- 3954 Okunma
- 16 Yorum
- 1 Beğeni
EN BEN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ne tuhaf! Biz insanlar başkalarının kusurlarını, hatalarını, utançlarını ve günahlarını yüzlerine vurmayı ve kalp kırmayı ne kadar da çok seviyoruz.
Hiç kimse mükemmel değildir. Dört dörtlük hadi bir de benden olsun, beş beşlik değerinde fiziki görünüme, zeka düzeyine ve düşünme yeteneğine sahip olamayız. Bu mümkün değil. İnsanız , elbette ki kusurlarımız, hatalarımız, farklı yeteneklerimiz ve zaaflarımız olacak. Bunun farkında olmak ve önce kendimizi tanımakla işe başlamak gerek .
Gözümüzü on dört açıp açık yakalamaya çalışacağımıza belimizi dik tutsak da kamburumuzu düzeltebilsek keşke. Sırtımızda olduğundan mıdır nedir, nedense kendi kamburumuzu hiç ama hiç görmeyiz. Yahu kardeşim hadi göremiyoruz, ağırlığını da mı hissetmeyiz o kamburun? Bu kadar mı hafif gelir insana kendi kusurları ve bu kadar mı acizdir insan denilen yaratık kendini eleştirmekten? En akıllı benim, en güzel benim, en becerikli benim, en korkusuz benim, en yetenekli benim… En en en… Övme beni ağzım döverim seni!
Sonra döner bana der ki; aaa senin gözünün üstünde neden kaşın var bakayım? Eee senin de var be ahmak hiç mi aynaya bakmazsın sen? Yoksa korkuyor musun kendinle yüzleşmekten? Sana ait değil mi o kaş? Değil mi? Eee pes doğrusu pişkinliğin de bu kadarına şapka atarım havaya nereye düşerse düşsün…
Dil bu kemiksiz, kıkırdağı bile yok ! Sözcüklerimize ses olsun diye konulmuş ağzımızın içine. İnsan kemiksiz diline, otuziki dişiyle sahip çıkmalı gerektiğinde. Çünkü o dilden çıkan her kelime, sahibinin karakteri hakkındaki en mükemmel ipucudur. Yüzünü, mimiklerini , gözlerini görmeden bir insanın konuşma tarzıyla karakterini analiz edebilirsiniz çoğu zaman.
Mevlâna’ nın çok sevdiğim bir sözü vardır: ‘’Öfkeliyken ölü gibi ol!’’ Hakikaten öyle, bir insanın öfkeliyken sarf ettiği sözler değil midir onu asıl ele veren? Öfkeli insan diline ne gelirse boca eder karşısındakine. Öfkeden kudurmuş gibidir ve durmadan saldırır, hakaret eder, kinini kusar adeta. İşte burada şu söz cuk diye oturuyor paragraf arasına: ‘’ Söz gümüşse sükût altındır’’Susmaktan yana değilim elbette ki ama kesinlikle yerinde ve zamanında konuşmaktan yanayım. İnsan dediğin susmasını da bilmeli, beklemeli ve öyle bir anda konuşmalı ki karşısındakiler küçük dilleriyle beraber büyüğünü de yutsunlar.
Anneannem usta bir terziymiş zamanında. Nur içinde yatsın. Anneme mesleğini öğretirken:’’ Kırk ölç bir biç kızım aman ha!’’ dermiş . Annem de bana öğretti sağ olsun kırk ölçüp bir biçmeyi ve çok daha önemli bir şey daha öğretti ki ne kadar uydum öğüdüne bilemiyorum o tartışılır da kesinlikle her iki kulağımda altın birer küpe olmuştur öğüdü:’’ Kırk düşün bir söyle!’’
Dil işte kemiksiz dedik ya;
Dürüstlükten dem vurur bazıları da durmadan. Ben şöyle dürüstüm, böyle şeffafım, asla yalan bilmem , kimseyi kırmam, borcuma şöyle sadığımdır, sözümde böyle dururum. Ben ben ben… Övme beni ağzım dikerim seni!
Herkes savunduğu kadar dürüst olsaydı eğer eminim ki dünya yuvarlak olmazdı, vallahi de olmazdı. Düz bir çizgi gibi olurdu mesela, uçsuz bucaksız sonsuz bir çizgi gibi. Yolu, yönü, hedefi belli bir çizgi üstelik…
Tanrı insanları yaratmadan önce dünyayı yarattı ve içine koyacağı yarattıklarının da hangi fıtratta olacağını elbette ki en iyi bilendi. Bu yüzden insanlara yakışır bir dünya yaratmakla işe başladı. İnsanlar gibi iki yüzlü (gecesi ve gündüzü olan) insanlar gibi yuvarlak, insanlar gibi ben merkezli ve hatta onlar kadar dönek.
‘’Dur ! Dönme dünya’’ diyesim var. Sakalım yok ki sözümü dinlesin, hani şaşırıp dursa dünyadan inesim var. Daha çok şey öğreneceğim hayattan. Doymadım, dolmadım, olmadım lâkin ‘’en ben’’ diyenlerin de yüzüne tüküresim var…
Hicran Aydın Akçakaya
YORUMLAR
Bu aralar en çok ihtiyacım olan öğütlerdi. Ne kadar bilsek de arada bir hatırlamak gerekiyor. Payıma düşen dersi aldım, usta kaleminizi tebrik ediyorum. Sevgimle değerli şairem...
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran kardeşim güne gelen yazına tebrikler.
Doğruların dile getirildiği, önemli noktalara parmak basan bir çalışma.
İnsanın kendini sevmesi, kendiyle barışık olması yapısı itibarıyla normaldir.
Ancak her şey dozunda güzel, sizin de yazdığınız gibi, hep 'en...en...en...ler arttıkça denge bozulup, megaloman bir kişilik ortaya çıkar.
Yazınız hak ettiği yerde, tekrar tebrikler canım, arayı çok açmadan yeni yazılarınızda buluşmak dileklerimle.
Hicran Aydın Akçakaya
İnsan dediğin nedir ki tuhaf bi varlık tıpkı yazdıkların gibi...Akıcı idi çok tebrik ediyorum şairem...Sevgiler.
Hicran Aydın Akçakaya
Canım tebrik ederim. Güne gelmeye çok yakışan bir yazıydı. Gerçi senin her yazın benim günümün yazısı. Sevgilerimle.
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya
çok güzeldi güne yakışmış yüreğinize saglık kaleminiz varolsun
saygılarımla
zaralıcan
Hicran Aydın Akçakaya
Dil işte kemiksiz dedik ya;
Bu cümle her şeyi anlatmaya yetiyor zaten.
kalemini kutluyorum güzel bir yazı.
sevgimle...
Hicran Aydın Akçakaya
Benden bensizliğin değil benliğin O olduğu benliklere sahip olmak amacıyla...
Hicran Aydın Akçakaya
Yazım ve anlatım, kusursuz denilecek düzeyde olunca içerik de o denli etkileyici oluyor. Sizin makalenizde olduğu gibi.
Sizi kutluyor ve başarılarınızın devamını diliyorum.
Hicran Aydın Akçakaya
çok güzel bir yazı....iç hesaplaşma....tadı damağımda kaldı...saygılar usta.....
Hicran Aydın Akçakaya
ustalık ne haddime hele sizin karşınızda...
çok teşekkür ederim sağolun...
Sevgili Hicran'cığım benim babam da kendisini övenlere "bırak kendini övmeyi başkası methetsin" der. Hakikaten ben şöyleyim ben böyleyim diyen insanlar belli bir zaman sonra yapayalnız kalıyorlar. Dobra bir yazıydı. İçten ve samimi. Kutluyorum canım. Sevgilerimle.
Hicran Aydın Akçakaya
sevgiler benden...
Sevgili Hicran, insanın öfkelenmemesi sabırlı ve sakin olabilmesi, için önce ruh sağlığının yerinde olması gerekiyor. Toplumda bir çoklarının yaşadıklarından dolayı ruh sağlığı bozuk. Osmanlı terbiyesi almamış olmak, aşırı alkol kullanmak, hüsranlar, fakirlik, hayal kırıklıkları insanın ruh sağlığını bozabiliyor. Ben yıllar önce romantik, sokaktaki köpeklere bile acıyan bir genç kızdım. güleryüzlü ve sabırlıydım. En ötesi çok saftım. Herkesi iyi zannederdim. Yemediğim darbe, sille kalmadı. Şimdi alıngan daha bir sinirli insanlara asla güvenemeyen bir kadın oldum ama hala sokakta orada burada insanlara tükürür gibi bakamıyorum. Bu da yetiştirilme tarzıyla ilgili bir şey olsa gerek. O yüzden sevgili dostum, ben artık normal ve sağlıklı insanların eleştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Güzel bir konuya değinmişsin, kalemine sağlık.. Sevgiler
Hicran Aydın Akçakaya
ben de senin gibiyim eskisinden daha sinirli daha asabi ama inan bu bahsettiklerim senin benim gibi olanlar değil... bak biz eksilerimizi açık yüreklilikle söyleyebiliyoruz...
eskisine oranla daha sinirliyim daha sabırsızım gibi...
kasdettiklerim kendilerini olağanüstü kusursuz gören ve zandedenlerdi...
teşekkürler sevgiler...
Son günlerde rastladığım en güzel yazılardan biri. O ne ilginç sözler öyle. Aslında hepsi çok etkili ama ben bir kaçını şuraya alıvereyim, sonra da facede paylaşayım da bir kaç kişi daha okusun.
''İnsan kemiksiz diline, otuziki dişiyle sahip çıkmalı gerektiğinde.''
''Tanrı insanları yaratmadan önce dünyayı yarattı ve içine koyacağı yarattıklarının da hangi fıtratta olacağını elbette ki en iyi bilendi. Bu yüzden insanlara yakışır bir dünya yaratmakla işe başladı. İnsanlar gibi iki yüzlü (gecesi ve gündüzü olan) insanlar gibi yuvarlak, insanlar gibi ben merkezli ve hatta onlar kadar dönek.''
Fikret TEZAL tarafından 4/29/2011 4:50:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hicran Aydın Akçakaya
Hiçran hanım benim annem de ne derdi biliyor musunuz? "Ah dilim... Dilim, dilim, dilinesi dilim"
Gerçekten de insan bir anda düşünmeden sarfettiği cümleler yüzünden, çok uzun süreler üzüntü çekmek zorunda kalababiliyor. Zaman zaman, hepimiz yapıyoruz bunu. Aynen yazdığınız gibi "Öfkeliyken ölü gibi olmalı" tepkimizi, hırzımızı en azından minimuma düşünerek davranmalıyız.
Ama dünyadan inmeye gerek yok, o kişileri çıkarıp koyun bir kenara daha iyi ..
Sevgiler..
Hicran Aydın Akçakaya
sevgiler...