- 503 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurtuluşun Felsefesi 56
56] Siz, sanki cevap veren üstünde, cevap verenin farkında olmadığı, ama sizin bilir olduğunuz bir sosyal öğrenilme gücü, etkisinin farkında değilmişsiniz gibi davranmış olacaksınızdır. Bunu siz göz önüne almazsanız, kasti, yanıltıcı, yanlı, kışkırtıcı ve ilerlemeden yana olmayan saptırıcı davranmış 0lursunuz. Böylesi bir tutumda, sanki bilimsel bir metottu kullanmışsınız gibisine, aldatıcı olacaksınızdır.
Önce sosyal öğrenmeyi, bir denek durumla belirteyim. İçinde; tavanında muz asılı olan ve ona ulaşabilmek için bir merdiven bulunan kafese, 5 tane maymun konur. Davranışları gözlenir. Bir maymun uzun uğraşılardan sonra muza, merdivenle ulaşmayı akıl eder. O sırada gözlemcimiz Çok tazyikli can yakan ve maymunları kafes duvarına yapıştıran suyu, maymunların üzerine boca eder.
Her merdivenle muza erişme denemesi bu şekil bir şiddet durum karşılaşması yarattığından artık maymunlar muza ulaşma isteğine pes ederler. Deney olarak öğrenmişlerdir ki böyle bir yönelimlerinin sonunda can yakıcı, şiddeti bir azapla karşılaşmaktadırlar. Maymunlar artık sakin ve muza ulaşmakta isteksizdirler. Muza ulaşma gibi bir talep dahi ortaya koymazlar.
Beş maymundan bir tanesi kafes dışına alınıp, içeriye bu tecrübeyi yaşamamış yeni bir başkası konur. Yeni olan maymun, ortam alışmasından sonra muza yönelir. Ancak beklenen alışılmış sonucu önceden bilen 4 maymun, buna engel olurlarsa da yeni olan maymun bu engellenmeye aldırış etmez. Bu kez maymunlar bunu bir güzel pataklarlar. Yeni maymun bir daha bu işe cüret dahi edemez!
İlk 4 maymundan biri daha, dışarı alınır. Yerine yenisi getirilir. Bir zaman sonra yeni gelen maymun da muza ulaşma davranışları sonunda, merdivene çıkıp muzu almak için muza yönelince; önce sert bir engellenmeyle karşılaşır. Daha ısrarcı olunca, grup üyelerinden bir güzel patak yer. En çok patağı da, tazyikli suyu hiç yememiş olan, muza ulaşmakla ne olacağını dahi hiç bilmeyen; suyun yakıcı bir azapla tazyikli olaraktan sıkıldığını hiç görmemiş olan maymun atıyormuş. Ama grup dayağı ile muza gidilmez oluşun yasağını öğrenenmiş idi.
Böylelikle diğer 3 maymunlar da, sırayla ve farklı zamanlarda, kafes içi süreçleri dahi hiç bilmeyen maymunlarlan yer değiştirtilmişlerdir. Grup öğreticiliği, yenilere yansıtılarak aktarılmış. Şimdi kafeste 5 tane, muza erişilmek istenildiğinde grup dayağının dışında, ne olacağını dahi hiç bilmeyen tazyikli suyu ve onun yakıcı azabını hiç görmemiş, 5 tane maymun vardır.
Bunlardan birisi kafes dışına alınıp, yerine yenisi getirildiğinde, sanki ne olacağını biliyorlarmış gibi yeninin muza erişme isteğine önce engel oluyorlarmış. Muza istekli olan maymun azimli ve ısrarcı girişimlere başladığında, ona adam akıllı bir sopa çekiyorlarmış. Artık kafesteki 5 maymunun da, her gruba yeni katılan üyelerinde bir süre sonra, muza isteksiz ve kayıtsız davrandıkları görülüyormuş.
Birincisi; bir cemiyete aitlik duygusunun baskınlığıdır. Bu hal, halka ait çok önemli hayati davranış duygusudur. Kişilere, aidi oldukları, temsili grupların kendisine telkinde bulunan bir kutsiyeti ve bu kutsiyeti vaaz eden çevreleri vardır. Ve bu çevrelerin baskıcı olduğuna dair ifşa ettirici yöntemleri, soru şeklinde, böylesi bir direkt soruyl,a kullanmış olmanız yanlıştır!
Sosyal öğrenmeler gizli sosyal güç baskılarıyla, kişilere alıştırılmış kanıksatılmıştır. Ya da kişiler bu yöntemleri farkına bile varmadan, öyle olur mantığının sıradanlığı ile iyice kanıksamıştırlar. Kişilerin öğrendiği ve bunları içsinip öğrendikten sonra da, önemsediği bu tutumlarına da, böylesi soruyla, kişinin alenen cevap veremez oluşu açıktır.
Ve bu alınan cevap, kişi yanıtının bu soruya hakkı ile verilir bir cevabının olmayışıdır. Ağabey, ana, baba, abla baskısı bir gerçek iken, hali durum öyle ulu orta, açıkça ortaya dökülür mü? Bu nedenle, yine kişilerin bu kabilden olan çok sorunları vardır. Bırakın örtünmesini, daha vahim baskı olan, ensest ilişkilere maruz kalışını dahi, size söylemez. Böyle bir mağdur, sorunuza zorunlu olaraktan ağabeyini, ablasını, anne ve babasının sevgisini, yere göğe sığdıramamanın ikiyüzlülüğü ile cevap verecektir.
İkincisi de; koskoca bir yalan olan, basit sosyal öğrenmenin, bilincinde olmayanın düştüğü bir tuzak ve cahilliği de ortaya koyan bir sorudur bu. Burada iki tür aldatma söz konusudur. Birincisi soru soran kişi açısındandır. Soruyu soran kişi; karşısındaki kişinin, yaşamındaki pek çok şey gibi, örtünmeyi de, kişilerin halk içinde öğrendiğini, örtünmenin kendisinin kararı olmayan bir tutumla olduğunu bildiği halde, bilmezmiş gibi sormasıdır.
Soru sorulan kişide; örtünmeyi, zımnen kendi kararıymış gibi benimsediğini, çok iyi bilmektedir! Ama aidini koruma uğruna, yani salağa yatan bir numaradır. Tıpkı taammüden cinayet işleyen birine; %100 suçluya, suçlunun başka bir aidi olan yakınının sahip çıkar oluştaki fevriliği gibidir bu. Bu soruların genelde, böyle cevaplanacağını bilen kişi de, hince bir kurnazlıkla, durumdan fırsatçı yararlanmasıyla araştırma yapacaktır. Bu iki riya birleştiğinde bir aforizma ortaya çıkacaktır: ’Bak, halk iradesi, gönüllü benimseme ile gerçekleşmiştir’ diyecek ve anketini de, göğsünü gere gere yayınlayacaktır!
Yine soru sorulan kişideki alınacak cevap, cevap verenin ya bilmezliği ile yanlış olacaktır. Ya da; cevapçı yukarıdaki iki maddede sayılan nedenlerden ötürü, kişi kendisini bir grup, ya da bir ailenin aidi olmasını önemser olmasından ötürü yalanı vardır. İşte kişilerin böylesi bir grup veya aile aidiyetini benimseyerek duygusunu aklının öne almasıyladır ki soru objektif cevaplanmayacaktır.
Aidiyetçi ilişki ile fikrini belirtir olmayı karıştıracaktır. İşte sizin bunları bilerek soru sormanız da durumun bilerek çarpıtılmasıdır. Elbet bu soruya cevap verirken kişiler tutumunun, sosyal öğrenmeci etkisi ile kişilerin sahte bir tutum alışları olduğunu söylemeyecektir.
Çünkü soru akıl işletmenizi sorgulamıyor. Cevapçıya göre sizin sorunuz, eğer cevapçının yanıtları içinde grup ve aile aidiyetinin anlamalarına ters düşen söylemleri olacaksa; bu sorunuz; cevapçıya, kendisinin aidi olduğu çevreye, deşifre edilmesi anlamına gelecektir! Cevabı da sizin sorunuza göre değil, cevapçının kendi anlamasını göre savunma olacaktır. Yani ana baba baskısıyla örtündüğünü söylemesi, hem bir aile dışlanması hem de bir grup dışlanmasının ifşasıdır!
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.