HER MEVSİM BİR AŞK,
Tohumu toprağa düşmüştü, O bir Ay bir çekirdeği tanesiydi. O’nun bir adı daha vardı ki, tam şanına yakışırdı. Güne bakan çiçeği: aslın da O’na gün aşığı çiçek te denilebilirdi.
Nisan yağmurları toprağı ıslattığın da, önce toprağa iki tane çil saldı.Yaşama tutunması için ilk adımı atmıştı. Sevdalısı ona her sabah ilk ışıklarını dökmeye başladığın da, ilk yapraklarını topraktan gün yüzüne çıkardı. Böylece yer yüzünün doğadaki bir aşkı daha başlamış oldu. Ömrü kısa, bir mevsimlik aşklar hep ölümsüz, ve hüzünlü olurdu.
O’nu ilk gördüğün de dünyası değişti. Gözleri kamaştı ilk ışıkları önce gözlerine, sonra yüreğine hükmetti. Hayal dünyasın da ne varsa kendisine çekti. Büyülü bir ışık yapraklarına dokunuyor, bedenini okşuyordu. Ne güzel bir duyguydu, ışık yürekli sevgiliden gelen ışık huzmeleri ile buluşmak. Kamaştı gözleri, yüreğine inen ışık hüzmeleri kalbini kapladı. sevgi denilen şey bu olsa gerek diye düşündü. Her geçen gün yaprakları çoğalıyor, boyu gün yüzlü sıcak sevgiliye doğru uzuyordu. Güne aşık çiçeğinin tek derdi akşam olduğun da sevgilisinin, tepelerin ardından kaybolup gitmesi idi. Zavallı gün aşığı boynunu yere büküyor toprağa gömülüyordu. Gece olduğun da, dünyanın öbür yanına geçen sevgilisini görebilmek için, aradaki fersah, fersah mesafeye inat toprağa yöneliyordu...
Sevdalısına aşık gün çiçeği artık dayanamadı. Gök yüzünden sıcaklığını tüm dünyaya gönderen aşkına benzemeye başladı. Ne büyük bir aşktı bu, hasretinden sevgiliye benzemek ne güzeldi. Önce bir tomurcuk oldu, sarı bir tomurcuktu bu. Mevsim son bahara çalarken tomucuk güneşin kopyası bir çiçek açtı. Çiçeğinin etrafın da alevleri bile vardı. Her sabah aşkı ile uyanıyor, yüzünü gökyüzüne dönüyor ve onu an be an takip ediyordu. Bütün bedeni aşkının emrine amadeydi…
Güneşte kendine benzeyen bu küçük sevgiliyi seviyordu ama onun çok sevgilisi vardı. Hepsine yetişmekte gecikmiyordu. Hepsine bir demet ışık, bir tutam sevgi gönderiyordu. O uzaktan sevmeliydi. Sevgiliye yaklaştığı an yakardı biliyordu. Ne acı kaderdi ne tükenmez çile. harıl harıl aşkla yan ama sevdiğine kavuşama. Bazen çok üzülüyor:
’’Bu haksızlık, bu haksızlık, hemde büyük bir haksızlık’ diyordu.
Sonbahar yaklaşmış, artık güneş az görünür olmuştu. Ay çiçeğide sevmekten yorulmuş, hasretten bitap düşmüştü. Artık güneşte yüzünü az gösteriyordu. Aşkı güneş için dönecek dermanı kalmamıştı. Çiçeğinin ortasın da yeni aşklara yanmak üzere meyveleri oluşmuştu. Bütün umutlarını bu küçük çekirdek tanelerine yükledi. Gelecek sene yine sevmek üzere diyerek kendisini tarlaya giren çiftçiye teslim etti. Çiftci gövedisini satırla keserken güneş gök yüzünden seyrediyor, aşkı için elinden bir şey gelmiyordu. o sırada gök yüzünde bulutlar göründü, yağmur bastırdı. Güne bakan çiçeği aşkının göz yaşları arasında bedenini toprağa bıraktı. Seneye aşık olmak ve yeniden sevmek üzere bir kaçta tohum düşürdü. Mevsimlik bir aşkın öyküsü burada bitmiş oldu...
DUDU BAYRAM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.