Bazı Sayfalar Kolay Kapanmaz
BAZI SAYFALAR KOLAY KAPANMAZ
Sahil kenarındaki bankta ayaklarını da uzatmış oturuyordu. Şu bunaltıcı havada içi iyice geçmiş, başı bozuk kelimelerle arkadaşına dert yanıyordu.
“İstediğini söyle, artık fazlalık bana o” derken eliyle de hayali sevgilisini iteliyordu sanki.
İyi düşündün mü” dedi arkadaşı. “En uzun süren ilişkin bu. Artık alıştınız birbirinize, o da sensiz yapamaz biliyorsun.”
“Yok yok kesin kararımı verdim. İncitmek istemiyorum, uygun bir ortamda söyleyeceğim. Artık sen yoluna ben yoluna.”
Bir taraftan da gözleri denizi araştırıyor, yorgun balıkçıların sahile dizdikleri balık kasalarını ıslatmalarını takip ediyordu. “Yok ya bu devam etmez böyle” diye kestirip atsa da, bir gözüyle arkadaşını takip ediyordu. Belli ki bir onama bekliyordu. Bunu arkadaşı da fark etti.
“Bitti diyorsun ama bitti mi gerçekten, Gülay için net söyleyeyim ayrılalım dediğin gün ölür kızcağız.”
Huzursuzca yerinde kıpırdanıp “içim rahat” der gibi yayıldı banka, “beraberliğimiz de beni öldürüyor ama. Anlamıyorsun beni!” derken gözlerini arkadaşından kaçırsa da dayanamayıp kaçamak bir bakış atmaktan da geri durmadı.
Ayaklarını bilekten bağlayıp denize doğru uzatmış, oturduğu kanepede rahat görünmeye çalışsa da, için için tedirgin olduğunu saklayamıyordu. Arkadaşı devam etti;
“İyi düşün derim ben, tamam daha güzel alımlı kızlar da var çevrende. İki günde onları da rahat tavlayabilirsin, sana hayır diyecek kız yok. Ama Gülay’ın verdiği sevgiyi diğerlerinden de alabilecek misin.” Belli ki içten içe de hırslanıyordu. Kestirmeden cevap verdi
“Denemeden anlayamayız herhalde.” Sesi sert çıkmıştı. Artık konuyu kapatalım sinyalini bilmem kaçıncı kere verip arkadaşını gene sessizliğe sürüklemişti. Ama gene bilmem kaçıncı kez içi rahat etmeyip konuyu tekrar açtı;
“Onun için de iyi olur, artık köreltiyoruz birbirimizi.” Gözleri etrafta ne aradığını bilmez şekilde geziniyordu. Artık bu halinden bunalmış bir tavırla telefonunu çıkardı
“Yok artık uzatmayacağım çağırıp konuşacağım” ve ekledi. “Baksana iki gündür o da aramıyor, demek ki o da sıkılmış artık, belki de ayrılalım diye o da umut ediyordur ya” derken numarayı cevirip beklemeye başladı.
Telefon ikinci çalışında açıldı hemen. Karşıdan yorgun bir ses titreyerek “Alo” dedi
“Alo Gülay merhaba “ diye cevapladı telefonu “konuşalım mı biraz.” Gülay’ın sesi endişesini belli eden bir sesle “nerdesin” diye sordu.
Neydi bu çektiği. yan gözle arkadaşına bakıp sert bir tonla cevapladı. “Nerde olduğumu ne yapacaksın durmadan yokluyorsun beni” Gülay;
“hayır bunu yoklamak için sormuyorum” dese de, Orhan iyice sinirlenmişti artık. “Ben sana soruyor muyum nerde olduğunu, sen söyle bakalım nerdesin”
Biraz bekledi Gülay “ıssız, kapkaranlık bir yerdeyim, üşüyorum da”
Orhan meraklanmıştı. “Başını derde mi soktun yoksa neresi orası söylesene”
Gülay acabalarını belli eden sesine hakim olmaya çalışırken, sesindeki bezginlik daha da artmıştı. Cümleleri toplamakta zorlanır gibi önce sadece soluk alışları ve bu soluk alışlar arasında cevabı duyuldu “Sensizliğin köşesinde”
YORUMLAR
Ben anlayamıyorum bu sevdaları...
Anlamadığım için de içeriğine yorum y6apmadan geçeyim dedim.
fakat Sayın Engindeniz'e de katılıyorum...
"Kutluyorum" dediği satıra da aynen katılıyorum..
Ben şunu da söylemeliyim ki..
İnsan bir başka insanı neden sever?
Neden değer verir?
Bir gün yitecek özelliklerin kıymetli olduğunu ve değerlendirmede asıl'ı teşkil ettiğini söylersek bu bi,r zaman sonra nihayete erecek bir tutju veya sevda olur..
Bir menfaat ise bittiği zaman her şeyin biteceği aşikardır.
İşte sevda Allah rızası için olursa...
O bitmez.
Onun sevgisi de saygısı da bitmez..
V e hatta günden güne artar.
Ve her geçen zaman daha da değerlendirir o sevgiyi..
Selam ve Dua ile.
reyya
Kısa ama güzel bir öykü.Bitirirken şiir gibi bir cümle kullanmışsın ve bu tarzı çok severim.Ben de ilk yazmaya başladığımda kısa kısa yazarak başlamıştım.Yalnız benim hatam, imla kurallarına pek dikkat etmemekti.Bu yüzden yazmayı biraz geç öğrendim.Biraz bu konuda çalışırsan yazının anlamının arttığını göreceksin.
Başarılarının, daha güzel başarıları çağırdığını görüyorum.
Tebrikler
reyya
Zaman...An...ve lahza...Lahza; zamanın bölünemeyen en küçük parçası...Hangisinin üzerine sayfa çevirebiliriz. Kapanırlar mı? Gizlenirler mi? Herkes unutsa biz unutur muyuz?
Neler umup neler buluyoruz her cümlemizde. Kadın merak ettiği için arıyor, adam ne cevap veriyor. Bazen bu erkekleri anlamakta zorlanıyorum. Gülay'ın "sensizliğin köşesinde" cümlesine, muhtemelen, "Bunun için mi beni rahatsız ediyorsun, ben de bir şey vardı sandım" demiştir. İyi ki o kısımda bitirdin öyküyü...
Güzel bir anlatım, kısa ama net...Duygulu ve akıcı. Küçük denemeler ve öyküler uzunlardan daha zordur bence. Anlatmak istediğini özcümle anlatmak durumundasındır ve bazen o cümleler yüreğinin misafir odasına gelmekte naz ederler...
Kutluyorum seni sevgili Reyya...Yaz hep olur mu?
Aynur Engindeniz tarafından 4/25/2011 7:55:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
reyya
iyi ki tanıştık:))))
Aynur Engindeniz
Birbirimize destek olmazsak insanlığımızdan o hep övündüğümüz şiir yüreğimizden ne çıkar, değil mi?
Sen de bana desteksin hep...
Sevgiler.