- 1308 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnız'lık Doğumdur Sürüp Giden Yetim Yetim
.
Yalnız’lık Doğumdur Sürüp Giden Yetim Yetim
Yalnızlık
Nedir yalnızlık?
Kaç çeşittir? Yaratılan ve yarattığımız yalnızlık mıdır sadece yalnızlıklar? B’aşka çeşit yalnızlıklar yok mudur?
Cami tuvaleti kapılarının sırtına tükenmez yalanıyla satılan bir kalemle yüklenmiş bir ibnenin cep telefonu numarası yalnızlık imdadı değil midir mesela? İbneliğin kabul görmemiş toplumunda bu yalnızlığı kaç el kaç düşünce kaç göz kaç ayıplama kaç arsız bakış yaratmıştır?
Öyleyse faili meçhul bir yalnızlık çeşidi vardır. Tek’sel olan ve çoğulluk tarafından yaratılmış faili meçhul yalnızlık.
Tek başına bir oda da kalp krizinden ölmenin yalnızlığı da vardır, kandan olanların yarattığı. Öyleyse bütün yakınlar, akrabalar, eşler, dostlar ve evlatlar birer yalnızlık yaratma amacı gütmektedir her nefes alışta.
Raflarımızdaki her okunmamış kitap harf harf kelime kelime ve cümle cümle yalnızlıktır mesela. Hem de göz görmemiş yalnızlık.
Gidenlerin de yalnızlığı vardır. B’aşka yalnızlıklardır bunlar. Hem yaratılmış hem de yarattığımız yalnızlıklardandır. Eşsizdir. Kanser gibi çaresizdir. Neremize bulaşsa kangren olmuşçasına bizden koparıp atmaya kadar varacak sonuçları olan yalnızlıklardır bu b’aşka yalnızlıklar.
Üstelik doğumunu o çok sevgili ruhumuz ve kalbimiz yapar; sebebi bizden yitip giderken. Aşkın bulaşmadığı yalnızlıklarda vardır. Yapamadığımız şeylerin yalnızlıkları mesela. İçimizde paraşütle atlamaktan korkan bir insan vardır yalnız başına. Ya da sevmekten korkan… Yahut da korkmaktan bile korkan yalnız insanlar. Kızdığımız… Başaramıyorsun diye hırpaladığımız yalnız yalnız insanlar.
Gözyaşları hep taze ve susuşları sessiz…
Susmak dedik ya
Aslında susmanın bile yalnızlığı vardır. Konuşmak gibi bol harfleri ve çeşitli cümleleri yoktur mesela susmanın. Bir alfabesi yoktur. O kadar çok konuşuruz ki bazen, susmalarımızın çığlığına kulaklarımız tamamen kapalıdır. Biz hep konuşunca sağırızdır. Oysa başkalarını duymak sağır olmadığımız anlamını taşır yaşam denilen şu dönme dolapta. Ne garip değil mi? Çelişkiler yumağını bir kedinin patileri arasında yuvarlar gibi yuvarlar dururuz. Ve bilmeyiz nedir neyedir bu yumak.
Dünya da o kadar çok yalnızlık vardır ki bunları saymaya niyet eden yanımız bile yalnızdır.
Sayıp ulaşacağımız en büyük rakam şuan yalnız başınadır mesela.
Ya da dinlemeyi bıraktığımız şarkılar. Bakmayı kestiğimiz tablolar… Seyretmesini unuttuğumuz filmler.
Beni yeniden oku diye yalvaran kitaplar ne kadar yalnızdır şimdilerde.
Yalnızız… Ve her yalnızlığımızdan çıkarıp attığımız küçük imdat yalnızlıkları birer perde çeker aramıza gerçeklerle.
O imdatlar sanki artık yalnız değilsin der gibi bizi bizle yalnız başımıza bırakır. Katlanır yalnızlıklarımız bizle baş başa kalışlarımızda.
Tuvaletin kapısına numarasını bırakan ibnenin yalnızlığını görevlilerin kapıya çaldığı bir fırça boya kapatır… onun üstüne başka ibneler yalnızlığını nakşeder. Ve bazılarının içinde yalnız kalmış küfürlerin en uğrak yeridir o ibne yalnızlıklarından arta kalan boşluklar.
Yalnızlıklar yalnızlıkları doldurur cami tuvaletinde kapı arkasında… Kareli bulmacalar gibi.
Biz hep yalnızızdır… Bir yaratıcımız vardır ama görmemişizdir. Birileri onu gözler dışında görmekten bahseder ama tatmin olmuş gibi ortaya saçtığımız o yalancı yüz ifadelerimizle biz hiç tatmin olmayan birimizi içimizde daha o an yalnız bırakırız. Ve anlarız ki yalnızlıklar yalnızlığı doğurur.
Bir çay içmenin bile yalnızlığı vardır. Yalnızlıkları diriltme gücü vardır. Dalar gözlerimiz hatıralara çaya dair. O zaman çaydan keyif almak isteyen yanımız yalnız kalır. Dalmazsa gözlerimiz çaya dair hatıralarımız yalnız kalır.
Ve yine yine yine anlarız ki
Yalnızlık her yerdedir ve yalnızlıklar yalnızlığı doğurur.
Şu yalnızlığın meramını sayfalara doğuran aklım ve kalemim bile yalnızdır.
Bıraksam yazmak isteyen yanım yalnız
Yazsam bırakmak isteyen
Kalemim doğurmak ister kelime kelime cümle inşasını yalnızlığın
Yorgun parmaklarım dur artık der
Bu doğum nereye kadar? Bu yalnızlık denen kısır döngüyle bu amaçsız uğraş nereye kadar?
Şimdi kendimi yazıya vermiş yalnızlığı sayfalara nakşederim
İçimden bir adam seslenir;
Yalnızsın adam
Bir başınasın
İki yanında anan baban yok
Ne üç şey dileyeceğin bir sihirli lamban
Ne de dostların var dört yanını saran
Beş duyunla hissettiğin bir yalnızlığın var sadece
Yalnızsın adam
Çok yalnız
İbrahim Sarp Baysu
sR___