- 1273 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KUR’AN’A MUHATAP OLMAK VE ANLAMIYLA BULUŞMAK
Kur’an, Allah’ın insana tenezzülüdür.
Kur’an, İnsan’ın Allah’a yönelişidir.
Allah, Kur’an ile insanı şereflendirmiştir.
Kur’an okumak, maksadı olan, arayan, derdi olan insanın uğraşıdır kuşkusuz. Gündelik hayatın basit koridorlarına sıkışanların, günübirlik sevdaların ucuz meydanlarında koşturanların elbette Kur’an ile işi olmaz. Gün karar verme günüdür. Ne olacağız, kim olacağız, neyin peşinde olacağız, kimin yanında olacağız…
İlk sözü o söylemişti, son sözü de o söyleyecek. Kirli dünyanın Yusuf yüzlü, Ebubekir sözlü insanları mı olacağız yoksa kara yüzlü yalan sözlü insanları mı? Kur’an ile olacağız ne olacaksak. Ne olup ne olmayacağımıza Kur’an karar verecek. Ona karşı tavrımız ne ise, ona ne kadar yakın isek, onunla ne denli bir ilişkimiz var ise günümüz ve akıbetimiz ona göre şekillenecek.
Kur’an, kâfirden, münâfıktan, tağuttan, müşrikten bahseder ve onlara karşı bizi ikaz eder. Günümüzde bu bahsi geçen düşmanlar farklı yüzler, maskeler takınarak üzerimize çullanmaktadır. Kapitalizm, emperyalizm, modernizm bunlardan bazıları. Televizyon ekranında ruhumuzu teslim alan; caddelerde vitrinlerde bedenimizi zehirleyen; kumarla, şans oyunlarıyla şerefimizi zedeleyen; içkiyle, uyuşturucuyla aklımıza göz diken, konfor düşkünlüğüyle, güzellik tasasıyla, marka merakıyla asaletimizi elimizden alan cümle düşmana karşı, Kur’an’dan başka çare yoktur, olmayacaktır.
Çağımız ruh hastalıklarının, sinir bozukluklarının, intihar girişimlerinin, ihanetlerin, aldatışların, hâsılı; çağımız çöküşün ve yıkılışın çağı oldu. Şikâyet etme hakkını elinde bulunduranlarımız, Kur’an’ı yoldaş edinenlerimizdir. Elindeki reçeteyi umursamayan, eczanenin kapısından geçmeyen hasta, acılar içinde kıvranmaya mecburdur ve şikâyet etmeye hakkına sahip değildir.
Toplumumuz, Kur’an’sız yaşamanın bedelini en ağır şekilde ödüyor. Çocuk katilleri, uyuşturucu çeteleri, insan tacirleri, yaşanan bunca vahşet ve sapıklıklar Kur’an’ı elinden düşüren ve ona sırt çeviren bir toplumun kaçınılmaz neticesidir.
Kur’an’ın henüz inmediği toplumlarda insanlar kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı. O nurdan kelam nazil olmaya başlayınca yeryüzüne bir sekinet indi ve insan layık olduğu değere muhatap oldu. Fakat bugün geldiğimiz nokta, Kur’an’ın olmadığı, gönülleri kuşatmadığı o döneme benziyor. Diri diri gömülen çocukların yerini, hapishanelerde, akıl hastanelerinde, uyuşturucu ortamında, fuhuş bataklığında insanlığını yitirmiş çocuklar aldı. Ne farkı var? Eskiden bedeni çürüyen körpe çocukların şimdi ruhları çürüyor, ahlâkı çürüyor. Buna kim dur diyecek? Kampanyalar, ilaçlar, rehabilitasyon merkezlerine rağmen sigarayı bırakamayan, alkolden vazgeçemeyen insanlara hepimiz esefle şahit olmaktayız.
Bununla birlikte biliyoruz ki Kur’an’ın bir ayetiyle binlerce insan, Allah’ın razı olmadığı alışkanlılarını o an terk etmişti. Bu Kur’an’ın gücüdür. O kendisine inananlara ve kendisine güvenenlere gücünü gösterir. Kendisine yönelenlere şifa olur. Okuyanlara çare sunar. Anlamaya çalışanlara yol gösterir. Sevenlere gönül ferahlığı olur.
Gün karar verme günüdür. Ne olacağız, kim olacağız. Şunu unutmamalıyız ki ne olursak Kur’an ile olacağız.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
YORUMLAR
Çağımız ruh hastalıklarının, sinir bozukluklarının, intihar girişimlerinin, ihanetlerin, aldatışların, hâsılı; çağımız çöküşün ve yıkılışın çağı oldu. Şikâyet etme hakkını elinde bulunduranlarımız, Kur’an’ı yoldaş edinenlerimizdir. Elindeki reçeteyi umursamayan, eczanenin kapısından geçmeyen hasta, acılar içinde kıvranmaya mecburdur ve şikâyet etmeye hakkına sahip değildir.
Evet bütün kötülükler inanci zayif insanlar tarafindan isleniyor yeryüzünde.
Güzel bir yaziydi.
Yüreginize saglik
Saygilarimla