Çiçeklene Çiçeklene!
İstanbul’dan bir hayli uzakta karşılıyorum baharı...
Ağaçlar ve çiçekler uyanmış koca kışın uykusundan, renk cümbüşü başlamış.. pembe, beyaz rüya alemi.. Yarışıyor adeta tabiat, güneşte şımarmış kuşlar cıvıl cıvıl...
Sene ikibinonbir ...
Nisan ayının son günleri. baharın ilk adımları...Cemreler düşmüş toprak kıpır kıpır, papatyalar boy vermiş , nazlı gelincikler kimi tomurcukta kimi çiçeklenmiş. Sabahları erken uyanmak çok güzel oluyor, saati de kurmama gerek kalmıyor martıların yaz çığlıkları , denizin iyot kokusuyla her gün yepyeni güne uyanmak ...
Bu sabah mor zambak topladım bahçeden, kurumuş çiçeklerini atmam hiç cam vazoya su doldurup kurumuş zambakları içine atıp muhteşem rengini saklarım kış boyunca..Birde gelincik çiçeklerini suya atıp kızıl kırmızı rengini. bana başlayan yazdan gelecek yaza kadar ilham ve enerji verir...
Güzelim yaz geliyor çiçeklene çiçeklene, meyvesiyle ,sebzesiyle, pembe beyaza bürünmüş dallarıyla, bolluk bereketiyle çosmuş ta çoşmuş. Heyecanlanıyorum ben bu görkemli toblolardan..Ressamları kıskandıran güzellikler başladı ..
Vişne ağaçları çiçeklenmiş ,kirazlarda; asmalar yapraklanmış, mimoza çiçekleri çılgınlığında, ya erguvanlar hoş geldin bahar der gibi , gülüyorlar güneşe doğru...
Mor leylağım da tomurcukta, sabah ilk kahvemi içerken milim milim büydüğünü görmek.. Hayat bu diyorum bu kibar ve asil çiçeğe...
Feslihen ektim dün sabah minicik boyunla saksıda, mis gibi parfümünü üretecek..Feslihensiz yaz olmaz.Yazlara mektup yazmamak olmaz..Mutlu yazlar tüm sevdklerime...
Oya Gedik (Tuncabayın)