünden bahsedeceğim müsaadenizle, bir mülakattı yapılan, tam da bir beyefendi ile... Görüşmeden önce, araştırma yaptım hakkında... Genel Müdür Levent Özkula, gerçek bir profesyoneldi işte karşımda... Hani CEO diyorlar ya tam da kelimenin karşılığıydı aslında...Kibarca elimi sıktı ve oturdu karşıma... Anladım o anda aslında, bu görüşme olumlu geçecekti sonunda... Direk konuya girdi uzatmadan, anlat dedi kendini bana, hemen okuldan sonrasında... Rahattım karşısında, o rahatlığı sağlayan da kendisiydi bana... Açıldım tüm doğrularımla ona, o da notlar tuttu görüşmemiz boyunca... Tüm konuşma boyunca aradım yüzünde bir manalı ifade, ama ne çare, hiç değişmedi o gizemli ifade... Yine de anladım, görüşme olumluydu aslında, can alıcı sorulara can alıcı cevaplarıyla... Anladık ve tanıdık birbirimizi o kısa 45 dakika da... Bir aksilik olmazsa, bir görüşme daha olacak 11 Mayısta, muhatabım ise Britanya’da...
Bugün de bir görüşme yaptım, ki anlatılmaz yaşanır tarzında, hem de ülkemin parlak bir işadamıyla... Onu da araştırmıştım aslında, biliyordum asabi birisi olacaktı karşımda... Adımımı attığımda fabrikaya, olumsuzdu ilk izlenimim o anda... Önce görüştüm insan kaynaklarıyla, içten bir bayandı işte karşımda... Ona da anlattım hedeflerimi ve o hedeflere nasıl ulaşmam gerektiğini... Farklı birisi olduğumu gördü o anda ve tereddütsüz inandı o da bana... Bir de İngilizce pratik mülakatı yapılacaktı sırada, Dış Ticaret departmanında... İşte yine parlak biri vardı karşımda, akıcı diliyle sohbet ettik o oda da, insan kaynaklarında ki diğer bayan da yanımızda... Bundan da başarıyla geçtim aslında... İlk adımdaki negatif hava da dağılmıştı o anda... Fabrika müdürünü beklerken yine aynı oda da, içeriye dalıverdi yaşlı ve kurt işadamı belli bir tevazuyla... Aklımda halen yazılıydı küçük bir notta, o asabiliği, hiç yoktu başlangıçta... Birazdan katıldı fabrika müdürü olan dostu da aramıza... 40 küsür yıllık tecrübesi vardı müdürün aklında, hemen sordu bana, daha önce hiç çalışmadığım bu alanda, herşeye hazır mıydım yeniden başlamaya... Vermiştim kararımı ben de, işte tam da o anda... Açıkladım tüm farklı ve katlanılmaz fikirlerimi pervasızca... “Benim için farketmez sektördeki tecrübe, benim tecrübem 15 yıldır yaptığım mühendisliğim de...” O anda tekrar girdi kurt işadamı odaya, biraz önce çıkmıştı odadan kibarca... Devam ettim, “Kağıt, otomotiv, trafo, uçak, gübre, ilaç ya da sac hiç farketmez, aslolan üretimdir herbirinde...Nereye bakacağını bilmek lazım sadece mühendisçe...” Tam da beklediğim oldu, öfkelendi yaşlı kurt patron bana, hemen görmüştü eski dostun da negatif bir hava... Ve işte nihayet o asabi adam artık tüm açıklığıyla karşımda... Elleri titriyordu konuşurken, gözler ise titrek ve kısılı hafiften... Çok ince bir kibarlıkla hiç alınmadan cevap verdim tüm acıtıcı laflarına... Şaşırdı her defasında, beklediği karşılık bu değildi oysa... Müdür ise 40 küsür yıllık tecrübesiyle sinirinin doruğundaydı o anda... İşte tam da o noktada itiraf etti, o bir anlık boşlukta.... “40 küsür yılda öğrenememişti galvanizi, ben nasıl olupta konuşuyordum bu rahatlıkta”... Görüşme tam da gidiyordu planladığım tonda, bu nedenle çok rahattım o anda... Bir an geldi dilimin ucuna “bir kırk yıl daha yatsan bu fabrika da, yine de öğrenemeyeceksin aslında...” Ama kırmamalıydım daha fazla...Neden sinirlendiklerini bildiğimi uysalca gösterdim onlara, anlattım yine en kibar tonumda, tüm açıklığıyla... Kontrolden çıkmış iki yönetici vardı karşımda, insan kaynakları uzmanıysa üzgün ve endişeli, bir hamle yaptı benden tarafa, yaşlı kurt hiç beklemedi, ağzının payını hemen verdi o anda, oldukça ince ve kinayeli bir tonda... Az sonra da çıktı odadan bir anlık kararsızlıkla, ama son bakışında yine öfkesine kavuşmuştu, gördüm hemen oracıkta... Eski dosttan müdür hala oda da ve öfkeli, hemen bir formaliteyle bitirmeliydi görüşmeyi... Hızlıca çıktı odadan, hiç ardına bakmadan... Kaldık başbaşa insan kaynakları sorumlusuyla... Kapı kapanmadan göz kırptım hemen ona, merak etme dedim tüm kontrol bendeydi o anda... Onları denediğimi açıkladım endişeli bayana... Gülümsedi arada ve bir müddet daha kaldık orada, bir şeyler söylemeye çalıştı “aslındalarla”... Dedim ki insan kaynakları uzmanına, hiç bulamayacaklar aradıkları mühendisi aslında... Çünkü aradıkları mühendis yok ki bu dünya da, bilemiyorum bir ihtimal bulabilirler belki Mars’ta...
Çok keyifli bir görüşme oldu nazarımda, karşımdaydı işçisine attığı tokadıyla namı, ülkemin kurt bir işadamı, yanında da bir numaralı arkadaşı... Kimdim ki ben oysa, basit bir vardiya mühendisi vardı karşılarında, hiç öfkelenmemeliydiler oysa, yaptıkları en büyük hataydı bu, laf aramızda, o oda da... Son olarak söylemeliyim ki yine de saygı duyuyordum onlara ve hala da duyuyorum aslında... Karşımda bulunduğu noktaya, tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş bir kurt işadamı, yanında da 40 küsür yıllık tecrübesiyle akil adamı... Ve yine biliyordum ben de masum değildim bu oyunda, tam kıvamıma halen gelememiştim hala... Yoksa hiç girer miydim bu derin konulara, böyle pervasızlıkla, hepsini görmüşken ta en başında...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.