Anlamak
Hızla kirlenen şu dünyada yeterince masum bir haykırıştır: Yazmak..
Ve o yüzdendir ki yazılan kitaplar hangi konuda olursa olsun okunmalıdır. Her kitap yeni bir dünyadır, yeni bir haykırıştır!
Ben de 2002 den beri bir türkü söylüyorum kendimce..
Ve yeterince masum olduğunu düşünüyorum.
Akan kanların dönen dolapların arasında safça bir türkü söylüyorum.
Bazen bizim ozanlara uzanıyor o türkü, bazen de yerelden genele tamamen kendimin keşfettiği, hiçbir yönlendirmeye aldırmaksızın kendimin sahiplendiği o şairlere uzanıyor..
Ne güzel söylemiş şair: “ bin yumruğun sıkılıp göğe doğrulduğu günlerde bile , dönerken evine ekmeğin kadarsın.” .
Türkiye’de de sol tutmadı. Çünkü Anadolu savaştan yorulmuş ve ekmeğinin geçiminin peşine düşmüştü. Marksizimle ve Leninizm i anlayacak durumu yoktu. Anlayamadığı da iyi oldu!
Ve islam yükselişe geçti, ki zaten beklenen de oydu. Kökleri koskoca Osmanlıya dayanan bir millet başka neye yönelecekti?
Peki soruyu şöyle sorsak: eski tüfek diye tabir ettiğmiz solcular bu bu milleti boşuna mı yordu?
Bu soruyu halen düşünmemle birlikte ilk tespitim hayır. Yukarda da bahsettiğim gibi o da hayata başka bir yaklaşımdı. Sonunda onlar da refah ve mutluluk için dövüştü..
Bana göre hata şuydu taraflar birbirini anlayamadı, anlamak dahi istemedi. Dindarlar bunlar kominist dedi kestirip attı, derine inmedi.. Solcular da şeriat geliyor diye son zamanlarda da -herkesin farklı farklı tanımladığı- laiklik elden gidiyor diye bir ironi oluşturdu.
Ve şimdilerde ise matematikteki “ortalamaya dönüş prensibine” göre İslam yeniden yükselişe geçti.
Dünyadaki yaşanan son hadiseler de gösteriyor ki halka rağmen hiçbir yönetici başta kalamıyor.
Baskı ve şiddetle hiçbir şeyi çözemezsiniz. Karşınızdakini anlamadan da bir şey çözemezsiniz.
Halkların söylediği türküyü anlayın! Bunu özellikle Chp ye söylüyorum. “ Biz Atatürk’ün partisiyiz sözünü” artık bırakın. Topluma şekil vermeye değil; toplumun yönelimine saygı göstermeye çalışın.
Ve o masum türkümü gene söylüyorum. Zaman zaman şiir de yazıyorum. Şiir de okuyorum.
2002 yılından beri bilincimi özgürleştirmeye çalışıyorum.. kalıplaşmış sözlerle, “ya sev ya terk et .”lerle uğraşmıyorum..
Derin denizlerdeki balinaların türkü söylediğini bilerek yaşıyorum..
Akan kanların dönen dolapların arasında safça bir türkü söylüyorum.
Ve yeterince masum olduğunu düşünüyorum…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.