- 2824 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
liberalizmde özgürlük ve sorumluluğun birbirine olan bağımlılığı
SEVGİ TOPRAK
HİTİT ÜNİVERSİTESİ
SBKY BÖLÜMÜ
İÇİNDEKİLER
Sayfa Nr.
GİRİŞ…………………………………………………………………………..………2
1. LİBERALİZMİN KÖKLERİ,GELİŞİMİ VE TANIMI………………………….…2
2. LİBERALİZMİN TEMEL İLKELERİ……………………………………………...3
2.1. Birey, Bireycilik ve Bireysellik…………………………………………………4
2.1.1. Birey……………………………………………………………………...4
2.1.2. Bireycilik…………………………………………………………………5
2.2. Özgürlük………………………………………………………………………..6
2.2.1. Negatif Özgürlük………………………………………………………...7
2.2.2. Pozitif Özgürlük…………………………………………………………8
2.3 Eşitlik. …………………………………………………………………………...9
3. ÖZGÜRLÜK VE SORUMLULUĞUN BİRBİRİNE BAĞIMLILIĞI…………….9
4. SONUÇ…………………………………………………………………………….10
KAYNAKÇA…………………………………………………………………………11
GİRİŞ
Siyasi bir ideoloji olan Liberalizm 19.yüzyıl ve sonraki dönemlere damgasını vurmuştur. Liberalizm, özgürlüğü birincil politik değer olarak ele alan bir ideoloji, politika geleneği ve düşünce akımıdır. Özgürlük, kelime anlamı itibariyle bağlı ve bağımlı olmama, dış etkilerden bağımsız olma, engellenmemiş ve zorlanmamış olma halini dile getirmektedir. Buna paralel başka bir gündelik tanımı ise; insanın kendi kararlarını kendi istemine ve düşüncelerine göre belirleyebilmesi ile kendi seçimlerini kendi iradesiyle yapabilmesidir (Wikipedia, 2007).
Bu makalede Liberalizm’in temel ilkelerinden olan birey ve özgürlük kavramları araştırılmıştır. Özgürlük yani liberty, Liberalizm için önemli kavramlardan biridir. İsaiah Berlin bu kavramı Negatif ve Pozitif Özgürlük olarak ikiye ayırmış,”İki Özgürlük Kavramı” makalesinde açıklamıştır. Berlin’in bu makalesi birçok araştırmacı ve esere kaynak oluşturduğu gibi bu araştırmaya da ışık tutmuştur. Birey kavramı ise, hakkında geniş bir kaynak araştırması yapılarak, bireysellik ve bireycilik kavramlarıyla birbirine bağlantılı olarak ele alınmıştır. Eşitlik ve otonomiden bahsedilmiş , fırsat eşitsizliğinin getirdiği olumsuz durumlar üzerinde örnekle durulmuştur . Ayrıca ahlak yasaları ve özgür istemenin birbirinin yerini tutacağı sonucuna varılmıştır .
1. LİBERALİZMİN KÖKLERİ, GELİŞİMİ VE TANIMI
Bu bölümde Liberalizm’in etimolojisi, tarihi gelişimi anlatılacak ve Liberalizm’in tanımı yapılacaktır. Liberalizm ve liberty arasındaki etimolojik benzerlik ele alınacaktır.
“Liberal” kelimesi 14. yüzyıldan beri kullanılmaktadır ve birçok anlama gelmektedir. Latince “liber” kelimesi, özgür insanlar sınıfı anlamında kullanılmaktadır. “Liberalizm” terimi ise, 19. yüzyılın başlarında İspanyolcadan İngilizceye çevrilmiş ve siyasi terminolojiye girmiştir. İlk kez 1812 yılında İspanya’da kullanılmıştır. 1840’larda Avrupa’da bir akımı olarak geniş ölçüde tanınmıştır. Ancak; Birleşik Krallık da çok daha yavaş bir şekilde yerleşmiştir. 1830’lar boyunca Whigler kendilerini liberaller olarak adlandırmaya başlasalar da, Glandstone’un 1868’de görev almasına kadar liberal bir hükümet oluşturulamamıştır (Heywood, 2007: 31).
Etimolojik bakımdan Liberalizm ve “liberty”(özgürlük) kelimeleri arasında bir bağlantı vardır. Ayrıca Liberalizm bireyi de inceler. Bu bakımdan bireysel özgürlüklerin önemi birçok yorumun temelinde vardır.
Liberalizm yazarlar tarafından çeşitli şekilde tanımlanmıştır; ancak hepsinin de belirli çerçeveler içinde kaldıkları görülmüştür. Liberalizm; özgürlüğü birincil politik değer olarak ele alan bir ideoloji, politika geleneği ve düşünce akımıdır (Wikipedia, 2007). Hayek’e göre:
“Liberalizm, prensiplerinde, liberalizmin değişmez bir doğma haline gelmesine icap ettirecek hiçbir cihet yoktur; liberalizmin bir defaya mahsus olmak üzere tespit edilmiş sabit kaideleri mevcut değildir. Bir prensip vardır; işlerin idaresinde kendiliğinden doğan içtimai kuvvetlere kabil olduğu kadar yer verilmeli ve zorlayıcı, tazyik edici tedbirlerden kabil olduğu kadar kaçınılmalıdır. Fakat bu prensibin, sonsuz derecede çeşitli tatbik şekilleri olabilir” (akt. Yayla, 2008:17–18).
Erdoğan’a göre Liberalizm, siyasi ve modern bir doktrindir. Burada siyasiyle kastedilen bir öğreti veya ideolojinin kapsayıcı bir felsefi sistem oluşturmadığına, fakat sadece siyasal alanın düzenlenmesine ve devlet-toplum ilişkisine hakim olacak birtakım normatif önermelerden meydana geldiğine işaret eder. Modern doktrin olarak kastedilen ise, onu tarihsel olarak yeniçağın düşünce atmosferinde ve yeni toplumsal-siyasi formasyonların oluşmaya başlamasıyla birlikte ortaya çıkmış olduğudur (2005, s.23).
Bir başka tanımlamaya göre liberalizm ikiye ayrılmış ve bu ayrımlar üzerinden anlamlandırılmıştır. Bunlar siyasi liberalizm ve ekonomik liberalizmdir. Siyasal liberalizm, liberal demokrasinin temel felsefesini oluşturur. Ekonomik liberalizm ise kapitalizmin ideolojisini oluşturur (Kışlalı,1991:50).
2. LİBERALİZMİN TEMEL İLKELERİ
Bu bölümde Liberalizmin temel ilkelerinden iki tanesi olan birey ve özgürlük üzerinde durulacaktır. Birey, bireysellik ve bireycilik kapsamında ele alınacaktır. Özgürlük, Negatif ve Pozitif Özgürlük bağlamında ikiye ayrılarak incelenecektir.
2.1. Birey, Bireycilik ve Bireysellik
2.1.1. Birey
Liberalizm metodolijik ve ahlaki anlamda bireyci bir doktrindir. Birey liberalizmin en temel değeri olduğu gibi, bireysellik de liberalizmin en temel değeridir. Ayrıca tüm toplumsal kurumların önünde de birey vardır. Birey kavramı modern dünyada öylesine tanıdık bir kavramdır ki, bu kavramın siyasi önemi çoğunlukla gözden kaçırılır. Feodal çağa bakacak olursak bu dönemde bireyin kişisel hürriyetleri ve özgün kimlikleri neredeyse yoktu. Bu dönemde daha çok insanlar bulundukları sosyal grubun üyesi sayılırlardı. Bunlar aile, köy, yerel cemaat ve sosyal sınıf gibi kurumlardı. Bu insanların hayatları ve kimlikleri büyük oranda bu grupların nitelikleriyle belirlenirdi ve kuşaktan kuşağa çok küçük bir değişim gösterirdi (Heywood, 2007:35). Ancak gittikçe büyüyen piyasa yönelimli toplumlar feodalizmin yerini aldıkça; bireyler çok daha geniş tercih ve sosyal imkanlara kavuştular. Böylece kendileri için düşünmeye başladılar. Artık bireyler kişisel ve ayırt edici özelliklere sahip olduklarının bilincine vardılar. Her bireyin özel bir değeri vardır.
Alman filozof Immanuel Kant bireyleri “kendi başına amaç olarak” ele almıştır. Kant, bireyin önemini vurgulamak için iki karşıt anlamı gündeme getirir. Birincisi, her insanın özgürlüğüne dikkat çeker: Bireyleri öncelikle kendilerine has özellikler ve sahip oldukları nitelikler açısından tanımlar. İkincisi ise, bu bireyler aynı statüyü paylaşmazlar, çünkü onların hepsi en başta bireydirler (Heywood, 2007:36).
Bireyin önceliğine inanma, liberal ideolojinin tipik temasıdır. Ancak bu düşünce liberal düşünceye farklı açılardan yansımıştır. Bu doğrultuda bazı liberaller toplumu, salt kendi ihtiyaçları peşinde koşan bireylerin toplamı olarak görmüşlerdir.
2.1.2. Bireycilik
Bireycilik, her türlü sosyal grup veya müşterek organ üzerinde, bireyin üstün derecedeki önemine olan inancı ifade eder. Bireycilik belirli türlere ayrılmıştır. Bunlar metadolijik bireycilik, etik bireycilik, bencil bireycilik ve gelişimci bireyciliktir. Bunlardan birincisi her siyasal teori veya sosyal açıklamada bireyin merkeziyetçiliğini öne sürer. Toplum hakkındaki tüm yargılar, toplumu oluşturan bireyler açısından dile getirilmelidir. İkincisi ise, toplumun bireysel hak, ihtiyaç veya çıkarlarına öncelik tanıyarak, bireyin yararına olacak şekilde inşa edilmesi gerektiğini ima eder. Üçüncüsü olan bencil(egoist) bireycilik, klasik liberallerin ve yani sağın bencil çıkarlara yönelmesini ve kendi ayakları üzerinde durmasını savunur. Sonuncusu, çıkar tatmini arayışından çok, insani gelişimi önceleyen bireyciliği önemserler (Heywood, 2007:37).
METODOLOJİK BİREYCİLİK: Bütünün sağlıklı bilgisinin ancak onu oluşturan unsurların bilgilerinin bir araya getirilmesiyle elde edilebileceğini savunan yaklaşımdır . Toplumsal ilişkileri ifade edecek olan yasa yahut düzenliliklerin bireyin davranışlarına indirgenebileceğini , bu nedenle sosyal bilimlerin en temel yönteminin bireyin davranışlarını tespit edip onlardan toplumsal davranışlara ilişkin genellemelere gitmelerini söyler. AHLAKİ BİREYCİLİK : Bireycilik hem ahlaki- politik hem de ahlaki- psikolojik bir kavramdır . Ahlaki –politik bir kavram olarak bireycilik , birey haklarının üstünlüğünün prensibinin kabulü demektir . İnsan başlı başına bir amaçtır , başkalarının amaçlarının bir aracı olamaz . Ahlaki – psikolojik bir kavram olarak bireycilik bireyin zihni bağımsızlık prensibinin kabulü demektir . İnsan bağımsız olarak düşünmeli , yargılamalı ve hiçbir şeyi kendi aklının hükümranlığından daha üstün yer verememelidir . (bilgininadresi;2007 ) Liberal bireyciliğin bencilliği teşvik ettiği doğru bir yargı değildir . Bireycilikten kastedilen , kendi hayat felsefeleri doğrultusunda özgürce yaşama haklarının toplumsal baskılara kurban edilmesine karşı çıkıştır . Diğer bir deyişle bireycilik bireyin otonomisidir. Bireylerin toplumsal baskı altından kalkmaksızın kendileriyle ilgili kararları kendilerinin verebilmesinin önünün açılmasıdır . Frederich August Von Hayek “ Ferde fert olarak saygı göstermek ; kanaat ve zevklerinin ne kadar dar olursa olsun , kendi sahası içinde kendine ait bir mesele olduğunu kabul etmek ; insanların ferdi kabiliyet ve temayüllerine inkişaf ettirmelerinin arzuya sayan olduğuna inanmaktır.” Sözleriyle liberal bireyciliği kısaca özetlemiştir . Toplumsal normların bireylerin hareket alanları , kısıtladığı bir gerçekken , liberal bireyciliğin bireyi yaşadığı toplumsal ayrı bir şekilde kendi içinde değerli olduğu şeklinde değerlendirmesi liberalizmin insana verdiği önemin göstergesidir . Bireyler kendi hayatları ile ilgili karar alma anlamında eşittir . Bireycilik , sınırlı devlet ve özgürlük birbirinden ayrılmayacak ilkelerdir . Otonom bireyi amaçlayan hiçbir ideoloji bireyin özgürlüğünü sağlayamaz. Kişilerin her türlü baskıdan uzak bir şekilde diledikleri yaşam tarzını seçme hakları ancak bireyci bir ideoloji ile mümkündür. Bireycilik olmadan özgürlük , özgürlük olmadan bireycilik mümkün değildir . Bireyleri mutlu olmayan bir toplum mutlu bir toplum olmaz . Toplumun huzurunu sağlamak bireyin huzurunu sağlamaktan geçer .
Bazen klasik liberalizm veya liberal rasyonalizm de denilen liberal bireycilik, hem açıklamayı hem de değerlendirmeyi kapsar. Onun açıklayıcı yanı, toplumsal düzenin anlatımıyla ilgilidir. Bu da iktisadi, hukuki ve siyasi olguları içine almaktadır. Değerlendirilmesi ise; bireyci bir özgürlük anlayışından hareketle, mevcut toplumsal düzenin iyileştirilebileceğini göstermeyi amaçlar (Barry, 2004:.13).
2.2. Özgürlük
Özgürlük, liberalizmin esaslı noktalarından biridir. Bireyin hür olması, istediğini baskıya uğramadan yapması onu özgün çalışmalara ulaştırır ve iyi yerlere getirir.
Özgürlük, Almanca freileit, Fransızca liberte, İngilizce liberty, freedom, Latince libertes olarak tanımlanır. Siyasal, toplumsal, felsefi ve gündelik yaşam alanlarında çeşitli anlam boyutlarında kullanılan kavram ya da kategori ise özgürlüktür (Wikipedia, 2007). Liberaller için bireysel özgürlük üstün değerdir ve liberal ideoloji de birçok açıdan birleştirici unsurdur. Ancak liberaller, bireylerin mutlak anlamda özgürlük hakları olduğunu kabul etmezler.
Bireyin istediğini hiçbir baskıya maruz kalmadan yapması saf özgürlüğe de dönüşebilir. Bu tarz özgürlük de negatif bir noktaya yönelir. Ancak liberalizmde bu saf özgürlük, özgürlük olarak kabul edilmemektedir. Yani bireyin başkalarının özgürlüğünü kısıtlamaması gerekir. Libertenler negatif, saf özgürlüğü isterler (Wikipedia, 2007). Isaiah Berlin ”İki Özgürlük Kavramı” adlı makalesinde Negatif Özgürlük ve Pozitif Özgürlük kavramlarına değinmiştir.
2.2.1. Negatif Özgürlük ( Freedom from something )
Belirleme , bir şeyden azade olmak . Bunun için özgürlük için , dış sınırlamaların olmaması yeterlidir , kişinin nasıl olacağı önemli değildir .
Özgürlük, normal olarak kişi veya grubun, bireyin eylemlerine müdahale etmemesidir. Bu anlamda siyasi özgürlük, bireyin başkaları tarafından engellenmeden hareket edebildiği alanı gösterir. Eğer bireye müdahale edilirse birey, özgür olmaz ve köleleşmeye kadar gider. İnsanlar tarafından bir amaca ulaşırken engellenirseniz siyasi özgürlükten yoksun olursunuz (Berlin, 2007:72). Ama bu yoksunluk siyasi özgürlüğün olmadığı anlamına gelmez. Aksine bu durum, ekonomik özgürlük veya onun karşıtı olan ekonomik kölelik anlamına gelir.
Bireyin maddi araçlardan yoksun olması kendi zihinsel veya fiziki kapasitesinin eksikliğinden kaynaklanıyorsa, o zaman yoksunluk yerine özgürlükten yoksunluk meydana gelir.
Liberal ahlakın temelleri; özgürlüğün eşitliği, başkalarının bana davranmasını istediğim gibi davranmak, benim özgürlüğümü, refahımı ve aydınlanmamı tek başına mümkün kılmış olanlara olan borcumu ödemek; en basit ve an evrensel anlamda adalettir (Berlin, 2007:75).
Bu aşamalardan sonra varacağımız sonuç, negatif özgürlük, bireyin başkalarının otoritesine maruz kalmadan özgür olmasıdır. Bu negatif özgürlük anlayışta da kişinin etkinliği kimsenin müdahalesi olmadan özgürce gerçekleştirebilmesine bağlıdır. Negatif özgürlük tanımı, en belirgin olarak İngiliz filozoflarca (örneğin; Locke, Hobbes ve Smith); bunun karşılığında pozitif özgürlük ise Hegel, Rousseau, Herden ve Marx gibi kıtasal Avrupa düşünürlerince tanımlanmıştır. Negatif özgürlük bir tür konsepttir; birkaç çekici unsura sahiptir. Bunlardan birincisi negatif özgürlük bir tür özgürlük alanı tanımlar. İkincisi ise, negatif özgürlük dahilindeki kısıtlama, doğal ya da kapasite yetersizliği gibi sebeplerle değil, kişi veya kişilerce empoze ettirilir (Wikipedia, 2007).
2.2.2. Pozitif Özgürlük ( Freedom to something )
Bir şey yapmada özgür olmak . Ne olacağı yanında olunanın ahlaksal değeri de önem kazanmaktadır .
Özgürlük kelimesinin pozitif anlamı, bireyin kendisinin efendisi olma isteğinden kaynaklanır. Birey pozitif özgürlükte ”Hayatım ve kararlarımın şu veya bu harici bir güce değil de kendime bağlı olmasını isterim. Hiç kimse değil bir kimse olmak isterim. Kendisi için karar verilen değil, karar veren; kendi kendini yöneten bir fert olmak isterim” (Berlin, 2007: 79) şeklinde düşünür.
Isaiah Berlin’in de söylediği gibi pozitif özgürlük bireyi güçlendirmeyi; insanları ve yaşamlarını felce uğratan sosyal felaketlerden korumayı amaçlar. Kişi kendi iradesiyle hareket eder. Negatif özgürlük, bireyin dışsal sınırları üzerinde rol oynar ve bireye tercih özgürlüğü sağlar. Mesela kişinin karını azamileştirmesi düşünüldüğünde kişinin çok düşük ücretle emeğini satması değerini ortaya çıkarır. Green, negatif özgürlük yerine pozitif özgürlük fikrini önerir. Özgürlük, bireyin bireyselliği kazanma ve geliştirme yeteneğidir, yani özgürlüğün içeriğinde bireyin potansiyelini gerçekleştirme bilgiyle beceri elde etme ve doyuma ulaşma yeteneği vardır (Green’den akt. Heywood, 2007: 73).
Liberalizm , hem ahlaki hem de metodolojik anlamda bireyci bir doktrindir . Bireysellik veya bireysel özgürlük liberalizmin en temel değeridir . Liberallere göre toplumun onu oluşturan bireylerinkinden ayrı bir varlığı , iradesi ve amaçları yoktur . Ama kimi liberallerde bireysellik özgürlükten özerkliğe yaklaşan bir değerdir . Liberal özgürlük anlayışının üç temel özelliği vardır . Birincisi özgürlüğün bireysel bir durum olarak temellendirilmesidir . Yani özgürlüğün öznesi herhangi bir toplu varlık biçimi değil sadece birey olarak insandır . Liberaller bazen özgür toplumdan bahsederler. Bununla kastettikleri durum özgür kurumlara dayanan ya da özgür bireylerden oluşan bir toplumdur . İkinci olarak liberallerin çoğu bireysel özgürlüğü politik bir değer olarak kavrarlar . Politik anlamda özgürlük , kısaca siyasal baskıdan korunma durumunu ifade eder . Liberal özgürlüğün üçüncü özelliği onun esas olarak negatif bir değer olarak görülmesidir .
3. ÖZGÜRLÜK VE SORUMLULUĞUN BİRBİRİNE BAĞIMLILIĞI
Sorumlulukların yerine getirilmesi için ayrı ayrı kullanılan temel özgürlükler; kişisel, toplumsal ve çevresel koşullara aşırı derecede bağlıdır. Temel eğitim fırsatından yoksun bırakılan bir çocuk sadece bir çocuk olarak yoksun bırakılmakla kalmaz, aynı zamanda bütün hayatı engellenir (okuma, yazma ve aritmetiğe bağlı temel işlevleri yerine getiremeyen bir kişi olarak yetişir). Yani bazı temel özelliklere sahip olmaya bağlı olan sorumlu hayatlara ulaşma yeteneği bakımından tam bir yoksunluk içindedir (Sen, 1999:382).
Sorumluluk, özgürlüğü gerektirir. Bir şey yapmak için gerekir olan temel özgürlüğü ve kapasitesi olmayan kişi o şeyi yapmaktan sorumlu olmaz. Ancak fiilen bir şeyi yapma özgürlük ve kapasitesine sahip olmada o kişinin kişisel sorumluluğunu gerektirir. Bundan dolayı özgürlük sorumluluk için hem gerekli hem de yeterlidir (Sen, 1999:.383).
Çağdaş liberalizm içinde özgürlüğün negatif anlamını onun pozitif anlamından ayrıştırarak bu ayrımı felsefi ahlaki olarak temellendirmeye çalışan ilk düşünür Isaiah Berlin olmuştur . Negatif özgürlükle kastedilen bireyin ancak herhangi bir keyfi kısıtlama veya baskı altında olmaması halinde özgür olduğunun kabul edilmesidir . Harici ve keyfi bir kısıtlamaya maruz olmayan bireyin hangi amaçlara yöneleceği ve amaçlı bir etkinlikte bulunup bulunmayacağı tamamen onun takdirine ve tercihine kalmıştır . Berlin pozitif özgürlük anlayışının totaliter bir potansiyel taşıdığına dikkat çekmiştir .
2.3 EŞİTLİK Bireycilik , temele ilişkin bir eşitliği ifade eder ;yani bireylerin en azından ahlaki dğer anlamında “eşit doğduklar” inancını yansıtır . Bu eşit haklara ve yetkilere ilişkin liberal bağlılıkta ,özellikle de hukuki eşitlikte (bir kişi bir oy, bir oy bir değer)belirginleşir . Ancak bireyler aynı seviyede yeteneğe ve çalışma isteğine sahip olmadıklarından dolayı , liberaller sosyal eşitliği ve gelir eşitliğini savunurlar . Bunun yerine , tüm bireylere kendi gelir eşit olmayan potansiyellerini gerçekleştirmeleri bakımından eşit şans tanıyan fırsat eşitliğini ( eşit oyun alanı ) savunurlar . Liberaller , kabaca yetenek artı çok çalışmayı ifade eden liyakate dayalı meritokrasi ilkesini desteklerler . (Heywood , 2007 : 61-62) Eğitimde fırsat eşitliği eskiden daha çok anılır dile getirilirdi . Ortaöğretim giriş sınavları ve üniversite giriş sınavları ne yazık ki fırsat eşitsizliğinin ne denli derin olduğunu her yıl bize göstermektedir . Yoksulluğun feodal düzenin hala hüküm sürdüğü doğu illeri en son sıralardan hiç kurtulamamakta , bu illerin çocukları başarısızlığa mahkum edilmektedir . Ve daha da kötüsü , bu durum sorgulanmamaktadır . Bu başarısızlığın altında yatan nendeler araştırılmamaktadır . Her yıl başarılı iller baş tacı edilmekte , başarılı öğrenciler dershane tişörtleri ile lanse edilmektedir .
4. SONUÇ
Özgürlük herkesin isteyeceği bir haktır. Önemli olan nokta benim özgürlüğüm başkasının özgürlüğünü kısıtlarsa ya da ona bir zarar verirse artık bu özgürlük, özgürlük olmaktan çıkar başka bir şeye dönüşür. Özgürlüğün bir hak olmasının yanında sahip olunan bu özgürlüğün bir de sorumluluğu vardır. İşte bu sorumluluk özgürlüğün sınırlanmasına yardımcı olan alandır. İnsanlar ancak bu sayede kendilerini sınırlarlar.
Özgürlük bireyin bir gereksinimi olduğu için önce bireyin özgürlüğü esastır. Daha sonra ise toplumun ve milletin özgürlüğü kendini gösterir. Sonuçta liberalizmin iki temel yapı taşı olan birey ve özgürlük kavramlarının birbirlerine ne kadar bağlı oldukları ve birbirlerinden ayrı olduğunda hiçbir anlam ifade etmedikleri görülmüştür. Özgürlük doğa yasalarına bağlı bir istemenin özelliği olmamakla birlikte , bundan dolayı hiçte yasasız değildir o daha çok değişmez ama özel türden yasaları olan bir nedensellik olmalıdır . Öyleyse istemenin özgürlüğü özerkliktir. Demek ki özgür bir isteme ile ahlak yasaları altında bir isteme aynı şeydir . İstemenin özerkliği ahlaklılığın en üst ilkesidir . Ahlaklılığın tek ilkesi yasanın her türlü içerikten bağımsız olmasından ve yine de kişisel tercihin sırf bir maksimin alabileceği genel bir yasa koyucu biçim tarafından belirlenmesinden ibarettir . Hem istemenin hem de özgürlüğün kendi kendine yasa koymasının her ikisi de özerkliktir , dolayısıyla birbirinin yerine geçebilecek kavramlardır.
KAYNAKÇA
1.Barry, Norman,(2004), Modern Siyaset Teorisi, Ankara: Liberte Yayınları.
2.Berlin, Isaiah,(2007),”İki Özgürlük Kavramı”, Liberal Düşünce, S.45- . 46,12,s.69-82
3.Erdoğan, Mustafa, (2005), ”Liberalizm ve Türkiye’deki Serüveni” , Modern Türkiye’ de
Siyasi Düşünce- Liberalizm, İstanbul: İletişim Yayınları, C.7,s.23-40
4.Heywood, Andrew,(2007), Siyaset, Ankara: Adres Yayınları.
5.Heywood, Andrew,(2007),Siyasi İdeolojiler, Ankara: Adres Yayınları.
6.Kışlalı, A.Taner, (1991), Siyasal Sistemler, Ankara: İmge Yayınları.
7. Sartori, Giovanni,(1996), Demokrasi Teorisine Geri Dönüş, Ankara: Yetkin Basım ve Yayım.
8.Sen, Amartya,(1999),Özgürlükle Kalkınma, Çev. Yavuz Alogan, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
9.Swanepool, Marc,(2008),Sefaletten Zenginliğe, Ankara: Liman Yayınları.
10.Yayla, Atilla,(2008), Liberalizm, Ankara: Liberte Yayınları.
11.Wikipedia,(2007),”Liberalizm”,Kaynak:tr.wikipedia.org/wiki/Liberalizm, (Erişim
Tarihi: 17 Nisan 2009).
12.Wikipedia,(2007),”Liberalizmin Temel İlkeleri”, Kaynak: tr.wikipedia.org/wiki/Liberalizm#Temel_C4.B İlkeleri, (Erişim Tarihi:17 Nisan 2009).
13.Wikipedia,(2007),”Özgürlük”, Kaynak:tr.wikipedia.org./wiki/Özgürlük, (Erişim Tarihi:17 Nisan 2009).
14.Wikipedia,(2007).”Negatif Özgürlük”,Kaynak:tr.wikipedia.org./wiki/Negatif, (Erişim Tarihi:17 Nisan 2009).
15. Medicine , (2009) , “Özgürlük” , Kaynak: www.medicine.ankara.edu.tr/basic_medical/deontology/Etkinlikler/H.tepe.pdf (Erişim Tarihi: 22 Kasım 2009 ).
16.Cennetulbaki,(2009),”Ahlaki Bireycilik “, Kaynak :www.cennetulbaki.com/bireycilik_6951.html (Erişim Tarihi : 22 Kasım 2009)
YORUMLAR
Birey, toplumsal hiyerarşide temelde ama fırsatlar eşitliği ya da eşitsizliğin de, sermaye ve emek çelişkisinde ve garip bir şekilde piramitin en üstünde oturuyor? Burada her hangi bir açıklanamazlık yok mu?
Oturanlar( toplumsal statü ve piramid bağlamında) birey ama burada ki birey, muğlak bir kavram olmuyor mu? Bireyin sosyal statüsünü yatay ve dikey olarak tasnife başladığımızda, eni sonu bireyde, bireycilikte ve buna özgürlük maskesi taksa da, liberty ya da neo liberty yaklaşımda son çözümlemeyle söylersek; bir biçimde sınıfsal olmuyor mu? Buradaki dış hegemon ve iç egemen çelişkisi, sınıfsal çelişkiye iste de, istemese de evrilecektir.
Bir diğer konu, birey ve özgür iradesi bağlamında, neo liberailte ve LSE ekolü ve de Üstad-ı azam Won Hayek yaklaşımı, bireylerin bağımsızlığını ve özgür iradiliğini tek tek ele alıyor ama takipçileri, toplumsal grup anlamıda, birliktelikler ve Turuncu Devrimler olurken, halk hareketi ve toplumsallaşmaya önem veriyor.
Burada ki toplumsallaşma, sizce yukarıda tanımlayarak ve kategorize ettiğiniz hani tür özgürlüğe aykırıdır peki?
Sıkı ve değerli yazılar yazacaksınız gibi, başarılar dilerim.
Göktürkmen tarafından 4/27/2011 12:15:00 AM zamanında düzenlenmiştir.