- 835 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAZININ GÜCÜ VE ÖNEMİ
YAZININ GÜCÜ VE ÖNEMİ
Bu yazıda yazının gücü ve önemi üzerinde durarak dikkatleri yazmaya çekeceğim. Çünkü yazma okuma kadar olmasa da, ona yakın bir değerdedir. Toplum olarak kitap ve gazete okuma alışkanlığımızın az olduğunu yakından gözlemliyoruz ve genel olarak bundan muzdaripiz. Yani meselenin farkındayız. Ancak, yazma konusundaki zayıflığımızın çok da farkında değiliz. Bu durum çok da gündeme gelmez. Bu husustan şikayet eden az. İşte bundan dolayı bu hususa dikkat çekmek istedim.
Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetinin “oku” ayeti olduğunu çoğumuz biliyoruz. Bu ayetten yola çıkarak “okumak önemlidir, okumak Allah’ın bir emridir” diyoruz. Peki, Kur’an-ı Kerim’de Allah-û Teala Hazretleri yazmaya da dikkat çekmektedir. Bunu biliyor muyuz? Hem Alak Suresinin 4. ayetinde, hem Kalem Suresinin 1. ayetinde şu husus beyan edilir: “O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti.” Yazma konusunda en dikkat çekici husus Bakara Suresi 282. ayette geçmektedir. Bu ayet İslam Fıkhının bir esasını tanzim etmektedir. Ayet şöyledir: “Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za’f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-|veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah’tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir.”
Bu ayet yazının hukuki muamelede çok çok önemli olduğunu ayan-beyan gözler önüne seriyor. Gerçekten de günümüzdeki hukuki uygulamalarda da her zaman yazılı belgeler, sözlü belgelerden önce gelmektedir. Günümüzdeki bu hukuki kurala ulaşana kadar, nice aşamalardan geçilmiştir. Ancak bu hakikati Kur’an asırlar öncesinden İnsanların dikkatine sunuyor. Yukarıdaki ayet aynı zamanda noterlik müessesesine de dayanak teşkil etmektedir. Zaten” noter de yazan demek” değil mi! Elbette noter, yazan ve yazdıklarını kaydeden kişi demektir.
İslam’da yazının ve yazma ameliyesinin önemli olduğu çok önemli bir gerçektir. Kuran-ı Kerim’de bir Surenin adının “Kalem” olması Size bilmem ne anlatıyor?
Sözü çok uzatmaya gerek yok, şurası çok açık ki, İslam’da okuma ne kadar önemli ise yazma da önemlidir. Allah-û Tela Hazretleri insana okumayı emrettiği gibi, insana kalemle yazmayı da emretmekte ve öğretmektedir. Alak suresinde hem okumadan, hem de yazmaktan sözedilmektedir. Çoğu insanımızın aklına Alak suresi denildiğinde okumak gelir de yazmak gelmez. Esasında her ikisi de birlikte düşünülmelidir.
Yazımın bu noktasında etrafımdan gözlemlediğim bir hususu da özel olarak belirtmek istiyorum. Çok kişi bilirim. Kimisi ilmiyle, tecrübesiyle, yaşadıklarıyla oldukça önemli bilgilere sahiptir. Mesela 40-50 yıl ticaretle uğraşmıştır. Nice tecrübeye sahiptir. Yazıya dökmeden bu tecrübelerini ve anılarını kendisiyle birlikte alır götürür. Aynı şekilde nice kişi bürokraside 30-40 yıl hizmet etmiştir. Bu kişilerin büyük çoğunluğu da tecrübe, bilgi ve anılarını yazıya dökmeden göçüp gitmişlerdir. Esasında önemli bilgi ve tecrübeye sahip kişiler bunları yazıya, kitaba dökseler gelecek nesillere büyük hizmet ederler.
Netice itibariyle; “söz uçar yazı kalır.” Hem okumak ve hem de yazmak önemlidir. Okumaya dikkat çekiliyor. Yazmaya da dikkat çekmek gerek. Yazının gücü ve önemine dikkat çektiğim bu yazıyı bir selamla sonlandırmak istiyorum: “Ülkemizde hem okumayı hem de yazmayı kendisine meslek edinmede en mühim kitle Risale-i Nur Şakirdleridir ki, hepsine selam olsun.”
Ahmet SANDAL
YORUMLAR
Merhaba Ahmet bey,
Yazınızın altına, son cümlesi hariç imza atarım. Son cümledeki ayrılığım ise, bunu sadece belirli bir kitleye bağlamış olmanız. Konuya sadece dini açıdan bakmamak gerek. O nedenle okuma ve yazma konusunda gelecek nesillere ışık vermeye çalışan yığınla kalem var. Ayetteki "Oku" ifadesi, -katılırsınız katılmazsınız orasını bilemem- bana göre bilgi dağarcığının bilgiyle
doldurulmasıdır. Kuran'ın pekçok ayetinde geçen, "Bunda bir hikmet vardır. Düşünmez misiniz? Akledin," gibi ifadeleri doğru değerlendirmek ancak okuma yazma sonucu edinilen bilgiyle mümkündür. Okunan çabuk unutulur. Ama, okunanlardan önemli görülenler yazılırsa bunlar daha geç unutulur. Sonuç olarak, sizin de dile getirdiğiniz gibi okumak kadar yazmak da önemlidir. Ancak; yazmak da başlı başına bir kültürdür. İster kendinize ait olsun isterse topluma yönelik olsun, yazılanın anlaşılır olması gerekir. Daha açık ifadeyle, yazım kurallarına uygun olmalıdır. İşte bu nedenle; -okuyup okumadığınızı bilmiyorum- dört-beş gün önce iki bölüm halinde, YAZIM, KÜLTÜR; YAZIN, SANATTIR başlığı adı altında yazım kurallarını
içeren bir yazı yazdım. Amacım, kalem sahiplerine anlaşılır yazı yazmalarına yol göstermekti. Sizin bu yazınız benim yazdıklarıma destek anlamı sağladığna inanıyorum. Bunun için siz teşekkür ederim.
En içten saygılarımla.
Ahmet Sandal
Veysel Başer
Bir rahatsızlık şu bu söz konusu değil. Yazma işinin sadece bir kitleye
bağlanmasının başkalarına haksızlık olduğunu dile getirmek istedim.
Saygılar.
Ahmet Sandal
Veysel Başer
Saygılar.