- 1572 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Sen Yoksun...
Bir bahar akşamı, mevsimler dengesini yitirirken; bakışların yok oluyor ufukta...
Akşamın sesizliği çöküyor sokaklara, bütün yüzlerde kendini bilmez sızılar saklıyken, izleri silinmiş dünlerin üzerine, karakalemlerle çizdin adını, silinmedi yarınlardan...
İnceden inceye eserken rüzgâr, tıpkı sana benziyordu, var ile yok dercesine!
. . .
Hep yorgun zamanlarının durağıydım ben, dalgalardan sığındığın liman. . .
Nereden geldiği belli olmayan yağmurlar saklıydı yüreğimde, sesine duyulan özlemlerim vardı avuçiçlerimde ve sen her düş oluşunda bilinmeyenler içerisinde saklanırdın!
Bir vardın, bin yok...
Sana atılan tüm adımlar; tıpkı yağan karın, güneşte erimesine benziyordu. Yersiz yurtsuz hayallerin, ezber bozduran harfleriyle tutunurken sana, bütün zamanların karasını yerleştirdin gözlerime!
Kömür rengi sabahlar hediye ettin bana, saçlarıma göğün sızıları vurdu...
Eylül’e hasret şairlerin kırgınlığı,nehirlerden taştı, adını bilmediğim bir kentin ışıkları söndü!
İşte o vakit, bu kentte sen yoksun diye An-kara’ydı...
An kara...
Ser"can" Saraca...