- 2284 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
BEN DE DOKUZ KÖYÜN İMAMIYIM
Sivas ilimizin Yıldızeli ilçesine bağlı Şeyh Halil Tekke Kasabası vardır. Bu kasaba; şirin, yeşil ve çok harika bir yerdir. Orada türbeler de bulunmaktadır. Bu kasaba, Akdağmadeni köylerine sınırdır. Kasabanın ortasından yıl boyu suyu kesilmeyen bir ırmak geçer. Irmak etrafını yeşile boğmuştur. Bilirsiniz suyun olduğu yerde hayat vardır. İnsanlar da bu hayatın merkezinde yer alır. Güzel bir camisi vardır. İnsan burada ibadet yapınca huzura eriyor.
Yıldızeli Sivas’ın köklü ilçelerindendir. Tarihi bir geçmişi vardır. Nüfusu azdır. Sivas’a yakın bir ilçe olması nedeniyle pek gelişmemiştir. Rakımı yüksektir. Ülkemize yağış geldiği zaman burasını ziyaret etmeden geçmez. Buradan Karadeniz’e, Karadeniz’den İç Anadolu’ya yağış akar gider. Sizin anlayacağınız burası yağış için geçiş merkezidir. Kar, geç kalkar dağlarından. Yıldız Dağı buradadır. İlçe de bir dağa yaslamıştır sırtını. Suyu boldur. Yayları sulaktır, otu boldur. Mantarı çoktur. Madımağından geçilmez. Şehrin içinden tren geçer. Yakında hızlı tiren de geçecek. Bu ilçemiz her yönden şanslıdır. İnsanı cömerttir, misafirperverdir. İbni Haldun’un söylediği gibi dağlık insanların iyi hasletlerini üzerinde barındırırlar. İlçe Sivas’ın bel kemiğidir. İlçenin Köy sayısı ülke genelinde en fazla olandır. Tarım ve hayvancılık en önemli geçim kaynaklarıdır. Burada her şey doğaldır.
Günün birinde Sivas Müftüsü, Yıldızeli ilçesine ziyarete gelir. Oradaki ziyaretini tamamladıktan sonra, Cuma namazını Şeyh Halil Tekke kasabasında kılmak için yola koyulur. Cuma namazının vaktinden öce kasabaya varır Müftü Bey. Caminin imamı Müftü Bey’e gereken ilgiyi gösterir ve halkı aydınlatması için kürsüye davet eder…
Müftü Bey, tıklım tıklım dolmuş olan camii cemaatine nasihate başlar. Nasihat eder, ara sıra da cemaate sorular sorar. Cemaatin arasında, her soruya cevap veren biri vardır. Bu kişi Akdağmadeni’nden Mehmet Salman Hoca Efendidir. Kendisi mektep, medrese okumuş âlim bir zattır. Müftülerin bile cevaplamakta zorlanacağı soruları kolaylıkla cevaplar. Müftü Bey, sorularını sormaya devam eder. Müftü Bey, cemaate zor bir soru sorar; bu soruyu kimse cevaplayamaz diye içinden geçirir. Mehmet Salman Bey; iri yarı, boylu poslu bir delikanlıdır. ve cemaatin içinde oturmaktadır. Mehmet Salman Bey, bu bilinmesi zor soruyu da cevaplar. Müftü Bey heyecanını gizleyemez delikanlıya sorar:
-Sen kimsin? Müftülerin ayarındaki soruları biliyorsun. Der.
Mehmet Salman Bey; ayağa kalkar:
-Efendim! Ben, Dokuz Köyün imamıyım. Der. Mehmet Salman Bey’in bu cevabını Müftü Bey yadırgar ve adeta kendisiyle dalga geçildiğini zanneder... Dokuz köyün imamı da ne demek? diye kendi kendine söylenir.
Müftü Bey:
-Delikanlı, benimle düzgün konuş. Bak ben Sivas müftüsüyüm. Der.
Mehmet Salman Bey de sakin ve soğukkanlılıkla:
-Siz, Sivas müftüsüyseniz, ben de Dokuz Köyün imamıyım. der.
Bu sözler, Müftü Beyin çok tuhafına gider. İçine bir şüphe düşer.
Kendi kendine:
-Dokuz Köyün imamı da ne demek cemaatin içinde? Mehmet Beyi de bozmak istemez, cemaatin içinde. Cumalar huşu içinde kılınır, dualar yapılır…
Namaz bitiminden sonra Müftü Bey, cami görevlisi imam efendiyi yanına çağırır ve ona:
-İmam Efendi! Bu beyefendi bizimle dalgamı geçiyor? Der.
İmam Efendi de Müftü Beye:
-Sayın Müftüm, Mehmet Salman Bey; Yozgat ilinin, Akdağmadeni ilçesine bağlı; ismi Dokuz olan bir köy vardır. Mehmet Bey, gerçekten de Dokuz Köyü’nde görevli bir imamdır, kendisini ben yakinen tanırım. Der.
Müftü Bey bu olaya çok şaşırır ve Mehmet beyi kucaklar ve tebrik eder. Kendisine senin gibi bir imamın her camide olmasını isterim. Der.
15.10.2009
Akdağmadeni